Geçtiğimiz bölümün etkisinden çıkamamıştım henüz.
Aslında çıkmak da istemiyordum sanırım. Bu kadar şaşırmak, “olmaz o kadar”
denilenin olduğunu izlemek beni mutlu etmişti. Bu kez Ayşegül ve Poyraz’ın
acılarını nasıl yaşadığını izleyecektik hem, belki şanslıysak birkaç kötü
adamdan da kurtulabilirdik. Yani bu hafta bizim duraklama/ durulma devrimiz
olur diye düşünmüştüm. Nereden bileyim üçüncü Poyraz devrine bu kadar hızlı
geçeceğimizi?
Bütün bir bölüm boyunca Poyraz ve kendi ile olan savaşına
şahit olduk, “Poyraz Adil’leşecek mi?” bunun cevabını aradık. Ve evet, Poyraz
iyi adam olmayı bir kenara bıraktı. İçinde sakladığı öfkesini kaybedemedi. Her
şeyi sineye çekip sabretmeyi seçmedi. Ona göre yaptığı her şey artık mübah,
kaybettikleri kalıp “o adam” olması, savaşması için yeterli.
Geçen hafta dediğim gibi Poyraz’ın büyük bir değişim içine
girmesi gerekiyor. “İyi adam” olmaya çalışan bir Poyraz, Adil Topal’ın
karşısında kaybetmek dışında hiçbir şey yapamayacaktı. İçinizden Poyraz’ın “o
adam” olmasını istememiş olabilirsiniz. Ama ben iyi olmaktan sıkılmış Poyraz’ın
yanındayım. O adamın üstüne şarjörü boşaltıp "sen benim miladımsın" demesi önemli
idi. Şöyle ki Poyraz ilk kez dan dun diye can almıyor. (Bknz. sezon başında
Sinan’ı vuran adamaların peşine düşmesi).Fakat Poyraz’ın artık gerçekten
evrilmesi gerekiyor. Yeryüzünde tatmadığı acı kalmayan Poyraz’dan nasıl
merhamet bekliyorsunuz hayretler içinde kalıyorum.
Geçen haftaki acıdan sonra
Poyraz’ın Ayşegül’ün iki lafı ile çekip gitse idi, işte o zaman benim için
biterdi. Burada asıl dikkat etmemiz gereken Poyraz’ın Ayşegül’e rağmen onun
gözü önünde şarjörü boşaltmasıdır. Bir milattır evet, çünkü Poyraz her şeyi ardında bırakmaktan
vazgeçiyor, çünkü Poyraz artık “iyi” olmaktan vazgeçiyor. Ben diyeyim dark side,
siz anlayın karanlık işler. Elimizdeki Poyrazlar birer birer tükeniyor be
Albay’ım. Üçüncüsü en tehlikeli, en yabancı olduğumuz cinsten olacak gibi
görünüyor.
Kaplumbağa görmüşler mi ya? by Sado
Şu tahta geçme olayına gelirsek, yine çok üzgünüm ancak
Poyraz’ın yolunun açılması için veliahtın
ölmesi gerekiyormuş. Yani bize kıyım gibi gelse de Adil ile savaşın büyümesi
gerekiyor. Yoksa kedi-fare gibi Adil ve Bahri’nin kaçışmalarını izleyeceğiz. Ve
şunu anladık ki son zamanlarda rüzgar Adil Topal’dan yana. Bir laf vardır bilirsiniz, "Zulmün artsın, artsın ki zeval bulasın” diye. Heh işte Adil Topal’ın zulmü
öyle bir artıyor ki zevalini nasıl bulacak yetmiş milyon tek yürek bu sorunun
cevabını bekliyoruz.
Sonra hepinizin dikkatini çektiğine inandığım kelebek var
ortada. Kendimce ufacık bir fikir buldum. Tırtıldan kelebeğe başkalışımı
hepimiz biliriz. Hani o minnacık tırtıl güzel bir kelebeğe dönüşür ve böylece
kelebeğin yaşam döngüsü tamamlanır. Hal böyle olunca ben kendi kafamda Poyraz’ı
dönüşümünü tamamlayan kelebek yaptım. Alın size üçüncü Poyraz devri! Hem
sanırım bu kez tahta çıkıyor. Sadrettin’in Bahri Baba’ya "koltuk işi bana göre"
dediği sahnede, aklıma hemen jenerikteki Poyraz geldi. Jeneriği ne zaman
izlesem her seferinde bizim Poyraz’dan farklı gelirdi. Sanırım farklı gelmesi
daha önce tanışmadığım Poyraz olmasından dolayı imiş.
Ayşegül, "küçücük küçücük" kaldı, acıların altında.. Ve bahsi geçen kelebek...
Hani bazı acılar vardır, artık siz de yanında küçülürsünüz.
İşte bu bölüm Ayşegül küçücük küçücüktü. Onu izlemek gerçekten ruhumu kararttı. Biraz daha
çok izleseydim depresyon hırkam eşliğinde ben de gidip kaktüs falan dikecektim.
Ayşegül Poyraz’ı neden durdurmak
istiyor? Nasıl oluyor da acısını bu kadar sükut içinde ve kendince yaşamayı kabulleniyor? Normal şartlar altında canımızı çok acıtanı biz de acıtmak isteriz.
Ancak bunu yapma isteğimiz içimizdeki hırstan güçten gelir. Ne olursa olsun son
bir kez daha ayaklanıp, doğruluruz.
Ayşegül'de artık ne o güç ne de intikam
isteği var. Babasından sırf bu nedenle nefret eden Ayşegül’ün tutunacak son bir
dalı Poyraz’ı vardı, ancak o da pek dayanıklı çıkmayacak gibi. Ve sanırım ben Ayşegül'ü anlamakta zorluk çekiyorum. Daha nereye kadar "Ne işimize yarayacak, unutacak mıyız sanki?" tavırlanırında olacak. İçinde büyük bir patlama yaşamasını bekliyorum. İşte bu noktada
Ayşegül’ün tavırlarını merak ediyorum. Başkalaşan Poyraz’ın ne olursa olsun
yanında olacak mı yoksa bütün bu işlerden elini ayağını çekecek mi?
Yazı devam ediyor..