Turuncu bir devrim
Aldığım her nefesin birisi senin...
Bir şeyi çok sevince, ama gerçekten çok sevince, onu ifade etmek, o sevgiyi ve beğeniyi aktarmak zor geliyor. Yani kelimeler, sevinçler içimde dörtnala koştururken onları dizginleyerek hizaya sokup cümle haline getirmek zorlaşıyor. Aslında onlara engel olmayı da istemiyorum, aksine kalkıp onların coşkusuna eşlik edesim var benim de. Öylesine dolu dolu şeyler izledik ki ben de doldum, taştım ve artık “içim içime” sığmıyor.

Sevgili izleyiciler! Dün gece yarısından itibaren, bütün Türkiye'de, deniz-hava-kara Türk Aşk Kuvvetleri, el ele vererek, dizinin idaresini ele almıştır. Bu hareket, yeni yönetmenimiz, sevgili senaristimiz ve biricik âşıklarımızın müşterek işbirliği sayesinde, “aşkla” başarılmıştır! Sevgili izleyicilerimizin sükûn içinde bulunmalarını ve resmi sıfatı ne olursa olsun bölümü defalarca izlemesini rica ederiz! Defne’nin hem Ömer’in hayatında, hem de kendi hayatında gerçekleştirdiği turuncu devrimin sonuçlarıdır bu izlediğimiz bölüm. Buram buram aşk ve güven kokan...

Hani bazı insanlar sevgililerini sınamak için internet üzerinden sahte hesaplarla onları “yoklarlar”, cevap verip vermeyeceklerini, sadakatlerini denerler ya, Defne’nin Fikret ile girdiği iddiayı bu çirkin kapsamda değerlendirmiyorum ben. Bu durum “Ömer üzerine” iddiaya girmek, onu bir yarışa koşmak değil bana göre. Defne bunu Ömer’in aşkını sınamak için yapmadı, yalnızca “Fikret’in" sorularına yanıt bulmasını istedi. Olayın öznesi Ömer’den ziyade Fikret idi burada. Bu denklemde Ömer o bilinmeyen “x” değildi. Onun değeri zaten baştan belliydi, durduğu nokta çok netti. Burada açıklığa kavuşturulması gereken Fikret’in konumu ve değeriydi. Defne de Ömer de o denklemdeki tam sayılar olarak açık ve net bir şekilde dururken; aşklarını “topladılar”, Fikret’in suratına “çarptılar” ve Fikret’in değerini bulup onu hayatımızdan “çıkardılar”.

Kapat, kapat şu an aşkla meşgulüm

“Ömer hangimizi seçecek?” noktasında bir iddiaya tutuşmadı Defne. Ömer’in zaten yapmış olduğu seçimi tekrarlayarak, bir şansı olabileceğine inanan Fikret’e durumun öyle olmadığını göstermek istedi. Birkaç bölüm öncesinde kendisi de korkuyordu; kendisinin mevcut olmadığı bir düzlemde Ömer ile Fikret’in bir şansı olabilme ihtimalinden. O dönemde kendini ikna etmek ve Ömer’in aşkını ispatlamak için bu iddiaya girmiş olsaydı o zaman kızabilirdim Defne’ye. Çünkü bu Ömer’in aşkın inanmamak olurdu benim gözümde. Ancak Ömer, Defne’nin o korkularını üstünden usulca sıyırıp, öyle güzel çöpe attı ki Defne kendi elleriyle kendisinin “olmadığı” bir durumun yaratılmasına müsaade edecek güvene sahip oldu.

“Aşkta jandarmalık olmaz.” dedi İso, haklıydı. Sıkıyönetim de ilan etsen, askeri darbe de yapsan demokrasiye eninde sonunda geçilir ve seçimlerde, eğer trafolara kedi de girmemişse, en çok oyu alan iktidarı kurar. İleri demokrasi böyle bir şeydir! “Onun etrafındakileri ayıklamayacaksın, o seni seçecek! Her şeye rağmen, herkese rağmen...” Ömer Defne’yi zaten seçmiş vaziyetteydi ve bundan kimsenin şüphesi yoktu. Etrafta başka seçenekler de varken(ki maşallah hiç eksik olmadılar!) seçildi zaten Defne. Şimdi ortaya yeni bir “seçenek” çıktı ve buna rağmen Defne’nin seçileceğinden biz emindik. Ancak bunu Fikret’in de görmesi gerekiyordu. Aksi takdirde onun aklında hep bir soru işareti kalacaktı. Defne’nin soru işaretlerini öncesinde Ömer silmişti, Fikret’inkileri de şimdi gene Ömer cevaplandırdı.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER