Defne hakkında ne hissedeceğimi şaşırdım artık. Bir bölüm annesine yaptıkları için kızıp Nazan Hanım'a karşı duygularıma tercüman olurken başka bir bölümde beni zıvanadan çıkarıyor. Geçen bölümde Cemre’ye söylediklerine deli oldum. Defne'nin o lafları etmesi için Gökhan’ın ona aşık olması ve onları Cemre'nin ayırmış olması gerekmiyor mu? Halbuki Gökhan en başından beri Cemre’yi seviyordu. Defne'nin acı çekmesini anlarım. Çünkü Gökhan’a aşıktı. Ama Cemre’ye o lafları etmeye hakkı yok. Üstelik Gökhan’ın katilini saklarken… Cemre'nin mirasını öğrenen ölüyor diye düşünüyorsa da suçlu yine Defne ve annesi. Babası öldüğü zaman her şeyi anlatabilirdi, yapmadı. Annesini durdurmadı üstelik Cemre’ye işkence etmeye devam etti. En suçsuz Cemre iken nasıl her seferinde Nazan Hanım ve Defne bu kızı suçlamayı başarıyor? Bir de Cemre'nin hayatını mahvedecekmiş. Sanki kızın mahvedilecek kadar iyi bir hayatı var. Birlik olup mahvettiler kızı. Bu ne pişkinlik yahu?

Bu hafta Defne yine Nazan'a söylemek istediklerimi söyledi. “Anne bir insanı öldürdün hala aynısın. Kalpsizsin.” Üstelik bunları Nazan Hanım, "Songül'e ne olduğunu önemsemiyorum" dediği için söyledi. Başta Songül’ün hayatı tehlikede dediklerinde neredeyse kılı kıpırdamadı hatta pavyonun yerini göstermeye zor razı oldu. Diyorum ya bu kız kafamı allak bullak ediyor.


Kıskançlığımdan hamama bile yalnız girdik bir de masaj yaptıracakmış yok ya!

Gelelim dizinin en gıcık, oyunculuklarının gücüyle kendilerinden her hafta daha çok nefret ettiren üçlüsüne. Açıklamama gerek yok sanırım ya, yine de söyleyeyim: Nazan, Kemal ve Mesude’den bahsediyorum. Mesude ve Kemal sahnelerinde artık Nazan Hanım farkını da görüyoruz çünkü. Eylül’ün hastanede düşürdüğü CD ile Nazan Hanım'a şantaj yapan Kemal olayları bir üst perdeye taşıdı.

Nazan Hanım CD’yi ele geçirmeye kararlı. Hatta sırf bunun için Defne'nin arkadaşını alet edip Mesude’ye oyun oynadı. Kendi ayarladığı tatil için çekiliş süsü verip Mesude’lerin evinin boş kalmasını sağladı. Tam nasıl girecek ki bu kadın eve diye, düşünürken anahtarı da yürüttü. Bu kadın yanlış meslek seçmiş. İstihbarata filan mı alsak(?) Kızları yeri geldi mi hırsızlıkla suçlamaktan, görgüsüz olduklarını söylemekten çekinmiyor ama kendisi de az değil hani. İnsanların çantasını karıştırmak nasıl bir görgü anlayışı yahu? (!) Gerçi işlediği suçların yanında bu çok basit bir şey.

Nazan'ın oyunu ile kendilerini kaplıcada bulan Mesude ve Kemal ortamın zevkini iyi sürdü. Hamam, masaj… Mesude'nin kıskançlıkları eğlenceli olabilirdi. Eğer ki Kemal bir sapık olmasaydı ve Mesude'nin Eylül ile ilgili anlattıklarını kullanıp kıza tuzak kurmasaydı. Hayır, Mesude’yi de anlamıyorum. Eylül'e inanmıyor tamam ama bu kız her ne olursa olsun sevmiyor senin kocanı işte. Niye her şeyi yetiştiriyorsun Kemal’e? Anne kız arasında bazı şeyler gizli kalmalı. Benim bile annemle paylaştığımı babam, babamla paylaştığımı annem bilmez ki bizim aramızda en ufak bir sorun da yok. Bir anne niye kızının her şeyini kocasına anlatır? Üstelik bu kız ne evlerinde yaşıyor ne de Kemal’i babası olarak görüyor? Kemal’e ne Eylül’ün sorunlarından be kadın!


Ev soymaya bile takım taklavat, topuklu ayakkabı ve makyaj ile gelen kadın :)

Mesude ve Kemal kaplıcada eğlene dursun, Nazan Mesude'nin evini talan etti. Allah'ım evde ne çok eşya vardı öyle. Bir de küçük küçük biblolar filan. Resmen göz zevkim bozuldu. Bu kadar eşya niye alınır bir eve? Açılan her dolapta büyük bir cam kase niye durur? İzlerken sahneyi filan bıraktım direk eşyalara takıldı gözüm. Feci göz yoruyor demesi benden. Hani Nazan Hanım'ın bu kadar uğraştığına da değmedi, Kemal eve gelince CD’yi bulamadan kaçmak zorunda kaldı.

Kemal pisliği ise CD’yi vermek için Eylül'e eve gelmesini, annesinin evde olduğunu ve görüntülere birlikte bakabileceklerini söyledi. Eylül istemese de gitti. Suçluluk duygusunu iyi bilirim. Hata yapmışsa insan, telafi edebilmek için her şeyi yapabilecek hale gelir. Eylül’ün durumu da aynen buydu. Annesinin evde olduğunu düşünerek gitti ve Kemal’in saldırısına uğradı. Oradan kurtulur mu, tecavüze mi uğrar bilmiyorum. Ne desem tersi çıkıyor ağzımı açmıyorum o yüzden. Ama o Nazan Hanım kızın tecavüze uğrayacağını anlamasına rağmen bırakıp kaçarsa ya da bu olayı Kemal’den kurtulmak için videoya filan alır engel olmazsa yatacak yeri yok onu biliyorum. Umarım en azından Serkan'ın üzüleceğini filan düşünür de engel olur bir şekilde.


Umarım Kemal dokunmamıştır  :(

EySer… En başından beri ilişkilerine ısınamadığım çift. Sorun karakterlerin uyuşmaması ya da kötü oyunculuk değil. Oyunculuklar gayet iyi de, senaryo bu konuda sıkıntılı biraz. Ya aşklarını otuzluk insanlar gibi yaşıyorlar ya da çocuk gibi birbirlerine küsüyorlar. Hatta çoğu sahnede birbirlerine aşık olduklarına bile inanmıyorum. Aşklarını yaşadıklarını göremedik bir türlü. Bir tek Cemre'nin ölümüne ramak kalan partide aşık gibiydiler. Eylül gülerken bile hüzünlü baktığı için belki de sevgiliden çok kader ortağı gibi duruyorlar. Kemal büyük bir sorun farkındayım ama ne o sorun çözülüyor ne de EySer’e doğru düzgün sahne yazılıyor. Çoğu zaman yorumlarımda onlara değinmiyorum bile.

Bugün de değinmezdim ya, EySer’ciler rica etti diyelim. Sahnelerin artmasını ve Songül ve Güney'e yazılan sahneler gibi güzel sahnelerinin olmasını istiyorlar. Sesimi duyan varsa buradan selam olsun ve izleyicinin isteğini duyurmuş olalım. EySer ve SonGün sahneleri artsın lütfen :)

Son olarak bir şey merak ediyorum. Bu kızlar okula o kadar çok gitmiyor ki nasıl kalmıyorlar devamsızlıktan? Çevremden bildiğim kadarıyla lisede devamsızlık 10 güne kadar düşmüş çünkü.

Maruzatımı da bildirip kaçıyorum arkadaşlar. Geçen hafta internetin olmadığı bir yerdeydim. Bölümü yayınlamak için gerekli şartlar mevcut değildi. Bekleyen ve soran herkese tekrar tekrar teşekkür ediyorum ve özür diliyorum. Elimden geldiğince geçen haftaya da değinerek yorumu yazmaya çalıştım. Epey de uzun oldu sanırım. Umarım telafi edebilmişimdir. Herkese güzel günler dilerim kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere :)
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER