Yüzlerce
yıldır erkek sineğin bile giremediği hareme girdim vesselam. İsyan bahane
hatunlar şahane deyip güzel bir zifaf gecesi mi tertiplesem, kaçmaz vallahi bu
fırsat.
Üzerinde konuşulacak iki sahne
var ki sanırım hangileri olduğunu biliyorsunuzdur: Sultan Ahmed’e düzenlenen
suikast ve Safiye Sultan’ın sarayı basıp Şehzade Mustafa’yı Sultan Mustafa ilan
etmesi. Öncelikle RTÜK denen kurumun belirlediği sınırlar olmasaydı bol bol kan
göreceğimiz çok güzel bir saray basma sahnesi izleyecektik ama malum kurallar
nedeniyle, pek kansız ve pek cesur olmayan ama en az ilk olasılık kadar
etkileyici olan bir sahneye şahit olduk.
Sultan Ahmed’in sefere çıkması,
haliyle tüm askeri gücün de onunla birlikte gitmesiyle savunmasız kalan
sarayın, rüşvet ve adam kayırmayla elde edilen casus askerlerle basıldığını ve
bölüm boyunca yan hikaye olarak temelin kurulup ardından fırtınanın koptuğunu
gördük. Bu olayın neredeyse aynısı tarihte oldu elbette, Kösem Sultan ve gelini
Turhan Sultan’ın son mücadelesi. Askerlerin sarayı basıp saray ağalarıyla
geçirdiği şiddetli mücadele ve akabinde tam bir cehenneme dönüşen sarayda
Kösem’in idam edilişi… Benzer olayın kurgulandığı ve sonucu eğer iyi işlenirse
harika bir malzemenin çıkacağına eminim.
Son 30 dakikayı nefessiz izleten ve
Safiye Sultan’ın adamlarının sarayı basışını, herkesi öldürüşünü ve ağaların
hatunların arasına dalıp katliam gerçekleştirmesini başarılı bir şekilde,
gerile gerile, heyecanlanarak izledik. Sonunda Safiye Sultan akıttığı bu kanı
kaftanına sürerek tahta oturdu ve son bölümlerde zafer üstüne zafer kazanan
Kösem, dışarıda, katliamın perde arkasında kilitli kalırken tüm sultanlar ve
şehzadeler Safiye’nin avucuna girdi. Tıpkı 6. bölümün sonunda olduğu gibi her
şey yarıda kesildi ve sonuçların binbir ihtimali olacağı bir durumda kalakaldı
izleyici.
Etkili sahneydi..
Sultan
Ahmed’in sefer yolculuğu ve suikastı da bir o kadar iyiydi. Sultan Süleyman’ın
çeşmesi ve hikâyesinin ardından, başarılı bir patlama sahnesiyle kuyunun yerle
bir olmasının altındaki manayı herkes kapmıştır elbette. Okların peşi sıra ağır
çekimde gelmeleri ve sırayla hem Ahmed’e, hem Derviş’e isabet etmeleri, ondan
öncesinde büyük bir patlamanın yaşanması, saray baskınıyla harmanlanınca
dizinin ikinci yarısı akıl almaz bir heyecan, gerilim havasına büründü.
Ve bahsettiğimiz, “isyanların, saray baskınlarının, padişah suikastlarının,
sultanların kanlı savaşlar içindeki, kılıçlar içerisindeki mücadelesinin,
ağaların askerlerle dövüşünün” dönem havasına nihayet girdi dizi… Kösem
döneminin nefes kesen olaylarına adım attık nihayetinde. Şimdi herkesin
kafasında aynı soru işareti var: Sultan Ahmed geri döndüğünde neler olacak? Bu
sonuç eğer sebebi kadar güzel işlenirse, 14. ve 15. bölümler tüm Muhteşem
Yüzyıl tarihinin en iyi ikili bölümleri olarak tarihe geçecektir. Dediğim gibi, son
sahnede ağalar ve askerler arasında katliam olurken ve yere cesetler yığılırken
Safiye Sultan’ın açılan bir perde misali ilerleyip has odaya ulaşması
unutulmazdı.
Şimdi Sultan Ahmed, Safiye
Sultan’ın paralarıyla Sultanahmed’i yaparsa çok gülerim vallahi, metin altı
manası çok sinsice olur çünkü.
Yorumumu artık her hafta
ekleyeceğim “enler” kısmıyla bitirmek istiyorum.
Bu bölümde;
En iyi kadın oyuncu: Hülya Avşar
En iyi erkek oyuncu: Mete Horozoğlu
En iyi sahne: Safiye Sultan’ın sarayı basıp katliam yapması ve
hükmünü ilan etmesi
En dikkat çeken oyuncu: Gülcan Arslan
En iyi iç dekor: Safiye Sultan’ın gizli hazine odası
En iyi dış dekor: Hazine odasına giden cadde ve Topkapı Sarayı’nın
yan girişi
Bu arada İskender
nerede? Hoş, olmadığı vakit hikayeye eksi yönde bir getirisi olduğundan değil
zira çoğu yan hikaye merkez hikayeden çok bağımsızdı. Yeniçerilerin,
Celaliler’in tamamen kaldırılıp Girayların hikayelerinin azaltılmasının sebebi
de buydu; ana hikaye çevresinde birleşmek. Ama umarım İskender’in de, diğer yan
hikayelerin de bir sonuca bağlandığını görürüz, böyle pas geçilmez sürekli.
Ancak görüyoruz ki bölüme hiçbir getirisi olmayan hikayeler olmadığında
gözlerimiz aramıyor bu nerede, şu nerede diye. Bu da demek oluyor ki yan
hikayelerin temeli sağlam oluşturulmalı ve merkez çıtayı destekleyecek
nitelikte olmalı. İleriki bölümlerde/ sezonlarda oluşturulacak olan yan
hikayelerin daha sağlam ve bütünsel olacağını düşünüyorum.