● Sırrın, Alp ve Şebnem’in düğününde bu derece direkt bir yansımayla tezahür etmesini sevmedim. Her şeyi ile gözüme ok ok battı. Herkesin durmadan Ömer’in gözünün içine bakması, onunsa işin ucunda bir çiftin ayrılığı bulunan bu olaylar zincirini sanki bir pembe dizi izlermiş rahatlığında izleyip herhangi bir üzüntü belirtisi göstermeden kötü polisçilik oynayabilmesi beni rahatsız etti. Önceki Ömer tamam, ama sonraki Ömer bunu yapamazdı benim gözümde.  Artı; yıllardır ortak hayatlarının içinde olan, ve artık belli ki bir sorun teşkil etmekten çok uzaklaşmış, küllenip bitmiş eski bir aşk hikayesinin bir düğünü iptal edecek ağırlıkta bir sır olduğunu da düşünmüyorum, o da ayrı. 

● Daha da fenası, bu sekansların hepsinin birbirinden olabildiğine - ama olmanın sınırlarını zorlayacak derecede olabildiğine - kopuk olmasıydı. Sanki olaylar, Koray’ın friend’i Marvin memleketi İrlanda’da, hatta teknik olarak daha uygun olması açısından İzlanda’da geçiyordu. O derece bitmeyen gün, kararmayan hava, gelmeyen akşam yapmışlardı! Kim ne zaman uyuyor, yemek yiyor, bekarlığa veda partisine gidiyor anlayan beri gidebilirdi. Ben gidemedim, giden olduysa selamlar. (Bu arada Koray’cım, gerçek Irish friend’ine, Esat Kıratlıoğlu stayla’na ve en çok da  sana cheers mate, çünkü bölümde iki nefes aldıysam senin sayende.)

● Ömer’in Defne’den ayrı odada kalma hareketini aslında epey sevmiştim, çünkü mahrum etme psikolojisi iyidir, kendi bildiğini kendine gösterir insanın. Tabii bir de amacına hizmet etseydi ya! Kaçan kovalanmalı evet; o nedenle kaçma eyleminin subjesini ara ara değiştirmekte son derece fayda var. Ama bir tura kalmadan aynı tas aynı hamam...? Tamam hamama giren terler ama Defne biraz daha kaçarsa hamamda taşikardi geçireceğim o olacak! 

● Ömer dedeyle barışacak mı? Böylece dededen kalma o kol düğmelerini takıp beklenen damat olacak mı? Yasemin’le Sinan’ın evlilikle olan sınavlarında son düzlüğe az kaldığına bakarsak, rekabet kızışıyor desek yalan olmaz! Baktılar damadın Ömer olduğuna fazlasıyla ikna olmuş durumdayız, bir tur daha şüphelenelim istemişler matmazel, şüphelenelim o zaman çünkü bize döne döne şüphelenmeler yakışır! Defne’nin annesinden de işkillenelim çünkü tam dananın kuyruğunu inceltmeye yaklaştık, işkillenmek için en doğru zaman, değil mi? Hı hı, ben de öyle düşünmüştüm. Mersi ^^

● Bir sürü Titanik metaforu. Teknenin ucundan dehşetle aşağıya, köpüren sulara bakan dertli esas kız. Düğün batarken arta kalan son parçayı çalan son orkestra. Sevdim aslında. Sevil Berberi ve Fellini ise yeniden hoş geldiler, ama beynim bölüm boyunca veremediği anlamlar yüzünden kakafoni çukuruna döndüğü için özel bir manaları varsa da korkarım şu an algılamaktan biraz uzağım . (Selam ey dört ortağı, sevgili insan İso!) Ama şu kadarını anladım, ve beni doğruladılar. Müzik değişir... siyahlar rengarenk olur... çünkü aşk olur... birdenbire. 

Yaaa... öyle olur, değil mi ama Ömer?
Aşk, aynı zamanda mucizedir de... 
Hadi o zaman... göster mucizeni! Topla bütün eksikleri, iyileştir incinen yerleri... onunkileri... ve kendininkileri.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER