Bazı şeylerin telafisi yoktur...
Canım kusura bakma da pek sevimsizsin.
Bazı şeylerin değerini kaybetmeden anlayamayız. Bazense anlamak istemeyiz. İlk tekmesini hissettiği, sevgiyle sarmalayarak büyüttüğü oğlu Danny, yaşama gözlerini yumduğundan beri ilk defa onu anlamaya çalışan Sally, ne yaptı ne etti Danny hakkında olumsuz bir şeyler düşünecek anı da yakaladı. “O benim oğlum! Oğluma ne olduğunu bilmek istiyorum.” derken, “Demek kardeşin uğruna kariyerini riske attın.” demesi elbette ki benim için sürpriz değil.

Danny, yıllar boyunca hor görülürken kılını kıpırdatmayan Sally’nin sevgisi de bana göre hiç gerçek değil. Sally, bu hikayenin bence en kötüsü. Ne yaparsa yapsın, görece iyi sözlerine asla inanmayacağım. Çünkü samimi değil. Ve bazı şeylerin telafisi yoktur. Benim için Danny'nin çektiği acıların da telafisi yok.

Diana’nın tepkisi anlarım. Neticede söz konusu olan kendi çocukları ve önce onları düşünmesi çok normal. “Herkesin ailesiyle sorunları var ama herkes Danny’e dönüşmez.” derken de o sözleri bir anne hissiyatıyla söyledi. Danny, John’dan intikam almak için kızını tehdit etti. Danny, Diana’nın çocuklarına zarar verebilirdi. Sally’nin anlamadığı bir şey var. Annelik tam da böyle bir şey. Diana, Danny’e karşı kızgınlık beslemese Sally’den ne farkı kalırdı ki?

Sally’nin, “Oğlum da oğlum!” demesinden sıkılmıştım ki maskesini sıyırıp attı. Bu mesele uzamamalıydı. Etrafına oynayan bir adet John Rayburn’ümüz varken, bir diğerine ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum.

John Rayburn, her zamanki gibi iyilerin dostu, kötülerin düşmanı olarak sokaklarda salınırken bir tehlikeyi daha atlattı gibi. Ama unutmamak gerek; birikir, birikir, dağ olur. Sonra da John Rayburn, o dağın altında kalabilir. Belki de dağ, sezon finalinde yıkılır belli mi olur?

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER