Demedim mi ben size demedim mi? Karşı tepede biri var demedim mi? Tamam, belki karakteri tutturamadım ama o müsait bölgenin boş geçilmemiş olmasına nedense şu anda anlamsızca seviniyorum. Kurtlar Vadisi Pusu 283. Bölüm daha başlangıçta kısa bir flashback ile pek sorumuzu yanıtladı. Seyirciye resmen “sus ve seyret” dedi. Sorular kafadan silinmeye başladıkça insanın içine bir huzur da dolmuyor değil hani. Teşekkürler Vadi…
Hani konuyu kötü bağladıklarında buradan veryansın ediyorum ya, bu sefer de tebrik etmem lazım. Polat’ın düştüğü yerden kurtarılmasına Asya ancak bu kadar güzel dahil edilebilirdi. Hani başta ilk fikir olarak "Asya kurtarsın" denilse, eminim herkesin en kibar cevabı “saçmalama”dan başlardı. Senaristlerin de işi bu değil mi zaten? İmkansızı, imkanlı; mantıksızı, mantıklı göstermek… Her şeyin sonunda Asya’nın “öksürüyorsun sen?” sözü Yusuf’un nazarında kendisine yaptığı onca yardımdan çok ama çok daha kıymetlidir. Bu, Yusuf’un anne şefkatiyle tanıştığı ilk an olarak kayıtlara geçsin lütfen.
Bizimkiler nihayet tutuştu. Beyin fırtınası yapalım dediler ama o da ellerine yüzlerine bulaştı. Neyse ki iş bölümünde o kadar da kötü değiller. Cahit’in Suriye’ye gitmesi önemliydi de Muhsin-Erhan ortak çalışması, mezarlığa gitmeleri falan başından sonuna kocaman bir boşa kürek çekmeydi. Böyle sahneler olur, olmalıdır da ama boşa kürek çektiğimizi sahnenin sonunda anlamalıyız, başında değil… Neyse ki Anadolu hocam bu defa iyi toparladı. Baştan söyleyeyim insiyatif muhabbetine de “gereksiz” diyen olursa çok pis tartışırız. İnsiyatif önemli arkadaşlar.
Rüyamda Fehmi'yle Gölge'yi gördüm. Hayırdır inşallah...
Hem Gölge’nin Mervan Ağa ile konuşmalarını hem de Fehmi Kuzuzade’nin her devrin adamı Hakkı ile konuşmalarını izledikçe şaştım kaldım. İkiside bir dönemin kapandığından emin ve tabuta son çiviyi de çakma telaşında. Ayrıca memleketin haline de üzüldüm doğrusu. Türkiye bir Polat Alemdar’la mı ayakta duruyordu canım da herkeste bir bayram havası var? O, devletinin kurulacağından emin; Fehmi’ciğim istediği gibi at koşturacağından emin. Valla uyuyan Polat ama rüyayı bunlar görüyor.
Asya ile Tilki ikilisini son derece ilginç bulduğumu daha önce yazmıştım. Yanılmadım. Bence nefis bir kimya yakaladılar. Diyaloglar da güzel yazılınca seyretmeye doyamadım. Zaten Karun’dan da anladığımız kadarıyla bu ikilinin bir araya gelmesini istiyor. Bunun sebebi yaşadığı dahi belli olmayan bir Polat Alemdar olamaz. Demek ki ortalık karışacak ve belki de Karun en büyük darbeyi en çok güvendiği Asya’dan alacak. Zira Kızıl Mücevher şu an sadece ve sadece Yusuf’a sadık. Geri kalan kim olursa olsun gözünü kırpmadan satar.
Gördüklerinden en memnuniyetsiz olmayan yine Yasin Komutanım LOL
"Vatan uğruna düştüğün toprak vatan toprağıdır” dedi Yasin Komutanım. Tabii tüyler diken diken… Fakat burada Vadi aklı devreye mi girdi net olarak süzemedim. Zira Suriye topraklarındayız. Diplomatik olarak belki Türk toprağı olabilir ama kasıtlarının bu olacağını sanmıyorum. Neyse ki operasyon yapma zamanları geldi de bu soruyla fazla cebelleşmeme gerek kalmadı. Baskın gerçekten etkiliydi. Karşı taraf ne kadar eğitimli olursa olsun Siyah Sancak bastımı böyle basar karşim!
Öktem’in yatacak yeri olmadığına bir defa daha kani oldum. Yok Polat Alemdar’dan sonra önünü açacakmış da, yok yüce gayeler için feda edilmeyecek insan yokmuş da… Eyvallah yüce gayeler için ölüme çok gitti bu memleketin evladı da Polat’dan yüz bulamayınca işi buraya bağlamak da biraz şeylik yani.. O şeyi burada yazamam ama siz anladınız. Zaten bizim memleket bu konularda insan harcamayı sever.
Ortalık yangın yeri sen babandan bahsediyorsun yaaa...
Bu durumu hep babamın boya yapmasına benzetirim. Gençliğinde boyacılık yapmış. Boya yapmadan önce kirlense de sorun olmayacak kıyafetlerini giyer ve boyayı öyle bir karıştırırdı ki eli kolu boya olurdu. Bununla da yetinmez o elleri hemen üstüne başına silerdi. Anlayacağınız daha tek bir duvar boyamadan bütün evi boyamış gibi kirlenmeyi başarırdı. Sorduğumuzda ise “bu iş böyle olur” derdi. Halbuki kıyafetine zerre boya damlatmadan işini gayet güzel yapan bir sürü boyacı var. Memleket yüce gayeler uğruna daha tek bir adım atmadan insan harcıyor ve sorana bu iş böyle olur diyor. Olmaz işte... Tertemiz yapanlar da var.
Her zaman gıptayla baktım ama hiçbir zaman Polat Alemdar yerinde olmak istemedim. O kadar kayıp, kendi hayatını hiç düşünmeden adanan bir ömür… Bunlar çok ağır yükler. Bu bölüm de Polat Alemdar yerinde olmak istemedim ama bu sefer sebebim başkaydı. O sülükler ne kadar gerçekti bilmiyorum ama ben hayatta en katlanamazdım. Sülük, böcek, örümcek, her türlü küçük haşerattan deli korkan biri olarak benim için bölümün en zor sahnesiydi diyebilirim. Yahu ben nolur nolmaz, birden canlanırlar diye solucanlı haribo bile yemiyorum bir de üstümde sülük gezdireceğim? Sülükler gerçekse Necati Şaşmaz’a bir kez daha helal olsun diyorum.
Yazı devam ediyor...