Mete Aymar bizi şaşırtmayı ne zaman kesecek acaba? Hoş kesmesini isteyen kim ama insan merak ediyor işte… Fehmi Kuzuzade’nin karşısına geçip Rus bir arkadaşım dediğinde "yok artık" dedim. Abi senin değmediğin bir güç odağı kaldı mı ya? Kirli çamaşırlar lafından da hiçbir şey anlamamıştım. Bu işe Fehmi yerine Kenan Kuzuzade’nin girmesi karaktere gaye vermek açısından çok güzel oldu. Rascoln’ün bu bölüm geleceğini yorumlarda bir arkadaş duyurmuştu fakat Mete, "Rus arkadaşım" derken dahi aklıma Rascoln gelmedi. Hani Mete ile Rascoln’ün nerden arkadaş olduklarını hatırlasam belki gelirdi de şu saat oldu hala hatırlamıyorum. Neyse…
Rascoln eğlenceli bir giriş yapmaya çalıştı. Daha ilk beş saniyede atla konuştuğu belli olduğu için açıkçası güldürmedi ama sonraki sahnelerde güzel eğlendim. Ata votka içirmesi bana yakın zamanda dinlediğim esrar koklayan bir köpeğin hikayesini hatırlattı. Hayvanlara böyle şeyler yapılmamalı elbette ama yine de çok komik yaaaaa… Atın içtiği votkadan içmesi ise nasıl sınır tanımaz bir hayvansever olduğunu gösterdi ki takdir ettim. Ha ben olsam hayatta içmem o ayrı.
Muhabbeti güzelleştiren esas şey 1.6 MİLYAR DOLAR!!! Tamam elinizi korkak alıştırmayın ama şu rakamın ne anlama geldiğinin farkında mısınız yahu? Bu adama bu para bir anda gökten zınk diye inmediyse 1.6 milyar olana kadar çoktaaan bir aklama yolu bulması gerekirdi. Vallahi aklım gitti. Amerika’da olsa en zengin 400 insan listesine kesin girerdi. O kadar büyük bir meblağ yahu… Kuzuzadeler ve Mete de köşeyi döndü. Minimum yüzde 20-30 arası bir kesinti yaparlar. Mete ise en az yüzde 5 alır. Emekli olursa hiç şaşırma. Gördüğünüz gibi bir kez daha zenginin malı şahsım züğürdün çenesini olmasa da parmaklarını yordu.
Şunu birine saplamak nasip olacak mı acaba?..
Sonunda Yusuflar Fransız bir maden şirketinden bağlantı bulup John Smith’in kuyusunu kazdılar. Yusuf’un tek kişilik operasyonlara susturucu olmadan gitmesine takılırdım ama geçen sene bu mevzuuya o kadar çok takıldım ki artık kesinlikle benim bilmediğim bir şey bildiklerini düşünüyorum. Hisse devretme işi güzel de Polat ile John kağıt üstünde ortak görünecek kadar aptallar mı? Buna ikna olacağı düşünülen Karun fazla hafife alınmıyor mu? ..ve benzeri soruların cevaplarını epey hızlı alacağa benziyoruz. Bu arada hazır yeri gelmişken belirteyim. Doğuhan Güney’de de oyunculuk konusunda çaba görmeye başladım. Kıpırdamak güzeldir.
Gölge beni hep güldürürdü de bu sefer gerçekten koparttı. Jipin üstüne oturmuş sallanırken yangından çıkan sesleri başka bir sesle karıştıran bir tek ben değilimdir herhalde? Adamı resmen sallana sallana küçük ihtiyacını giderirken görüyoruz sandım. "Bu senin art niyetin" demeyin zira hayatta inanmam. Son derece muzip bir oyundu. Vadi’de uzun zamandır hiçbir şey beni bu sahne ve sonrası kadar anlık şaşırtmamıştı. Kimin aklına geldiyse, kim onay verdiyse, kim çektiyse aklına sağlık. Bu tarz mizahı memlekette çok sık göremiyoruz. Bayıldım.
Yeterince yattık panpaaaa
Cahit duracak gibi değil. Yerinden kalkmıyor dediğimiz adam resmen bölümlerin acısını çıkarttı. Jurgen’i kapması biraz ihtimalleri zorlar bir hamleydi ama sonraki plan için gerekli olduğu için kabul edilebilir buluyorum. Ha araba uçurmak falan gerçekten güzeldi. Kurtlar Vadisi Pusu prodüksiyona daha fazla önem göstermeye başlamış. Bir süredir bu konularda daha esnek davrandıklarını düşünüyordum. Yeni hamleyi sevdim. Umarım devamı gelir.
Gölge ölürken bile şovla ölecek. Nitekim rehine değiş tokuş teklifinde bile şovunu yaptı. Başlangıçta “avantaj onda, o niye buluşma yerini belirlemiyor ki?” şeklinde düşünsem de birinde bir sürü adam, diğerinde tek bir adam vardı. Üstelik o toprakların hakimi olduğunu iddia ediyor. Demezler mi adama bu nasıl hakimiyet? Gidemediğin yerde nasıl hakim olursun? Pusunun ortasına son derece rahat gitti. E, hep bize Kurtlar Vadisi Pusu olacak değil ya, biraz da onlara Kurtlar Vadisi Pusu olsun.
Cahit’i gördükten sonra Polat’ın yerinde olsam adamlarımı minimum bi 6 aylık karşı tarafta ajan olarak çalıştırırdım. Zira bu tip pusular tam onların aklı. Sonuçta çivi çiviyi söker. Jurgen ayılıp “patlayıcı” der demez Cahit’in düğmeye basması enfesti. Vallahi ateşinde içim ısındı! Gölge’ye bir şey olsun istemem. Zaten bir şekilde kurtulacaktır ama bu cevap vermeyi istemediğim anlamına gelmez. Kallavi bir cevaptı. Hani gitar çalmayı bilmiyorum ama o ateşin kıyısında oturup gitar çalarak şarkı söylemek isterdim:
Suriyeeee akşamlaaarıııı Bir başkaaa oluyoooor
Hele bir deeee O ateşteeee Gölge varsaaaa bir başkaaaaaa
Arkamdaaa Siyah Sancakkk kolkolaaa sımsııcaaaaak
Coşmamak elde miii böyle bir akşamdaaaa…
...Yalnız Erhan’dan gelen telefonla Gölge’nin arada kaynadığı ortaya çıktı ama olsun. Şimdi hedef Fehmi! Tabii Yusuf buna ne tepki verecek onu hiç bilmiyorum.
Pringles görünce ben.
Kızıl Mücevher operasyonu gibi operasyonlara her zaman varım. Öncelikle Defne Samyeli’ye açık ton rujlar çok daha fazla yakışıyor ve onu daha genç gösteriyor. Yerinde olsam tüm koyu ton rujlarımı atardım. Hedefteki adamı oltaya getirişi ve eve gidişlerinde en ufak bir kusur dahi görmedim. Gerçekten güzel işlenmişti. Sadece salon tanıdık geldi ama olur öyle… Bu bölüm benimle beraber Tilki de Asya’dan çok etkilendi. Klasik makyajını tazeleme bahanesi her zaman işe yarar ama odada kasayı bulamaması tam bir “epic fail". Adam kasayı saklamamış ki resmen ortaya koymuş.
Bu arada 1546 tarihine sizler için google’den baktım Korkunç İvan’ın tahta çıkışı ve ardından Çar ünvanını aldığı tarihmiş. Korkunç İvan da psikopatın teki zaten. Şimdi, Asya adamın kolunda olmayan mahzene doğru ilerlerken orada bitirmek hikaye için güzel olsa da bizim için güzel olmadı. Haftaya nasıl kurtulacağını cidden merak ediyorum. Zira iki karate hareketli bir çözüm olsa haftaya saklama gereği duymazlardı. Du bakalım nolcek…
Oğlum nerde kaldın yaaa? Çok acıktım ben...
Bölümün başında pek çok soru, cevabına kavuşmuştu. Bölümün sonunda da en önemli sorulardan biri cevabına kavuştu. Yusuf’un yaptığı plandan Polat’ın zerre haberi yok. Zaten bu genelde böyledir. Analar ve evlatlar bir olur babayı yerler. Yusuf güzel güzel yanına oturup meramını anlatırken konunun Aslan Akbey’e gelmesi zaten ilginçti. Bir de üstüne üstlük "Ali Candan’ım ben!" ne demek yahu? Hiç sana yakışıyor mu Polat Alemdar? Vah bize vahlar bize. Şimdi bilmem kaç bölüm hafızanın yerine gelmesini bekleyeceğiz. Açık söyleyeyim bu hafıza kaybı olayı kısa vadede eğlenceli bile olacaktır. Yaptığı o kadar işi önüne döktüklerinde ne tepki vereceğini çok merak ediyorum misal. Sevdiği herkesin, ELİF!’in öldüğünü öğrendiğinde ne tepki vereceğini çok merak ediyorum ama bu durum uzayacak diye de korkuyorum. Yine de "hoş geldin Ali Candan" diyelim...
Kurtlar Vadisi Pusu 283. Bölüm bizi hem heyecan hem de korku içinde bırakacak şekilde bitti. Hafıza kaybının tek güzel yanı, adama yoruldu falan diyorlardı ama artık kendisini çok daha genç hissedecek. Hadi hayırlısı…
Haftaya görüşürüz.