Boşuna değil dilimin tutulması, gözümden bile sakındığım acemiliğimsin sen!
Romantizmi diğerlerinden bir tutam yoğun olan bu bölüm, Leyla Lydia Tuğutlu’nun çok doğru mimikleri ve harika yaptığı Sinan taklitleriyle biraz yumuşatılmıştı. Furkan Andıç’ın güzel bakışına yapılan zoomlar ve Pelin’le Sinan’ın sahnelerindeki başarılı yakın plan çekimlerle senaryonun romantik tarafı iyi desteklenmişti. Ayrıca geçen bölümlerde beni rahatsız eden “öfkeli Sinan” yürüyüşü de daha düzelmişti.

Son sahnede Sinan’ın kapısındaki “darmadağın” Pelin’i çok başarılı buldum. Duruşundan, bakışına; kızarmış burnundan silinip gitmiş rujuna kadar canı çok yanmış, çaresiz kadını gerçekten çok iyi vermiş Leyla Lydia Tuğutlu.

Bir başka sevindiğim detay da Necip’in hem geri çekilmesi hem de daha pozitif bir yöne sokulması oldu. Darısı Ceyda’nın başına diyeceğim de, onun pozitife dönüştürülmesi gerçekçi olmayacaktır. Ceyda konusunda Başak’ın “ Kadın baktığı her yere nazar saçıyor” deyişine yürekten katılıyorum; temennim, o nazar dolu bakışlarını, sinsi ve yalancı tavrını ve bütün iticiliğini alıp mümkünse Mars’a yerleşmesi…

Ceyda’nın kapıya gelip “Size restoranda ihtiyacımız var.” diyerek bin türlü yıkama yağlamayla restorana götürdüğü Meliha’nın, restoranda Sinan’a “Annen, ablanı merak ettiği için geldi.” deyişindeki yalanı Meliha nasıl fark etmedi, nasıl duruma uyanmadı, bilemiyorum. Meliha yapısındaki bir kadın, o anda kaşlarını bir kaldırır bakardı, “Ne oluyoruz?” diye… Aklıma gelen tek açıklama: Meliha’nın pohpohlanmanın ve övülmenin sarhoşluğuna kapılması oldu. Yine de Ceyda – Meliha ilişkisinde bir eksiklik var. Meliha uyanıklığındaki bir kadına bu denli saflığı ben yakıştıramıyorum.

Bu arada restoran kapısında usta bir manevrayla Ceyda’yı püskürten Bülent candır, diyorum. İlerleyen bölümlerde Ceyda’nın hepimizin hayatından çıkmasında da aynı başarılı performansı göstermesini yürekten diliyorum.
 
Aşk başlamadan güzel; kalplerde heyecan, bakışlarda korku olduğu zaman…
 
Başak&Bülent aşkı, Bülent’in sarsakça hatası yüzünden başlamadan bitme tehlikesi yaratsa da Allah’tan uzamadan yoluna girdi. Yalnız Bülent’ciğim benden sana bir abla nasihatı: Sen sen ol, bir kadına en iyi arkadaşıyla ilgili sır verirken “Bak aramızda kalacak, ha!” cümlesini kurma! Normalde iki saatte iletilecek haberin on dakika içinde sahibine varmasına sebep olursun.
Hazal Türesan ve Çağrı Çıtanak’ın çok iyi bir ikili olacaklarını düşünmüştüm, bu bölüm iyice emin oldum. Doğru tiplemeler ve hakkını veren oyunculuklar… Umarım dizide giderek ağırlıkları artar.
 
 Çöp gibi bir oğlan, ipince… Hayırsızın biriydi fikrimce… Ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım.
 
Simay ve Hakan’ın da bu bölüm, neyse ki, varlıkları pek hissedilmedi. O ilişkiye de bir rötuş yapılması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle Hakan, detayları hiç çizilmemiş bir karakter ve şu an için hikâyeye bir katkı sağlamıyorlar. Oyuncuların ikisi de vasat olduğundan diğer çiftlerin gölgesinde kalıyorlar.

Dizinin ilk bölümlerindeki ağır akış bence tamamen kalktı, tempo doğru yakalandı diye düşünüyorum. Senaryo akıllıca ilerliyor ancak bu bölüm kızların bir müşterinin yanında, özel hayatlarını kritik etmeleri bana anlamsız ve yersiz geldi. Amaç müşterinin Tolga hakkındaki yorumlarını duymaksa bu zaten Tolga’nın menajerinin ayarladığı yemekle verilmişti. Oradaki replikler havada kaldı, bana göre.
İlerleyen bölümlerde Tolga’nın da Pelin’e âşık olacağı belli oldu. Başı sıkıştığı anda Pelin’in annesini anında satan, sığ ve yüreksiz adamın Pelin’le şansı olmayacağı da kesin. Bu durumda aslında tam tencere –kapak uyumundaki Sinan’a âşık Ceyda ve Pelin’e âşık Tolga, birbirlerine çarpılıp kendilerini sıfırlasalar da huzura kavuşsak, diyeceğim ama olmayacak duaya amin demek olacak, farkındayım.

Tolga’nın bir kez daha ihanet edişinin öfkesiyle ona saldırıp annesinin oyununu öğrenen Pelin’in, soluğu Sinan’ın evinde alması, yeni bölümde ortalığı iyice karıştıracağa benziyor. Sanırım, romantizm temposunun biraz düşeceği ve öykünün yeni bir ivme kazanacağı bölümlere geçiyoruz.

Pelin darmadağın bir hâlde kollarına sığınmışken Sinan’ın, aklına nasıl söz geçireceğini de merakla bekliyorum…


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER