Ömer, Ömer… Buzdan şaton erisin, sırma saçların dökülsün, spor
yapama, göbeğin çıksın da kuru kızdan başkaları bakmasın sana e mi? Ben şimdi
senin o başka kızlara –bayağı güzel kızlara- şarap içermiş gibi bakarken beyazı
akan gözlerini oymaz mıyım? Oyarım Ömer, oyarım! Sen benim Ömer’im İplikçi’mdin…
Sen
Benim
Ömer’im
İplikçi’mdin…
Yemin ediyorum şu an ruh halim = her şeyi öğrenen Adnan
Ziyagil + düğününe saatler kala merdivene gelinliğiyle yığılan Nihal Ziyagil. Ölüyorum
işte anlasanıza! Ömer’im İplikçi’m gözlerimin önünde elin kızlarına cilve
yapıyor. Anne yardım et nasıl dayanacağım!
Ömer: Gallo'cum bebeksi cildini neye borçlusun?
Şimdiye kadar hep en başından sonuna doğru akıp gitmeyi
alışkanlık edindiğim bölüm yorumuma bu sefer kendimi maalesef ki
dizginleyemeyerek sondan başlamış bulunuyorum. Ömer’in, bu bölüme dek hakkında
abartılırken Nirvana’ya ulaşılmış Fikret Gallo’ya bakışları göğsümde bir
şeyleri yerinden söktü aldı desem yeridir. Doğrusunu söylemem gerekirse Gallo’yu
ben kesinlikle böyle hayal etmemiştim. Asil eski sevgili İz’in arkasından
salladığımız mendillerdeki gözyaşı daha kurumamışken, serseri serbest stilli
dişi bir Gallo güzel olmadı, hiç olmadı, bildiğiniz olmadı.
Moda dehası dediler, bir sürü övgü bir şeyler, kızın kendi
adına verilmiş davete gelirken giydiği kıyafete bakınca "moda bu ise ben yokum"
dedim resmen. Millete dikiyor arta kalanı da üzerine çatal iğneyle falan tutturuyor herhalde. Ayrıca
Sapanca’daki o otelde bu kız mı kalmış yani şimdi? Bir sürü gerginlik yaratıldı,
o Fikret Gallo denildi… Bu sülalesi rahat kız için miymiş hepsi? Dedim ya hiç
beklentilerimi karşılamadı Fikret Hanım. Ben daha ağır, daha oturaklı, daha dişi bir şey
bekliyormuşum sanırım. Her şeyden önce kadın olmasını beklemiyordum zaten
de neyse artık alışacağız buna da ne
yapalım...
Ay nasıl alışayım efendim, nasıl alışayım! Hayır Fikret Gallo'yu kadın yaptınız, ona bir şey diyeceğim yok hobi olarak yine yapın da neden Ömer'in aklını çelmelik, esas çiftin arasına sokmalık bir karakterde yapıyorsunuz siz onu diyin hele bana. Yok efendim kalabalıktan bunalmışmış da, yok beni buradan kaçırsanaymışmış da, yok daha evvel serseri serseri takılırken orasını burasını kırmışmış da, yok neymiş bisikletle ulaşıyormuş her yere Ömüş’üme de öneriyormuşmuş da mış mış da, muş muş. Aslında kızda da yok ki bir kabahat, “Biz Fiko ile Ömer’iz” diye tutturmadı Allah’tan. Gayet mesafeli normal bir şekilde davrandı. Suç bizim oğlanda. Kıza bakışı, süzüşü aklıma geldikçe o boncuk gözleri oyup elime tespih yapasım geliyor! Ah Ömer’im ah! Defne’yi hazır yakalamış evine kapatmışken nasıl olsa o cepte diye kovalayacak başka heyecan mı aradın sen ne yaptın ben anlamadım ki? Sen üç milyar milyon sen bu Gallo’ya niye öyle baktın?
Yazı devam ediyor..