Ömer'in Tranba'ya yaptığını izlerken ben (TEMSİLİ DEĞİL)
İyi ki var dediğim bir başka şey de Çekirdek Team. Ben böyle güzel arkadaş grubu görmedim. Nihan ve Serdar’ın evlenmiş olması yeni birkaç konu dahil etmesi dışında bu arkadaşlıkta hiçbir değişiklik yapmadı ama helal olsun. İplikçi Malikanesi’ne adım attıkları anda gülmeye başladım. Aynı Defne ve onun pamuklu pijamaları gibi bir tuhaf durdular o şıkır şıkır evde ve hazır şıkır şıkır ev demişken fark ettiğim birkaç gözle görülür detayı sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim. Ortaya bir halı, cam sehpa atılmış ve harika olmuş. Evin aurası değişmiş resmen, ev gibi olmuş. Defne’nin bir zamanlar takılıp düştüğü vakit canını yakan dikenli sır topu da yine sakarlıklarına karşı önlem mahiyetinde biraz yüksekçe bir yere kaldırılmış ve bunu fark ettiğim an içim sımsıcak oldu. İki kişi olmaktan korkan Ömer’e de bak sen! Gayet de güzel idare ediyor durumu aslında o kadar da korkulacak bir şey yokmuş yani. 

Neyse durun Nihangil’den bahsediyordum. Ortamlara biraz daha aşina olan Defne ve İso’nun Serdar ve Nihan’ın hareketlerine ölüp bitmeleri de beni benden aldı. Perdeleri alkışlayarak kapatmaya çalışmalarından tutun, evde belki havuz vardır diye içine mayo giymelerine ve hatta güne giden kayınvalide gibi terliği ile birlikte gelmelerine kadar her şey o kadar doğal ve olağandı ki o an orada onlarla birlikte olmak istedim ta ki Nihan Ömer ile konuşmaya başlayana kadar. Ömer’in ışıltısından beyni fonksiyonlarını mı kaybediyor nedir çenesi bir düşüyor ki tutabilene aşk olsun! Yakın arkadaşıyla rezil olmalara doyamamış bir insan olarak Defne’yi o kadar iyi anladım ki “Üzülme be Defo, bu da geçer” diye bağrıma basasım geldi kızı. Neyse ki Ömer “her şeyi severim Defne’den ötürü” modunda da çok abes bulmuyor diye ümit ediyorum. O değil de Ömer ile Defne evlenecek olursa bu Nihan düğünde neler yapar gelinin görümcesi olarak düşünmek bile istemiyorum…


Ömer: Bozar mı sandın acılar? Sen giderken biz bagajları yüklenmiş dönüyorduk hey yavrum hey!

E-fendiiiim gelelim kalbimin Ömer’de kaldığı son golüne ve ardından getirdiklerine…

Deniz’e böyle bir şey yapacağını çizdiği ayakkabıları daha gördüğüm an anladım. Ömer’in akıllı olduğunu ve istemediği bu şeyi bir süreliğine yaşamayı seçtiğini düşünmüştüm ama Ömer daha da akıllıymış ve istemediği bu şeyi istediği şey haline getirdi. Tranba’nın Ömer’e çeki verirkenki büyüklenmesinin ve aşağılamasının yanına kar kalmayacağını adım gibi biliyordum ama bu kadar şık bir rövaşata ancak Ömer’im İplikçi’me yakışırdı. Üretemeyeceği ayakkabılar tasarlamak! Şu an zafer sarhoşuyuz iyi güzel de bunun intikamı çok acı olacak gibi geliyor bana. O nedenle çok da sevinemedim aslında, içimde bir yer buruldu kaldı. Öfkeli bir Tranba’nın yapabileceklerini düşünmek beni bir ürküttü. Onunla ilgili olarak Defne mevzusu havada kalmıştı mesela, tekrar oradan mı yürür bilemedim izleyip göreceğiz artık…

Konuklarımızdan bahsediyorken sevgili Leyla Lydia’ya bütün iyi dileklerimi yolluyorum. Yolu açık, imza attığı başrol olsun. Geçen hafta git mit demiştim kıza ama Ömer ile konuşması beni bir üzdü bir üzdü ki sormayın. Resmen Ömer’e sarılışı paramparça etti beni. İz’in canının yanabileceğini hiç düşünmezdim ama ağır basan laylaylomluğunun yanında bir parça da kırılganmış kendisi. Kötü ayrılmadığımıza sevindim ama keşke her eski sevgilinin gidişi böyle olsa. Seviyeyi düşürmeden, kimseyi incitmeden, abuk subuk oyunlar oynayıp esas çifti ayırmadan.


Esas çift…

Ellerinde çiçeklerle asansör bekleyen Defne’yi arayan ve bir güzel darlayan Neriman İplikçi’den sonra telefonunu açmayan Defne beni bir üç buçuk attırdı. Resmen deja-vu gibiydi. Ömer yine ellerinde yiyecek, içecek ve çiçekleriyle eve geliyor bir yandan şoförü Şükrü’nün ilkokul çocukları gibi bir ooooolamadığı kalıyor, bir yandan da seyirci aşırı mutlu kesin kötü bir şey olacak dedim. Eve geldi Defne diye seslendi ama geri dönüşü olmadı ya, arkaya bir de hüzünlü fon müziği koymuşlar aha dedim kesin gene terk etti bu. Ne Ömer ne de ben artık böyle bir şeyi kaldıramazdık. Hık diye kalpten giderdim bu sefer. Anın buhranından Defne’nin elindeki çiçekleri vs her şeyi unutmuşum. Kedinin fareyle oynadığı gibi oynadılar bizimle matmazel!

Ne zaman ki Defne arkadan fırtladı “Ömer!” diye tatlış tatlış seslendi anca o zaman uyandım duruma. Bir sürü günahını aldım kızın bahçede çiçek dikiyormuş garibim. Her şeyi geçtim bölümün en güzel anı Ömer’in Defne’nin sesini duyup, yüzünü görünce suratına birden oturan rahatlama ifadesiydi. Allah aşkına evlendirin şunları. Evin içinde Defne’nin varlığına, sesine, abuk subuk da olsa konuşmasına alışan bir Ömer İplikçi’nin verilen iki haftalık mühlet sonunda yalnız kaldığında kafayı yiyeceğini düşünüyorum. Etmeyin, kıymayın Ömüş’üme yazıktır. Hayır bir de bir şey değil adam hep bu terk edilme korkusuyla mı eve gelecek? Basın şu nikahı siz de rahatlayın biz ve en çok Ömüş’üm de. Haydi bakayım daha da birbirinizsiz yatmayın.

Haftaya bir nikah memuru ile birlikte sete gidilmesi şart oldu. Nikah masasında görüşmek dileğiyle. 

Sevgiyle kalın, kendinize iyi bakın...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER