"Elimizde değildi baba.. Yoksa ben sana hiç yalan söylemek ister miyim?"
Duy da inanma.. Ne oldu Zeynep? "Ne kadar eğlenceli!" diye gevrek gevrek gülerken, hiç umurunda değildi kimin ne durumda olduğu. Biz burada kendimizi parçalarken, "Ay acaba yakalanır mıyız?" heyecanı içinde "ofis" fantezisi peşindeydin. Bi' kere yahu, bir kere olsun da yaptığının arkasında dur. Bi' kere olsun yüzün kızarsın..

"Ona nasıl bir baba olacaksın Fatih? Yalan söylemeyi öğreterek mi?"
Seni de unuttum sanma Fatih. Körle yatan şaşı misali, senin de şirazen kaymaya başladı iyice. Gülsüm Hanım dediklerinde her zamanki gibi baştan sona haklı. "Ayrılık oyunu" işinin en ufak bir tutar yanı yoktu. Üstüne dalga geçer gibi kadına; "Senin hastalığın yüzünden sakladık.." gibisinden konuşuyorsunuz, pes.. Fatih, daha önce tamamen Zeynep'in ipleriyle hayatına yön verdiğinde, bu durum az daha ayrılmanıza neden oluyordu. Ve sen yine aynı hatayı yapıyorsun.. Bu seferlik ucuz kurtuldunuz, ama bir sonraki "anlamsız" hareketiniz ne tür bir felakete yol açacak düşünmek dahi istemiyorum..

"İş teklifi aldım.."
Ufuktaki ilk tehlike bu iş mevzusu. Daha önce de dedim, bu durumun bence pek tutar bir yanı yok. Fatih, ailesi tarafından "iş" baskısıyla büyümüş biri değil. Sanatsal kişiliği dolayısıyla bambaşka zevkleri olan biri değil, ailesiyle arası bozuk biri değil, her şeyi geç yaptığı işi sevmeyen biri de değil. Ha keza an itibariyle bahsedilen iş de zaten "helva" üzerine.. Sözün özü, Fatih'e durup dururken "Ben kendi ayaklarımın üstünde duracağım!" motivasyonu yaratmanın da kendisine bu işi Meryem'in ayarladığını öğrendiğinde çıkması muhtemel bir krizin de alt yapısı bence zayıf.. Meryem'in "Fatih neyi halletti de şimdiye kadar, bunu halledecek?" sözleri boşa söylenmedi sonuçta. Kadının Fatih'e bakış açısı bu ve belli ki bu durum gittikçe daha da kaşınacak.. Hülasa, Fatih taksici iken bu iş olurdu, ama artık ne kadar makul, orası şüpheli..

"Olmaz diyorum olmaz.. Son sözüm bu nokta!"
Orhan, gerçekten tam bir odunsun.. Resmen şu konuda sana dair yazdığım her kelime zaman kaybı. Hayatı boyunca refah içinde yaşamış bir insanla evlendin sen, ona rağmen kız bugüne kadar "gık." demedi.  Daha Allah'tan belanı mı istiyorsun? Ne bekliyorsun, otursun Ayfer ile soğan ekmek mi yesin ömrübillah? Yadigar hala, sen ise çok iyi bir kayınvalide. Bana babaannemi hatırlattın resmen.. Bizim aile geniştir, babamlar altı kardeş olduğu için. Ve her bayramda sektirmeden babaannem'de toplanırdık. Ama ben kendimi bildim bileli bayramın ikinci günü, neden? Çünkü babaannem zamanında; çocuklarım, eşleriyle problem yaşamasın, ne olur ne olmaz diyerek bayramın ikinci gününü kendine ayırmış. Babaannem vefat edeli on beş seneden fazla oldu, ama bizim sülalede hala herkes bayramın ilk güne eşinin ailesini ziyarete gider.. 

Konuya dönelim, yahu bu Orhan ile Selin'in yaşam amacı nedir? Hayattan beklentileri, ulaşmak istedikleri bir amaçları ve buna dair motivasyonları.. Genciz, güzeliz, yer içer gezer sürekli de sevişiriz ile hayat mı geçer? Hadi bunları anlatmanın bu "hikaye" için anlamı yok. Doğrudur, olabilir. Peki bu "hikaye" içinde neye yarıyorlar? AşkYeniden'in içinde iyi kötü herkesin kendine ait bir işlevi var. En basitinden; Fadik, Zeynep'in sırdaşıyken.. Mete, Fatih'in sırdaşı, yeri geldiğinde sığındıkları liman. Gel gör ki Orhan ile Selin, kime neye hizmet ediyor belli değil..

"Bunu söyleyen sen misin Zeynep abla?"
Zeynep'e de laf bindiren bindirene bu bölüm. Nasıl kesti tek cümleyle Elifsu sesini, resmen içimin yağları eridi. Gerçi Elifsu da tam dayaklık, yalan değil.. Sıfır sorumluluk, sıfır yaşının adabını bilmek. Küçücük çocuğu kucağına alıp gitmiş bir de, milletin yüreğine indirecek..

"Kalbim pır pır, ben gidici miyim acaba?"
Fatih domuz gribi değilsindir merak etme, ama Zeynep'in içine kustuğu çorbayı içtikten sonra bir daha senden hayır gelir mi? İşte ondan emin değilim..

"Sen bana hastalık bulaştırmamışsın, ama başka bir şey yapmışsın!"
Eğer bu hamilelik "yanlış alarm" çıkmayacaksa, aslında bu durum hikayedeki başka bir önemli adıma hizmet edecektir.. Bugüne kadar Selim gerçeğini Ertan öğrenmedi, çünkü Ertan'ın bu gerçeği öğrenmesi ve aralarına girmesi, her ne olursa olsun Fatih ile Zeynep arasında keskin kırılmalara sebep olabilirdi. Ancak artık böyle bir ihtimal kalmadı, bu son hamilelik haberiyle birlikte. Bu da demek oluyor ki yakın zamanda Ertan, Selim'in babası olduğunu bir şekilde öğrenebilir. Sonuçta senaryo dediğimiz bir nevi havuz problemi, bir yerden dolarken bir yerden boşalması gerekiyor..

Bitirirken..
Filler tepişiyor, çimler eziliyor. Olan yine garibim Cevat'a oldu. Ayfer kendini paralıyor ne yapacağını bilmeden.. Peki bu durum "Oğlumuz için!" diye kafa ütüleyen Zeynep ve Fatih'in zerre kadar umurunda mı? Tabii ki değil.. Cevat kim ki? Cevat insan mı? Ne yani, hayatı boyunca hayal ettiği Şaziment ile "yalandan" nişanlandıysa. Atarlar yüzüğü, olur biter!

Valandil..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER