Sevenler hep mi kaybeder?
Yan yanayken YiDen olamamak isimli fotoğraf
Nasreddin Hoca kazan doğurtuyordu, İrem yalan. Para parayı çeker derler, söz konusu İrem Gündoğan olunca yalan yalanı çekiyor. Deniz’in suçu yok mu? Deniz melek mi? Deniz, Deniz, Deniz… Cevabını ben vereyim. Suçu yok. Melek. Eğer Yiğit ilk buluşmada alımlı kıza yönelmeseydi, bugün geldiğimiz nokta bambaşka bir yer olacaktı. Yiğit, yıllarca kafasında kavuşamadığı Deniz’i çizmişti. Kendisinin zayıflayarak nasıl bir değişime uğradığını fark etmemiş miydi? Peki Deniz de değişemez miydi? Aklına bunlar gelmemişti. Yılların sadece Yiğit’e bonkör davrandığını düşlemişti. Aslında burada kopmuştu ipler.

Deniz’in öfkesi İrem’in yaptıklarını, yalanlarına, dolanlarına. Yoksa sanmayın Yiğit ile evleniyor diye. Nasıl yani mi? Ne demek bu şimdi mi? Bakın şöyle açıklayayım. Kendimi Deniz Aslan’ın yerine koydum. İlk aşkım, çocukluk aşkım. Belki varlığını hatırlatmasa sadece anılarımda kalacak olan aşkım. İlk buluşmanın heyecanı, telaşı, kalbimdeki seslerin atış hızı. O da ne? Bana bakmadan az ötede duran kıza yöneldi. Kendimi daha berbat hissedemezdim. Ve kardeşim, ev arkadaşım, en yakınım. İrem Gündoğan. İşte şimdi yardım etmeyecekti de ne zaman yardım edecekti? Tam vakti değil miydi? Topu topuna birkaç saatlik beyaz / pembe yalandan (Artık hangi rengi verirseniz.) ne çıkacaktık? EVLİLİK TEKLİFİ mi? Yok hayır, derdi ilk akşam buna. Durum Deniz ile Yiğit karşılaşmış olsa ve İrem ile de tanıştığında gönlü kaysaydı böyle olmazdı. Çocuktuk, küçüktük, büyüdük. Ve aslında boşu boşuna geçmişte yaşamışız. Oldu, bitti. O zaman ne kırgınlıklar olurdu ne kavgalar. Deniz, İrem’e de kızamazdı. Yalnız şöyle bir şey de vardı. Acaba Yiğit, İrem’i sever miydi? Asıl soru üzerinden İrem kendini sevdirdi.


Yiğit'in İrem'i sevmiyorum bakışı^^

Sahiden sevdirdi mi? Yoksa…

İrem… Doğum gününde Deniz için herkesi harcayan kız. Basit bir hediye sırf Deniz’den geldi diye içine içine sokan kız. Ve Deniz’in doğum gününde ona ihanet eden kişi… Deniz’e sevgisi çoktu. Deniz’e sempatisi çoktu. Deniz’in başarısını istiyordu. Yiğit ile tanışana kadar... İrem sevgi yoksunluğunu giderirken, Deniz’in neler çektiğini göremedi. Bazı kızlar böyledir. Senin sevdiğin adam, yakınındakini sever. Söyleyemezsin, kıskanırsın. İstersin ki benim olsun. Sonra bir bakarsın elinde zannedersin; ama puf… Kuş olup gitmiş. Başka kollarda teselli arıyorken bulursun. Acı çekersin içten içe. İşte o zaman arkadaşını anlarsın. Bağışlanmak istersin, af dilemek istersin, eski günlerinize dönmenizi dilersin. Olur, olur. Merak etmeyin, hepsi oluyor. Sevdiğin için saç baş kavga ettiğinle bağın sağlamsa affetmek erdemliktir, diyorsun. Buradaki tek olay şu oluyor. Neden bana yalan söyledin, söylüyorsun? Yıllar unutturuyor mu? Aklından hiç çıkarmıyorsun, sadece alışıyorsun.


İremseverler kılap işte bu kadar!
 
İrem’in intihar sahnesine inandık mı? Gerçekten ilaçların hepsini içtiğini düşündünüz mü? Can tatlıdır. Lafı söylerken basit, iş icraata geldiğinde zordur gidiyorum demek. Yiğit, tüyo verdi. Geçmişini hatırlatması İrem’e yaradı. Bu kadar bile tanıyamamış mıydı Deniz’i? O kadar kendini düşünmüş ki yanı başındaki kızın içini bilmiyor, bilemiyor. Yiğit şu anda en masum kişi. Ofise de alıştı. Eskisi gibi gürlüyor mu? Hayır. Bağırma var mı? Hayır. İşlerle ilgili sorunları da büyütmüyor. Peki aşk mıydı onu huysuz eden? Sevdalı olduğu kadın yok diye miydi bunca hırçınlık? Ya da hayatını yoluna koyması mıydı onu rahatlatan şey? Hepsi aynı kapıya çıkmıyor mu? Ortada tek atlanılan durum Yiğit’in kandırılması. Reva mı bu? Ne umutlarla ne hayallerle evlilik teklifi ettiğin kişi asıl Deniz Aslan değil! Gerçek yüzüne vurulduğunda bunu kaldırabilecek misin İrem? Yiğit şimdilerde bir garip Mecnun, Leyla’sına kavuştuğunu sanan. Ağzı kulaklarında olduğunu görmedin mi? Ofistekilere evleneceği haberini verirken nasıl mutluydu. Yiğit’i bu kadar neşeli bulmak ender durumlardandır malum.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER