Naber fıstık? Çekimler de bitti helesi. Dondurma yemeye gidelim mi?? ^^
İyisiyle kötüsüyle Kösem’de ilk sezon sona erdi. Geriye dönüp baktığım zaman yaşattığı hayal kırıklıkları Muhteşem Yüzyıl gibi bir markayı düşününce biraz bol olmuş olsa da yine de bir bütün olarak asla “olmamış, berbat edilmiş, başarısızlık örneği” bir dizi olarak görmüyorum. Sosyal medyada zaman zaman dillendirilen bu tür yorumların da çok abartılı olduğunu düşünüyorum. Daha çok elindeki potansiyeli yeteri kadar kullanamamış, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan gibi fenomen tarihi karakterlere sahip olmayan bir dönem olsa da, senaryosu hakkıyla kotarılmış olsa ilk Muhteşem Yüzyıl’dan bile şatafatlı ve çarpıcı olabilecek bir projenin ilk ayağının yeteri kadar güçlü olamadığını düşünüyorum.


Artık benim devrim başlıyor millet. Beni de sevmeyin de göreyim sizi.

Bekleneni veremeyen şeklinde zihinlerde yer etmiş olmasına rağmen bu sezon Türk dizi sektöründe altına imza atılan en iyi birkaç projeden biriydi Kösem. Üstelik senaryosal anlamda yaşadığı sıkıntılar bazı avantajları ve olumlu yanları da beraberinde getirmiş oldu. Özellikle on yıllık zaman atlamasının yaşanmasından sezon finaline kadar olan son on bölümlük süreçte tanık olduğumuz hızlandırma dolayısıyla belki de normalde uzun aralıklara yayılsa yine birbirini tekrar eden harem entrikaları ve harem kadınlarının padişah çekişmeleri gibi kısır döngü hikayeleri izleyip duracağımıza tarihi gelişmeleri ön plana alan ciddi konuları daha hızlı, daha öz bir şekilde izlemiş olduk. Nefes aldırmamacasına üstüste gelen kötülük ve zalimlik dolu olaylar ile karakterler zaman zaman içimizi şişirse de en azından Osmanlı’nın böyle çalkantılı bir dönemi ton olarak karşılığını daha çok bulmuş oldu.


Osmanlı diyorsun amma burası bildiğin Antik Yunan olmuş kardeş. Âlâ ^^

Reytingleri beklenenin altında kalmasına rağmen yine de seyircilerine olan saygılarını unutmadan görsel olarak çok güçlü sahneler, sayıları bir elin parmaklarını rahatlıkla geçen çok güzel bölümler izlettiler bize. Senaryoyu hızlandırmış olsalar da ele aldıkları dönemleri tamamen atlayarak geçmek ve takipçilerini yarı yolda bırakmak yerine, mümkün olan en çarpıcı şekilde yansıtmaya çalıştılar. Osmanlı tarihinden bildiğimiz en ibretlik olaylardan birini, büyük merakla beklenen Genç Osman'ın katlini harika bir şekilde ekrana yansıttılar.


Ay çok sallandı bu araba. Bir aşağı bir yukarı içim dışıma çıktı bölüm boyu. Kusucam şimdi yeminle, ööğğğ...

Ve tabii bundan sonrası için seyircinin daha “ciddi” ve “sert” bir Muhteşem Yüzyıl beklemesi gerektiğini, işlerin artık ilk dizideki gibi pek romantik soslu ve bol komedili olamayacağını gösterdi Kösem. İlk diziden alışık olduğumuz tona zıt gitmesinin sıkıntısını reytinglerde biraz çekti ama en azından bundan sonrası için seyircisini hazırlamış oldu. Ne de olsa 4. Murat padişah olup, duraklama dönemi içindeki sefahat dönemini tekrar yaşatacak olsa da en nihayetinde hikayenin ve dönemin bundan sonrasında da olaylar pek öyle güllük gülistanlık olmayacak. Adındaki “Başlangıç” ibaresini kaldıralı çok olmuş olsa da bu anlamda ilk sezon bir bütün olarak başlangıç olmuş oldu belki de, seyirciyi bundan sonrası için alıştırdı.


Ay romatizmalarım tuttuuu, kemiklerim çok ağrıyor. Ay ölüyorum...Sen neye gülüyorsun hâlâ be manyak >:((

Yeni sezonda daha iyi kurulmuş, ilk dizideki gibi her öğesiyle yaşayan bir dünya, daha iyi temellendirilmiş, tarihi kurgu olduğunu unutmayan, tarihten fazla kopmadan yazılan bir hikaye ve tek boyutlu olmayan, iyi tasarlanmış üç boyutlu karakterlerle çok daha oturaklı ve tutarlı bir dizi olabilirse ilk sezonun bizleri getirip bıraktığı noktadan çok daha emin adımlarla ve görkemli bir şekilde ilerleyebilir. Karakterlerdeki ve olaylardaki kötülük dozajını da üst üste yığıp seyirciyi bunaltma noktasına getirmektense bölümlere dengeli bir şekilde dağıtarak yormadan verebilirlerse Kösem’in esip gürlememesi için hiçbir sebep yok. İlk sezondaki havayı biraz yumuşatıp tekrar pembe sulara dönmeyi düşünüyorlarsa bile artık yeter ki padişahlarla halvet olmak için birbirlerine giren, birbirlerine seviyesizce laf sokup duran cariyelerin ve kadın sultanların incir çekirdeğini doldurmayacak anlamsız kavgalarını izletmekle vakit kaybetmesinler. Daha kaliteli pembelikler olsun en azından. Bu saatten sonra ne Muhteşem Yüzyıl’ın öyle hikayelere ihtiyacı var ne de seyircinin izlemeye hevesi.


Ve perde...Seneye görüşmek üzere.

Şimdiden bütün ekibin yolu açık olsun…3 aylık yaz tatilini en iyi şekilde değerlendirip seneye muazzam bir şekilde geri dönmeleri dileğiyle…30 haftadır sabırla takip eden, okuyan ve okumayan herkese teşekkürler :)
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER