Kedidir o, kedi…
Pelin, Ceyda engelini başarıyla aştıktan sonra Sinan’a duygularını rahatça yansıtır oldu. Pelin, ilk andan beri yalansız, içinden geldiği gibi, dolaysız ve net adımlarla ilgisini ortaya koyuyor. Bence onun en büyük gücü de bu. Yaşadıklarından bunalan Sinan, soluğu elbette bu dupduru limanda alacaktır. Şimdilik inkâr yoluna gitse de onun yanında huzur bulacak ve kendini bırakacaktır. Gerçi bir süredir sezdiğim ama bu bölümde çok belirginleşen Sinan’ın, Pelin’in ilgisine görünürde kayıtsız kalma hatta umursamama hâli beni giderek kızdırmaya başladı.

Kadın-erkek ilişkilerinde genellikle kadın tarafında rastladığımız hatta flörtün olmazsa olmazı saydığımız bu küçük cilveler Sinan gibi bir erkekte bana hoş görünmüyor. Gel – gitleri olması, kararsızlıklar yaşaması, geçmişi düşünülünce elbette ki normal ama ben yine de Sinan’dan daha net tepkiler ve tavırlar bekliyorum.

Bu arada değinmeden geçmeyeyim. Ormanda Rüzgâr’la karşılaştıklarında verdiği tepkiyle Furkan Andıç benden 10 üzerinden 10 puan aldı. Pelin, o sarılmayı elbette ki duygularının yönlendirmesiyle kızlara bambaşka bir biçimde sunsa da Rüzgâr’ın değil ama Sinan’ın sarılışı objektif bir göz için son derece dostçaydı. Uzun süredir görmediğiniz ve çok sevdiğiniz, çok değer verdiğiniz bir dostla beklemediğiniz bir anda karşılaşma sarılması işte. Ne fazla ne eksik… Rüzgâr’ı gördüğünde yüzünün aydınlanmasından, tebessümüne “Sen nerden çıktın?” deyişindeki doğallığa ve sarılışındaki doğru detaya kadar çok ustaca davrandığı bir sahneydi Furkan Andıç’ın. Tebrikler…
 
Bu bölüm, olayın komedi boyutu bence çok doğru biçimde Başak üzerinden yürüdü. 30 yaşına ramak kalmış Türk kadınının tipik evlenememe korkusu son günlerde fazlasıyla gündemde… Bu klişeden hiç ama hiç hoşlanmasam da açıkçası Başak’a yakıştırdım “evlenememe kaygısı yaşayan kız” tiplemesini. Çok doğal, çok sempatik ve bir o kadar da güçlü oyunculuğuyla bence bu klişeyle Hazal Türesan aracılığıyla çok güzel dalga geçti senaristler. Gerçi bu durumda, olan benim pek sevgili Bülent’ime olacak gibi görünüyor ya. Ne yapalım, ateşle oynayan yanar.
 
Haberim yokmuş gibi çek, panpa!
 
Bölüm bittiğinde, bundan sonrasına yönelik birtakım düşünceler uyandı zihnimde. Her hikâyede önemli olan, öykü kendi içinde gelişirken karakterleri de değiştirmesidir. Bu sebeple öyküdeki her dönüşün ve karakterlerin buna yönelik bir işlevleri olması gerekir ki ana kahramanlar iç çatışmalar yaşayabilsin bunu sonucunda da dönüşebilsinler. Sinan, ilk büyük değişimini tamamlamış olarak çıktı karşımıza ancak şimdi, Pelin’le bir ilişkiye hazır olması gerekiyor. Pelin ilk bölümden itibaren hızla değişiyor zaten ama Sinan’da bu doğal olarak daha yavaş ve ufak geçişlerle sağlanıyor. Bu noktada öyküde yine bir keskin viraj gerekiyor bana kalırsa.

Biraz beyin fırtınası yapıp bu bölüm takıldığım birkaç noktayı değerlendirmek istiyorum: Ceyda, beklediğimiz üzere şimdilik ortalıktan çekilmiş görünüyor ancak her hâlinden belli ki bu geçici. Bir şekilde yine olayların tam içinde yer alacak. Bölümün başında Pelin’e açıkça “Benden kork!” tehdidi savuran ve Sinan’ın yanına gitmeden önce mutfakta bıçaklarla oynayan bir Ceyda gördük. Hani klasik söylemdir ya “sahnede bir silah görüyorsanız o silah, mutlaka patlamalı.” İşte benim entrikacı beynim de iki sahneyi birleştiriverdi. Bıçak bir metafor elbette, Ceyda’nın kimseyi doğrayacağı yok da ben onun Pelin’e bir zarar vermesini bekliyorum. Ceyda, Pelin’e zarar vermeli ki Sinan, Pelin’i kaybetme korkusu yaşayabilsin. Bu korkuyu yaşasın ki Pelin’in hayatındaki yerini idrak edebilsin ve duygularına gem vurmaktan kurtulabilsin. Kısacası virajı alıp yeni bir yola girebilsin.

Pelin, bu noktada Sinan’a göre daha avantajlı çünkü o önce Ceyda engeliyle karşılaştı. Ceyda-Sinan ikilisini görerek kendi duygularının farkına vardı şimdi de karşısına Rüzgâr engeli çıkıyor ki ilkinden çok daha zorlu. Rüzgâr, onun Sinan’a duygularını sağlamlaştıracak ve sevgisinden emin olmasına yarayacak ama henüz Sinan’ı sınayacak bir durum olmadı. Tolga bu noktada çok zayıftı. Pelin’in Tolga’yı istemediğini de bu bölüm onun ağzından çok açık öğrendi zaten. İşte tam da burada devreye yine Ceyda girmeli diyorum.

Sanırım “Rüzgâr”lı geçecek birkaç bölümden sonra ortalık biraz daha durulacak, bekleyip göreceğiz.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER