Aman Tanrım!

Bu haftaki The Good Wife bölümünü Cary’i kefaletine uygun davranıp davranmadığını sorgulamakla görevli memur Joy Grubick’in karşısında terlerken açtık. Araya Kalinda ve pencereyle yaşadığı ateşli geceden görüntüler de girince bölüme hazır ve nazır olmamız için gerekli gücü alıverdik. Arada Diane’in Florrick/Agos’a katılmasıyla kabına sığmamaya başlayan ofiste yaşanan kaosa da tanık olduk. Ve gerçekleri müvekkillerine açıklamak zorunda kalan Cary’nin çoğunu kaybedişine… Daha sonra öğrendik ki Bishop’ı ele veren kişi ortadan kaybolmuş. Dolayısıyla Cary’e karşı açılan dava en sağlam kalesini yitirmiş. Yine karanlık işler dönüyor hiç şüphesiz, zira Kalinda’nın dediği gibi o iş kendi kendine halloldu. Ne şans?!

Bölüm hikayesinde iki komşu çiftçinin anlaşmazlıkları mahkeme salonunda çıkmaza uğrayınca işe Hristiyan uzlaştırmacı Del Paul karıştı. Bir ateist olan Alicia dua ederek başlayan bu uzlaşma seansında çok zorlanacaktı elbette. Dine bağlılık ve dürüstlüğün esas olduğu bu seansta dava konusu olan parası verilmeden kullanılan tohumların rüzgardan uçup davalının tarlasına düşmüş olabileceği ihtimali bile tartışıldı ve her şeyin Tanrı’nın bir planı olduğu fikri üzerinde duruldu. Alicia’nın “Bu kadar da olmaz,” isyanı tamamlanmadan mahkeme salonundaki “In God We Trust,” (Tanrıya Güveniriz) yazısına döndük ve dizi adeti olduğu üzere yine derinlikli bir bağ kurmuş oldu.

Cary’nin duruşmasında işler kağıt üzerinde gitmesi gerektiği kadar iyi gitmiyordu. Savcı Polmar Cary’i öyle ya da böyle suçlu bulmaya ant içmiş gibi her türlü savunmayı alt ediyordu. Eyalet savcısı Castro’nun amacı Cary’i Bishop’a karşı ifade vermeye ikna etmekti. Böylece ona karşı açtıkları davayı geri çekeceklerdi. Ama Bishop’a karşı ağzını açıp a demek bile öldürülmeyi peşi sıra getireceğinden bu kabul edilmesi zor bir teklifti. Zaten asıl tehdit Cary’e değil, Alicia’ya yapılıyordu. Castro bu teklifle ne Cary’e, ne de onun avukatı Diane’e gitmişti. Alicia’ya gelmesinin sebebi onu eyalet savcılığı seçimlerine katılmaktan vazgeçirmekti. Kadını böyle iteleye iteleye gaza getirip seçime sokacaklar, haberleri yok. Kendi haline bıraksanız zaten istemiyor…

Kilisede işler bizimkilerin avantajına işlemeye başlamıştı. Oyunun kurallarını öğrenen ve ona göre bir plan yapan Cary mahkemede konuşmasına izin verilmeyen tohum dükkanı sahibinin ifadesini kilisede kayıt altına almayı başardı. Mahkemede başkasından duyduğu bir şeyi kayıtlara resmi olarak geçirmek yasak olsa da Tanrı’nın evinde dürüst bir Hristiyan kadının söylediklerinin resmiliğinden kim şüphe duyabilir ki? Davalı turnayı gözünden vurduğu için tohum almayı reddetmişti, tüm dürüstlüğüyle davacının tohumlarını ekmiş olabileceğini de itiraf ediyordu. Mahkemede olsak kasıt aramaksızın bu itiraf bizimkilerin kazanmasını sağlayacak olsa da bu uzlaşmada kasıt önemliydi. Günah işlemeye kastetmemiş birini bu günahtan sertçe cezalandırmak olmazdı.

Dinin bu kurallarından sıkılan ve ne yapacağını şaşıran Alicia çareyi ailenin en dindar üyesi olan kızı Grace’e danışmakta buldu. İncil’de suçun kasıttan gelmediğine dair bir açıklama buldu ve tüm cin fikirliliğiyle onu kullanmaya karar verdi. Ancak Grace dürüst bir Hristiyan’dı ve böyle tüm metnin içinden bir cümlenin anlamı dışında kullanılmasına vicdanı el vermezdi. Neyse ki Alicia’nın böyle vicdani sorunları yoktu da uzlaşma seansında tüm kozlarını oynayarak Del’in konu üzerinde düşünmesini sağlayabildi.

Ünlü feminizm ikonu Gloria Steinem The Good Wife'ta!

Alicia’yı kariyerini gözden geçirmeye itecek yeni silah feminizm ikonu Gloria Steinem oldu ve eğer iyi bir iş çıkartacağına inanıyorsa ne olursa olsun seçimlere adaylığı koyması gerektiğini söyledi. Devletin güçlü kadınlara ihtiyacı vardı. Ve gördük ki, Alicia’nın kaya kadar sert olduğunu düşündüğü kabuğu çatlamaya başladı.

Kilisede işler tıkırında gidiyordu. Anlık bir suçluluk duygusuyla davalı her şeyi itiraf etti ve Tanrı huzurunda özür diledi. Ancak avukatı Carter Schmidt’in son bir kozu daha vardı. Tanrı’nın doğal yaratımı olan tohumların patent kanunlarıyla korunamayacağını iddia ediyordu. Bu iddiadan doğan karmaşa iki tarafın yeniden mekandan ayrılmasına ve kendi aralarında, sessiz sakin bir uzlaşmaya varmasına sebep oldu.

Cary’nin duruşmasında tanığın ortadan kaybolmasının sorumlusunun Bishop değil, onu bir yıldır tehlikeli bir adamla aldatan karısı olduğunun tohumları ekildi. Finn buna itiraz etse de hakim bu ihtimal üzerinde duracağını açıkladı.

Bazen dünyanın kötü adamlara ihtiyacı vardır. Alicia’yı ikna edemeyen Peter’ın kazanma ihtimali olan bir eyalet savcısı adayına destek vermesi gerekiyordu ve tercih Castro’dan yana kullanılacaktı. Her ne kadar Alicia onun kötü bir adam olduğunu söyleyip itiraz etse de.

Karakterlerimizin Joy Grubick’i ziyaretleri üzerinden müthiş bir kurguyla farklı gerçekleri öğrenmeye devam ettik. Cary’nin müvekkillerini kaybedişi büroda gerginliklere sebep olmuştu. Bürodaki güç dengeleri de Cary’nin bu zayıflığı yüzünden değişiyordu. Firma genişlemek zorundaydı ancak tüm para Cary’nin kefaletine gittiği için elleri kolları bağlıydı. Ta ki Diane ve Dean bir teklifle gelene kadar: üst katı alarak ilk yılın kirasını karşılamaya hazırlardı, eğer ki üç Florrick/Agos ve üç kendi saflarından kişinin katıldığı bir yönetim kurulu oluşturulursa. En sonunda Cary’nin kefaletinin sağlığı Grubick’in eline kaldı ve onun sayesinde Cary’nin özgürlüğü kurtulmuş oldu. Yüzüne yalanlar söylendiğini bildiğimiz bir kadının iki lafıyla bir karakterimizin özgür kalması sizi de ikilemde bırakmıyor mu? Grubick doğruları bilseydi belki de Cary tekrar hapse dönecekti, kim bilir.

Ve bölümün en enfes sahnesi sona bırakılmıştı. Alicia ve Castro karşı karşıya!

Alicia: Söyleyecek bir şeyin mi var? Erkeklerin her zaman söyleyecek bir şeyi vardır.

Castro: Şimdilik yok. Ama ortağını 15 yıllığına hapse tıktığımda olacak.

Alicia: Eğer hala görevinin başında olursan tabii…

Mis!

Castro’ya yediği o laf yetmedi, Alica’yı ortağını kurtarmak ve Bishop’ı müvekkil olarak elinde tutabilmek için seçimlere katılmakla suçladı. Kesmedi, aşığı, Castro’nun sorumluluğundaki mahkeme salonlarından birinde öldürüldüğü için intikam peşinde olmakla itham etti. Ve bardak artık taşmıştı. Alicia’nın gözlerinden okunan o kararlılık, Julianna Margulies’in aldığı tüm ödülleri hak ettiğinin ispatıydı.

“Eğer seçimlere katılırsam, planımız ne?”

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER