Sonunu yok saymayı kendime bir borç bildiğim haliyle bölüm,
genel hatlarıyla çok olmasa da güzeldi. Ömer’in o sessiz sakin şıkır şıkır evi
Defne geldiğinden beri sıcacık bir enerji yayıyor etrafına. Yuvayı yuva yapan
dişi kuşmuş; denendi onaylandı. Lakin, keşke Defne’nin o eve geliş amacı
unutulmasaydı. Amaç beraber vakit geçirip Ömer’in çizgisini, “kadın ruhundan
anladığını” ispatlamak değil miydi? Aynı çatı altındalar ama bir araya gelip,
birlikte “başbaşa” zaman geçirdikleri an sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Ömer'in kadın ruhunu anlamayı falan değil de daha çok kendine hakim olmayı
öğrendiğini düşünüyorum. Zira sürekli bir gerilmeler, kasıntı kasıntı haller ay
içime fenalıklar bastırdınız! Hele o şirketteki Ömer’e gıcık olurken
kurdeşenler döktüğüm 13. bölüm esanslı Defne- Ömer -çaktırmadan- hesaplaşması
hiç iyi gelmedi bünyeme. Aynı şekilde bu “elma” mevzusu da.
Ben ki çiftlerin
aralarındaki güzel duyguların abuk subuk şeylerle kirletilmemesinin baş
savunucusu, ben Aslıhan Ergen, Koray’ın elma ile ilgili yaptığı göndermelerden
sonra kendimden geçtim desem yeridir. “Bölüm sonu kesin bu aşk mühürlenecek”
dediysem de ikinci izleyişimde fark ettim ki Koray aslında bildiğin “Yok size
vuslat hade!” demiş. Olmasın varsın, hiç mühim değil. Zira biz onları vuslata
erecekler diye sevmedik. Lakin Sinan'dan başka yakın arkadaşı olmayan Ömer
İplikçi'nin Sadri Usta'sının gelmesi tam da evde güzel güzel hazırlanıp,
yemekler hazırlamış, mum yakmış bir kadının kapıda evin erkeği ve futbol
kankilerini bir arada görmesine falan benzedi. Garibim Defne bütün hazırlığı
boşa gitti. Oysa ki o "ayak sıkıştırması"ndan sonra neler neler
düşünmüş idim.. Olsundu, bu da kabulümdü, elden ne gelirdi ki?
Sadri Ustas'sı gelecekmişmiş. Ömer çık git bir bak bakayım ben dışarıda mıyım...
Ömer’in Gallo’ya olan bakışlarından rahatsız olduğumu en başta söylemiştim. Dönüp dolaşıp yine bu konuya değineceğim çünkü içim acıyor. Bir aşk gözlerimizin önünde lime lime edildi sanki ve geçen bölümün sonu bu bölümün başını oluşturan, Ömer’in Defne’yi kaybettiğini sandığındaki korkusunun o tatlış mı tatlış romantizmi, sempatisi ne yazık ki kaybedenler kulübünün bir üyesi oldu.
Gelin görün ki sevgili Kiralık Aşk Ailesi, Ömer’e bu kadar kızdıktan sonra aklımda kıyıda köşede pısmış ve benim pek de inanasımın gelmediği bir başka ihtimali daha sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim. Bu köpek öldüren bakışların büyük bir ihtimal sebebi, Ömer’in Gallo’yu alt etmek için bir planının olmasıydı. Bu kesinlikle haklı bir gerekçe değil tabii. Bölüm etiketi de "canım seninle olmak istiyor" olunca ve Gallo'nun gelişi ile kombin edilince insan bir korkuyor azizim. İnanır mısınız, 45 yaşındaki annemle birbirimize baktık kaldık. "Bu Ömer'in canı kimi istiyormuş yani şimdi?" diye.

Şiir gibi seven adamı ne hale getirdiler matmazel!
Bir yanda Ömer’inin sevdiği her şeyi anlamasa bilmese de
sevmeye müsait Defne, bir yanda o şeyleri zaten hâlihazırda sevmiş Fikret
Gallo. Bir yanda geleneksel mi geleneksel Defne'm Topal'ım, bir yanda Ömer ile
bu evrende katiyen kabul görmemekle birlikte "power couple"
oluşturmaya son derece müsait, modern ama serseri Fikret Gallo ve ortada
sürekli sınanan bir aşk. Aşkı arayan bir aşk hikayesi: Kiralık-ı Memnu her cuma Star Tv'de.
Bir şey değil, ya Ömer’in Gallo ile sürtüşmesi
sırasında yanlış kıvılcımlar çakarsa? Egoların savaşı ya aşk oyunlarına
dönüşürse? Defne de artık Koray ile evlenir ne yapalım... Hayaaağğğt ağlamaklıııığğğ! Bir mutluluğumuz da şöyle iki bölümden uzun sürse keşke ya da Ömer bir an önce bölümün başındaki haline dönse de şu üstündeki 'Sinan'lığı bir silkeleyip atsa... Resmen rolleri değiştiler. Unutmayınız ki bu dizinin beyaz atv'li prensi Sinan Karakaya değil Ömer'im İplikçi'mdir. Haydi rast gele!
Haftaya inşallah Gallo'nun evli ve üç çocuklu olduğunu öğrendiğimiz anlarda buluşmak dileğiyle. Kendinize iyi bakın...