Hüsnü’nün operasyonu Rascoln’le çakışınca neler olacağını merak etmiştik. Yoğurt oldu. Hani Pana Filmi tanımasak, yeni bir yapım şirketi olsa adamlar kesin yoğurt işine girdi diyeceğiz. Çiğ yumurta ve portakal suyundan başka bir şey yemeyen Rascoln’ün kaşık kaşık yoğurda düşmesi de enteresandı. Daha enteresanı kartların 10 bin liradan verildiği, dev kumarın döndüğü mekanda milletin portakal suyu ve kuru pastayla kumar oynamasaydı. Tamam kumarbaz olabilirler ama belli ki hepsi muhafazakar çocuklar. Rascoln, Hüsnü’yü tuzağına düşürdü ama deli deliyi görünce çomağını saklarmış derler. Çok eğleneceğe benziyoruz.
Bölümün en enteresan olayı Yusuf’un büyükelçi ile özel görüşmesiydi. Sadece birbirlerinin arkalarında olduğunu söylemeleri için kocca denize nazır lokantayı kapatmışlar. Hani keşke o gizem ve önlemin hakkını verecek bir kaç kelam daha etselerdi. Hindi espirisi ve gösterilen tutum hoştu ama özenle hazırlanan sahneye yettiğini söyleyemem.
Buralarda bir çiğ köfteci olacaktı ama..
Anadolu Hocam’a ofiste tıkılıp kalma dedik ama ofisten kaç demedik. Bizim kazandığımız da kaybettiğimiz de yer burası işte… Vadi Aklı'na göre enerji politikalarını değiştirecek trilyon dolarlık bir piyasada devrim yapmaya kalkıyorsun ama sonra onun hayatı, bunun kaşı gözü duygusal kararlar alıyorsun. Bakın elin adamı seçim şansı tanımaz, Anadolu Hocam gibi duygusal kararlar da vermez. Tıkarlardı yerin yedi kat dibine, iş bitene kadar güneş yüzü bile göstermezlerdi. Ne yaptın hocam sen diyeceğim ama bir sonraki bölümü izlemiş olduğumdan seyirci açısından demiyorum. Zira güzel oldu güzel...
"Gelmekler gitmek içindir, gitmekler gelmek için” Murali Baba’ya takılmıyorum. Sözün anlatmak istediğine de takılmıyorum ama “Gelmeler gitmek içindir, gitmeler gelmek için” daha bi kulağa uygun gelmiyor mu? Üzerine bir sürü duygusal sahneler hazırlanmış, Elif hatırlanmış, bizim de duygusal olmamız gerekiyorken o fazla “k” harfleri öyle bir tırmaladı ki sahnelerin tüm büyüsü bozuldu. Senaryo ekibinin işine karışmayı istemem ama en azından yeni sezonda mutlaka bir diyalog yazarı almalılar.
Keman çalanları severim ama benden iyi çalanları sevmem.
Kemancı kız o kadar çok belanın etrafında dolandı ki öleceğini herkes anladı. Hatta odadan çıkınca kurtulduğunu düşünüp şaşırdım bile. Kemancı bir şekilde o odadan kaçtı ama ecel bu ya ölüme kendi ayaklarıyla gitti. Ciddi ciddi Polat’ı bir sniper ile öldürmek o kadar kolay olsa 13 yıldır yapmazlar mıydı? Kemancı iyi nişancı olabilir ama vizyon sıfır. Aslında ilk kurşunda ıskalamasına fena takardım ama denizin üstünde sallanan bir platformda olması o hatayı mantıklı kılmakla kalmıyor sahneyi de güzelleştiriyor. Polat tabii ki ıskalamadı. Bu sezon nedense böyle oluyor. Kimi sevmeye başlasak ya ortadan kayboluyor ya da ölüyor. Hayırlısı…
Kurtlar Vadisi Pusu 291. Bölüm Kemancı’nın veda sonatıyla bitti. Bu bölümü çokça eleştirdik ama arada lazım böyle eleştiriler. Sonuçta bir hafta sonrasında da tam tersine güzel bir bölüm izledik. Umarım bu denli eleştirme ihtiyacı duyacağımız son bölümü izlemişizdir. Artık finale kadar yüksek tempoyla devam ederiz.
Haftaya görüşürüz.