Operasyon başlayacak
ama, Azize'nin çekinceleri var; Ulaş'ın kendisine âşık olmasından korkuyor.
Azize'nin bu sebeple vicdanının sızlamasını çok sevdim. Tam Azize'ye göre saf
bir korku bu. Öte yandan, kendisi Ulaş'a âşık olmaktan hiç korkmuyor, çünkü Turgay'a
âşık olduğunu sanıyor. Azize'nin saflığına karşılık, Turgay'ın "Böyleleri âşık olmaz ki, aşk vadeder"
lafını da bir o kadar sevdim. Hemen iki görüşmeyle uçuşan kelebeklere 'aşk'
demekten geri duralım biraz. Aşk zamanla dallanıp büyüyecek ki temeli sağlam
olsun, seyir keyfi doyumsuz olsun. Ayrıca uzaktan baktığımız değil, tecrübe
ettiğimiz şeye aşk diyelim ki bir derinliği olsun.
Oturup yazsam en az
birkaç sayfa sürecek, dizi sürelerine endekslesek haftalarca saklanıp
sündürülebilecek olan Azize'nin Turgay'la çalışması ve aynı zamanda Ulaş'ın
babasının en büyük rakibi olan adamın kardeşi olması, Temmuz'un da bu adamla
çalışmaya başlaması; bu adamın Azize'yi sevmediği biriyle evliliğe zorlaması
gibi konuların üç cümlede ortaya dökülmesi çok hoşuma gitti. Azize zaten büyük
bir oyun oynuyor Ulaş'a, bunun yanına başka yalanların ya da nasıl olup da
ortaya dökülmediğini anlayamadığımız sırların eklenmemesi beni daha uzun süre
ekran karşısında tutar.

Aaaa!
İnadına Aşk'ın Rıfkı'sı! Ay resmen cross-over!^^
Bunun yanında,
Temmuz'u işe aldırabilmek için Yusuf'un şirketindeki bütün mimarlara iş teklif
eden Nadir Erciyesli de bir o kadar klişe. Bu üç mimarın hop diye istifa
etmesini Ilgazoğlu İnşaat'ın kurumsal kimliğe yatırım yapmamasına bağladık
diyelim, ama Yusuf'un aynı anda 3 mimarın birden gidişinden hiç şüphelenmemesi
mantıklı mı?
Halim karakterini
hiç sevemedim hatta komik de bulamıyorum ama Azize'yi görmeye elinde bir saksı
fesleğenle gelmesi çok hoşuma gitti. Kuruyacak çiçeklere servet dökülmesine
değil de, birkaç güzel sözün, nazik bir hareketin yerine geçeceğine inanılan o
çiçeklerin dallarından koparılmalarına ve her derde deva kisvesine büründürülüp
her durumda karşımıza çıkarılmasına kızıyorum.
Aklıma takılanlar:
- Yusuf, projeleri
Temmuz'a gösterirken düşündüm ben de, kağıda çizilen mimari projesi kaldı mı
acaba günümüzde?
- "Çok da
yakışıklı oldun" deyince çocukların arkadan ses efekti yapması çok
güzeldi.
- Saadet gibi bir
karakterin tek bir tane tığı olması mümkün değil, yemedim.
- Flashback
sahnelerinden birinde, Ulaş'ın sahilde okuduğu kitabın "Kinyas ve
Kayra" olması beni çok mutlu etti.