Öykü ve Ayaz’ın geçen bölüm sonunda kavuşması
ile beni aldı mı bir endişe!
Malum, dizilerin başrolleri biran önce
kavuşsun istenir. Hatta artık durum öyle bir hal aldı ki, sosyal medya
sayesinde dizilerin senaristlerine bir şekilde ulaşılıp baskı yapılması adet
oldu. Peki ya aşıklar kavuşmuşsa ne olacak? Haftalar boyunca çiftin el ele, göz
göze, dudak dudağa gezmelerini izlemek için aynı bir araya gelmelerinin
beklendiği zamanlar gibi ekran karşısına koşulur mu? Bana göre koşulmaz. Bu bir
merak meselesi değil midir? Merak eder beklersin. Peki biz şimdi neyi merak edeceğiz, neyi
bekleyeceğiz?
İşte bu sorularla oturdum bu gece ekran
karşısına. Hatta bu sorular kafamda geçen bölümün ardından verilen fragmanla
oluşmaya başladı. İçimden, Eyvah! Umarım masallara geçiştirmezler bölümleri
diye de bir ufak dua ettim. Ancak izleyince masal sahnesiyle baymadıkları için senaristlere
kocaman bir alkış dedim.
Peki ya kavuşmuş olan aşıklar konusu?
Meğer kavuşmasalar daha iyiymiş : )
İlk buluşmalarına büyük bir neşe ve
heyecanla hazırlanan Ayaz ve Öykü, bir araya geldiklerinde önce elleri ayakları,
sonra da dilleri dolandı. Tüm zamanların en şaşkın çifti olmaya aday olan ÖyAz,
romantik piknik kahvaltısını ömür boyu unutmayacakları bir şova çevirdiler. Bu
devirde ilkokul çocukları bile anaokulundan tecrübeli sevgili olmaya, neden bu
kadar kasıldılar o kısmını tam anlayamadım. Pek vahimdi durumları. Ayaz’ın da
dediği gibi, “Hayırlı olsun!” madem.
ÖyAz elini ayağını
nereye koyacağını bilemezken imdatlarına Önem ve Evren’den gelen telefon
yetişti. Evren’in defilesinde mutlaka yer almasını istediği meşhur eski manken Setenay’ı
Önem ile birlikte ikna edemeyince, görevi Öykü ve Ayaz’a devrettiler. Oğlunun,
pardon, “canavar” oğlunun dadısını kovan Setenay –ki dadının kovulmasında kimin
parmağı olduğu net- bırakacak kimsesi olmadığı için, oğlanın da israrıyla günlük
bakım görevi ÖyAz’a teslim edildi.
Canavarın sözlük açıklaması olabilecek
olan Emirhan’ı önce
futbol oynamaya, Emre’nin mahallenin çocuklarını çalıştırdığı sahaya götürdü
ÖyAz. Sahayı birbirine kattı, tüm çocukları hatta yetişkinleri dize getirdi
oğlan. Bu kadar yaramaz çocuk olur mu, abartmışlar demeyin, olur. Bizzat şahit olmuşluğum
var. Enerjileri hareket ettikçe artıyor bu yeni modellerin. Futboldan sonraki durak kapalı bir oyun
parkıydı. Burada gördük ki Ayaz’ın adrenalinle problemi var. Bu korku nereden
geliyor acaba? Emirhan ise lakabı yapıştırdı: “Kız Ayaz” !

Oyun parkıyla sona ereceğini sandıkları kabus
gün, Emirhan’ın geceyi Öykü ve Ayaz ile geçirmeyi istemesiyle bitmek bilmedi. Hem yoğunluğundan
dolayı yanında olamayan annesinin, hem de kaybettiği babasının özlemini çeken
Emirhan, aslında o özlem duyduğu anne-baba yerine koydu Öykü ve Ayaz’ı. Aynı
sahnede Emirhan’ı uyutmak isterken Öykü’nün babası ile ilgili anısını paylaşması,
çocuğa karşı sıcaklığı çok doğaldı. Ayaz’ın Öykü’nün gözyaşını silip alnından
öpmesi de.

Bitmiyor Allahım, Şeyma'nın derdi tasası bitmiyor!
Şeyma ve Mete ise yine aynı döngünün
içindeydi bu bölüm. Mete hala kafası karışık ama o karışık kafayla yine de
Şeyma’nın arkasında, Şeyma ise sürekli kendi açıklarını kapatmanın peşinde. Bu
çifti bir türlü olduramadım ben, yok.
Mete yeni evlerini döşerken başka bir
şey düşünmeyip heyecanlı olması gerekirken aklı babasında ve kardeşindeydi. Şeyma
ile birlikte gidip, bir anlamda aralarını da düzeltmek amacıyla evlerine davet
ettiler. Hesaba katamadıkları ise adresi Öykü’den alarak, eline ev hediyesi
olarak düdüklü tencere alıp aynı gün gelen Şeyma’nın babası Orhan oldu.
1.dünürler buluşması beklendiği üzere oldukça şenlikliydi. Orhan Bülent’e
sataşmasının üzerine bir de herkesin içinde Şeyma’yı aşağılayıp Öykü’yü
övdükçe, Şeyma’nın saçlar dikeldi, göz bebekleri karardı, tırnakları uzamaya
başladı.
Şeyma’nın dayanamayıp babasını evden kovmasının
ardından Mete Orhan’ın peşinden gitti, ama keşke gitmez olaydı. Yüz bulduğu
damat adayından ertesi gün işyerine gidip alenen para istedi Orhan. Bu Mete bu
kafayla daha çoooook para kaptırır bu aileye.

Şeytana papucunu ters giydiren neslin
mensubu Emirhan ise sabah uyandıklarında tüymüştü bile. Emirhan’ın kaybolması ile
herkes göreve çağırıldı ve arama kurtarma ekibi kuruldu. Zaten birşeylerin ters
gideceği malumdu, bekliyorduk ama bu duruma bir de Şeyma-Olcay şeytani
koalisyonu dahil olunca tam oldu.
Bu arada Meral’in neden bu kadar borca
düştüğünü hala anlamadık. Cem annesinin telefon konuşmasından borcu öğrendi.
Ayrıca anladık ki Öykü de eve yardım ediyor ama hala o borç ödenemiyor.
Meral’e yardım etmek isteyen Bülent’in Önem
ile arası bu konu nedeniyle hala açık. Sibel’le dertleşen Önem ise Meral’e
karşı takındığı kibirli ve aşağılayıcı tavrın farkında değil. Genelde pozitif
bir karakter olarak çizilen Önem’in Öykü’ye karşı tavrı da son derece
yardımseverken Meral’e olan tavrı ise kıskançlıktan olmalı. Bülent’in aralarını
düzelmek için Önem'e gelmesinden sonra birlikte gittikleri eski mahallede Bülent’in
Meral’in kirasını ödemek istediğini öğrenmesiyle Önem bu kıskançlığını iyice belli
etti.

Kaybetmelere doyamadınız!
Kafalarını Öykü’ye takmış olan Şeyma ve
Olcay, defile için hazırlanan çizimlerle ilgili ne dümen çevireceklerini
düşünürken aramalara dahil olup, kayıp Emirhan’ı bulup getirdiler ve Şeyma yine
şovunu yaptı.

Tarafını seçtin bakıyorum Mete !
Şeyma kötü bunu anladık tamam ama, Öykü artık
gözümde saflıkta bir dünya markası. Bu kadarı artık inandırıcı değil. Peki ya Mete!
İçimizi şişirdin Mete, içimizi Şİ-ŞİR-DİN. İnsanı ana babası bu kadar koruyup
arkasında durmaz, herşey gözünün önünde oluyor. Bu kadar körkütük aşık olsa
neyse, o da değil. O yüzden Mete’de artık inandırıcı gelmiyor. Ha bir de, kayıp
olan çocuğu bulmadan gelip evde koltuklarda dizi dizi oturmakta neyin nesiydi?
Setenay’ın kendi elleriyle teslim
ettiği, hatta gece yatıya kalmasına telefonda onay verdiği kıymetli oğluşu
kaybolunca coşan annelik duygularıyla Öykü ve Ayaz’ı dövmekten beter etti.
Emirhan aslında Öykü ve Ayaz’la geçirdiği zamandan çok keyif aldığını annesine
vicdan yaptırarak anlatıp, üzerine bir de tehdit edince Setenay geri dönerek
özür dilemek zorunda kaldı ve defileye dahil olmayı da kabul etti.

Sevgili konseptinin kendilerine uygun
olmadığında karar kılan Öykü, sadece Öykü ve Ayaz olarak kalmayı önerdi Ayaz’a.
Bu tekliften Ayaz’ın da bir şey anlamadığını ama kibarlık olsun diye anlamış
gibi yaptığını sanıyorum çünkü ben şahsen bir şey anlamadım. Siz anladınız mı?
Çiçeği burnunda çiftin bu kimlik bunalımını ilerideki bölümlerde ilişkileri
ilerledikçe aşacağını umuyorum.
Ancak şimdi önlerinde hayatın gerçekleri
var. Öykü annesi ve kardeşini eşyalarıyla kapının önünde bulmasıyla birlikte bu
gerçeklerle sonunda yüzleşecek. Bakalım Öykü ve ailesi kimin evine misafir
olacaklar?
Tahminleriniz?