Geleceğe dönüşlere doyamadığımız bir bölümle 42 dedik bu
kez. Kol düğmesi, mendil derken birkaç bölüm daha düğün sahnesi izlersek düğünü
tamamlayacak gibiyiz, haydi hayırlısı! Başlayalım o zaman.
“Bölümün başından peşin peşin sinirleri bozalım, taksitle de
mutlu ederiz” anlayışı ile ilk 20 dakika aksiyonlara doyamadık. Sude'cim seni
70 milyon beddua ile uğurluyoruz. Fakat buna da şükretmek lazım. Ya böyle bir
dans Ömer ve Fiko’ya yazılsaydı? Retinalarımızdan kan fışkırırdı maazallah.
Fakat Sinan’daki kömüşlük kimsede yok. Daha geçen hafta Ömer’e ne güzel akıl veriyordu. “Terzi kendi söküğünü dikemiyor"a canlı canlı şahit olduk. İzlerken düşünmeden geçemedim keşke Defne, Yasemin’den “stay cool” dersleri alsa. Yine yeryüzüne düşen ilk Kezban olarak, kaçtı, bu nedenle maskeli Ömer’in ilk “seni seviyorum”u da boşa gitti. Ömer demişken, kuzum sen İplikçi'sin, neden Zorro maskeni takıp geliyorsun, hani coolluğun nerede?
Yakında her yerde Ö&D göreceksiniz hazır olun by Zorro Ömer
Balodan devam edelim.
Gallo’nun maskeye ihtiyacı yok. Zira kendisi doğuştan “safa yatan iyilik
meleği” maskesine sahip, görüyoruz hepimiz. 3 gramlık beyni, Ömer’i son görüşünde erimiş olacak ki, basın karşısında “Ömer nerede?” deme gafletinde bulunuyor. Ayrıca basın mensupları, beş adım ötelerindeki Defne ve Ömer’i göremiyor mu? Söyleyeceklerim bu kadar.
Sude’nin partiyi karıştırması, kendine olan gereksiz güvenini izlerken, Yasemin "keşke kovsa” diyen iç sesimi duydu. Aslında Sude’ye düşman olmak pek akıl kârı değil, ancak korkuyor diye sineye çekmek de Yasemin’e yakışmaz. Bana göre dizideki güçlü kadın imajına uyan tek isim Yasemin. “Senden korkan senin gibi olsun be Sude!” mantığı bu nedenle doğru.
5. bölümü çok çok seven bir "Kiralık'çı" olarak, geri dönüşler, selam çakmalar oldukça keyifli geldi. Gözümde canlandı yine koskoca mazi, özlemişim o günleri. Misal, resepsiyon maceraları, bornoz muhabbeti hepsi yüzümde tebessüm bıraktı. Fakat şu elma ve tuzluk kırılması çok zorlama olmuş. Defne’nin heyecanlanmalarına alıştık da “Ömer kuzum, is that you?” Yaşananlar neden bu kadar abartılıyor anlayan beri gelsin, gelmişken de bana açıklasın. Bu arada İplikçi ve peşini bırakmayan kadınlardan ben usandım. Tam barışacaklar, Feryal Hanım hop arıyor, hem de Gallo’yu sormak için. İz’i bir kez daha saygı ile analım dostlar, asil kadın! Ayrıca, Ömer’in aksi gibi hoparlörde konuşması da sevgiye dahil mi?
On adımda Gallo'dan kurtulma rehberi. Sayfa 43!
Gelelim manipülasyonda dünya devi olan Neriman’a. Üzgünüm, bu haftaki gündemim Sinan-Sude değil. Konu başlığımız; Neriman is Back! İtiraf
edeyim, aylardan sonra Nero ile aynı tarafta olmak iyi geldi, özlemişim! Gerçi,
mantığı “Almanya yenilince biz de yenildik diyen Osmanlı” gibi, ama olsun. Söz konusu İplikçiler olunca, hiç sevmiyor bile olsam, düşmanımın düşmanı dostum olabiliyor! Neriman’ın üslubu yanlış ve asıl amacı farklı olsa da "Defne’nin gerzliği" konusunda sık sık kendisine katılıyorum. Defne bu sınırı iyi korumalı, Ömer’in Defne'sine kırmızı çizgilerde durmak yakışsa da, safozluğa gerek yok.
Yazı devam ediyor..