Şahsen Zeyno’ya bir türlü kanım ısınmadı. Zaten daha sevene
de rastlamadım. Cemre'nin ona borçlu olduğunu düşünmesi mesela. Cemre'nin suçu
mu, anne babasıyla büyümek? Kaldı ki bu bir suç mu? Zeyno'nun yaşadıklarının bir
sorumlusu varsa o da Sinan. Ama Zeyno olanların acısını en başından beri
Cemre’den çıkarmaya çalıştı. Yetmedi, Cemre ile kızların arkadaşlığını kıskandı.
Kızların arasına nifak tohumları ekmeye kalkıştı. Eylül'e yaptıklarına tekrar
değinmeme gerek yok sanırsam. Ama gönül isterdi ki annesini özlediği için
yurttan ayrılmak istesin. Başka yurda gönderildiği için değil. Yurttan
ayrılırken bile annesine çemkirmeye devam etti hatun, akıl alır gibi değil.
Umarım diziden ayrılmıştır. Oyuncu ile bir derdim yok, bende bu kadar büyük bir
iticilik oluşturduğuna göre rol iyi canlandırılıyor. Ama karakterden gına
geldi.
Dünya safozlar yarışmasından derece vermişler bana
MesKem’e gelince (harbiden böyle diyen var mı ya Twitter’da
gördüm ama?) beni şaşırtmayarak barıştılar. Kemal’in sapıklığı olmasa aslında
eğlenceli bir çift olabilirler. Ama ne kadar şirinlik yaparsa yapsın adamın
sapık olduğunu unutamıyorum. Bu yüzden Ankara'nın Bağları eşliğindeki sahnede bile
eğlenmedim. Sadece Metin’i kolejlerde okutmayı hayal eden Kemal’e bir şey
sormak istiyorum. “Havuç suları ile büyüteceğim oğlumu, kolejlere göndereceğim”
dedi ya; arkadaş bu havuç ne ara bu kadar pahalandı. Hani biz öğrenci
bütçesiyle bile alıyoruz da? Orada bunu söyleme maksadı neydi anlamadım. Havuç
çok pahalı bir şey değil sonuçta. Meyve suyu sıkmak için satılan robotlar da
aman aman pahalı değil. Bunu yapmak için niye zengin olması gerek?
Şer ittifakı kuruldu gardınızı alın.
Son yazımda Nazan Hanım için "para vicdanı temizlemez yalnız"
demiştim. Nazan Hanım hala para ile temizlik yapmaya çalışıyor. Bak söylüyorum.
Para bir tek İkinci Dünya Savaşı yıllarında temizlik ve ısınma aracı olarak
kullanılabilmiş. Çünkü Almanya’da Mark’ın değeri çok düşmüş adamlar sobada
ısınmak için yakmışlar ve cam silmek için filan kullanmışlar. Onun dışında ben temizliğin parayla
yapıldığını hiç duymadım. Yani demem o ki bir yıllık kirayı ödemekle Emine Hanım'ın acısını hafifletmedin. Aksine katladın belki de. Oğlu olsaydı da
açıkta kalsalardı daha mutlu olurdu Emine Teyze!
Defne hala Gökhan’ı çok sevdiğini iddia ediyor. Ama bu nasıl
sevgiyse yetimhaneye düşmemek için ona vurup kaçanı bile ihbar edemiyor. "Sevgi
neydi? Sevgi emekti" muhabbetine girip kimseyi sıkmak istemem ama Defne'nin sevginin ne demek olduğu ile ilgili ciddi sıkıntıları var.
Kuzum sen Neriman Hanım'a mı özendin? Ne o saçlar topuz?
Her insanın hayatta zayıf noktaları, zaafları olur. Defne'nin zaafı da küçümsediği hayatları yaşamak zorunda kalmak… Hayatı boyunca
kıskandığı Cemre'nin yaşadıklarını yaşamaktan ömründe ilk kez bu kadar korkuyor
belki de. Düşünsenize yetimhaneye düşmemek için babasının vasiyetini yerine
getirmedi. Üstelik o zaman annesinin hapse girmesi gibi bir durum da söz konusu
değildi. Şimdi ise Gökhan’ı öldüreni bilip ortaya çıkmasını engelliyor. Bu
durumda sadece yetimhaneye düşme korkusu değil, annesi hapse girmesin istiyor
olabilir. İnsanın en yakınlarını ihbar etmesi kolay değil biliyorum. Ama bir
çocuk öldü. Bir ana evladını gencecik yaşta toprağa verdi. Üstelik Defne
Gökhan’ı Cemre’den daha çok sevdiğini iddia ediyor. Bu zaafı başına daha fazla
iş açmadan törpülemesi lazım… Düşünsenize bu zaafı kullanıp birçok şeyi
yaptırabilirsiniz Defne’ye.
Allah'ım sahneye gel...
Cemre… Hala içim yanıyor. Ama hayal de olsa Gökhan’ı gördük.
Bu hayal işi ne kadar uzar bilmiyorum. Sonuçta hayali Gökhan’lar görmek Cemre'nin delirdiğine delalet olsa bile ben çok sevdim o sahneleri. Cemre’yi
intihardan vazgeçirenin Gökhan’ın hayali olması, hastanede anlaşıp Feride Hanım'a olayı farklı bir şekilde anlatması küçük ama anlamlı sahnelerdi. Hala
bir umut Gökhan’ın ölmemesini istesem de buradan senaryo dönmez herhalde. Ama
anlamadığım Furkan Andıç’ı ne kadar daha izleyeceğiz? Diziden ayrılan adamın
hayali de olsa ne işi var arkadaş? Bir de bundan sonra Emine Teyze sadece okulda
hademe olduğu için mi dizide devam edecek? Ayrılacak mı? Umarım ayrılmaz.
Mesela Cemre yanına yerleşebilir. Bir şekilde dizide kalmalı. Kırgın
Çiçekler’de yüzümüzü güldüren "ana gibi ana" dedirten bir tek o var çünkü. Birgül
Ulusoy’un oyunculuğunu izlemek de çok zevkli.

Bu hafta eve geldiğim için karşılaştığım kilo muhabbeti
Feride ve Toprak'ın ana konusuydu. Feride aileden dolayı kilo almaya müsaitmiş.
(Ben de öyleyim valla ama Feride en azından şimdi zayıf :)) Toprak spor hocası
olduğu için kilo almak istemiyor anladım da, bir kadına damdan düşer gibi şişman
iması yapılır mı? O kadın diyete başlayıp adamın canına ot tıkamaz mı sonra?
Evlere şenlik akşam yemeğinden sonra pişman olan Toprak'ı yine Feride kurtardı.
Demek ki neymiş sevdiğin yanında olduktan sonra dürümcüde bile romantik
olunuyormuş. İnsanların dış görünüşe önem verdiğini biliyorum. Yakışıklı ama
yanında rahat olamadığım bir adamdansa yanında rahat edebildiğim, kafa yapımın
uyduğu birini tercih ederim. Ne demiş Mevlana:
“Güzelliğine
güvenme bir sivilce yeter, malına güvenme bir kıvılcım yeter.”
Haftaya görüşmek üzere…
Sevgiler, saygılar…