Tarif ustasından alınır!
Temposu bir an dahi düşmeyen, vahşetiyle, duygusuyla çok etkileyici bir Muhteşem Yüzyıl Kösem bölümü geride kaldı. Temelde, iktidarın meyinin tadına varmış iki kadının, hayatta kalma içgüdüsüyle harmanladıkları kanlı savaş, tüyler ürperticiydi. 

Bunun yanında, bazı duygular da o kadar büyüktü ki... Mesela; küçük kardeşini tahta çıkartılırken bulan, Safiye Sultan'ın boğazına sarılan Ahmed'in öfkesi, yine öldü sandığı Kösem'i karşısında gören Ahmed'in şaşkın mutluluğu, Safiye Sultan'ın Ahmed'i görünce kaçışındaki paniği, yüzüğündeki zehri içmeye fırsat bulamayışı, zindandaki asaleti, Halime'nin korkuları, Küçük Dilruba'nın küstahlığı ve Mustafacık... Galiba hikâyesine en çok inandığım karakter Mustafa. Gün be gün delirtilişini izledik ilk bölümden bugüne. Gelelim ayrıntılara...

"Düşmanını bir kez eline geçirdin mi NEDEN hemen etkisiz hale getirmelisin" adlı dersin ibret fotosu

Ha, Safiye'ci misin Kösem'ci misin önce onu söyle derseniz, ne Kösem'ci ne Safiye'ciyim. Çünkü gözümde biri diğerinden daha az zalim değil. Her ne kadar bu bölüm yer yer "bakın aslında Kösem ne kadar da iyi bir insan" fikrindeki birçok sahne izlesek de, al birini vur ötekine. Safiye Sultan'ın zindanda da dediği gibi bir kez "iktidar mey"in tadına baktın mı, bir daha vazgeçemiyorsun. 

Düşünsenize kocası, oğlu, torunu hepsi birer birer cihan padişahı olmuş, kendisi validelerin validesi olmuş, ama yetmiyor yetmiyor. Benim kararlarım, benim adım, benim saltanatım diyor. Ah be Safoş'cuğum o karanlık zindanın duvarlarını kendi ellerinle ördün sen, biliyorsun değil mi? Zaten bu yüzden o zindanda dahi "pişman değilim" diyebiliyorsun.  

Kadınlar o meyin tarifini hevesle uygularken hanedanın erkekleri gönülsüz...

Bu hafta bölüm o kadar güzel aktı gitti ki, gözlerimi bir an ekrandan ayırmadım. Ancak bölümün en duygulu sahnelerinden biri olan padişahın hasodabaşına sarılıp hüngür hüngür ağladığı şu sahneyi net görebilmek isterdim. Bu hafta Ekin Koç'un verdiği her duygudan o kadar etkilendim ki... En çok da Kösem'i karşısında gördüğü o an...


İlk günden beri Ekin Koç'u değil Ahmed'i görüyorum her mimiğinde. Bu bölüm yine çok gerçekti, eline sağlık. 

Bu sahnede Ahmed'in duygusunu Kösem'den daha çok hissettim. Ve bu hikâyede artık birinin zalimliğe hak vereceksem, o kişi Ahmed. Şehzade Mustafa'yı her gördüğümde, elimi ekrana uzatıp onu, o Handan'la Dilruba'nın elinden almak istesem de, şimdi Ahmed, kardeşinin katline karar verse, yine içim cız eder ama diyecek sözüm yok. O da daha önce ataları bu yolu izlemiş olduğundan... Hani bunu ilk yapacak Ahmed olsa yine kabullenemezdim. 

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER