İnsana bahşedilen en büyük hediyelerden biri nedir? Hafıza.. Hayvanların hafızası yok mu? Elbette var, ancak bizim durumumuz farklı. Dünya üzerinde sahip olduğu bilgileri tamamen hafıza mantığından yola çıkıp kopyalayarak "kayıt" altına alan ve bu bilgileri gelecek nesillere aktarabilen tek primat; Homo sapiens sapiens, yani modern insandır. Haliyle de çağlar boyunca, sahip olduğu bilgileri üst üste ekleyerek gelişimine devam etmiştir. Peki, bu muhteşem özelliğin eksi tarafı yok mu? Elbette var.. İnsanın belki de en büyük laneti yine hafızasıdır. Çünkü insan ona acı veren olayları, pişmanlıkları, kötü anıları istese de unutamaz. İyi, ama gerçek bu mu? Unutamadığımız acılar, pişmanlıklar hiç yaşanmamış gibi silinip gitse, acaba biz bugünkü biz olur muyduk?
"Bir saat sonra elindeki tüm kayıtları hem İsviçre polisine hem.."
Normal şartlarda, tamamen izlediğimiz bölüme dair mutlu mesut yorumlarda bulunabilirim. Fakat, boşa demedik hafıza zaman zaman insana zül oluyor diye. Geçen hafta Vahit alıntıladığım şekilde direktifler veriyordu telefonda hatırlarsanız. Eee, ne oldu o kayıtlara peki? Postaya mı takıldı.. Hadi bölüm bu depremle başlamadı, aslında olmaz ya yine de mazur görelim.. Sonraki koca iki saat boyunca, bomba ha patladı ha patlayacak diye diken üstünde bekledim durdum. Sonuç? Koca bir sıfır.. Bu kadar sevdiğim bir işi eleştirmekten hiç hoşlanmadığımı daha önce de defalarca dile getirdim, ama bazen hakikaten yaşananlara inanamıyorum. Madem bütün bölüm süresince, günler geçmesine rağmen bu "kaset mevzusu" en ufak bir şekilde gündeme gelmeyecek, neden o zaman Vahit'e öyle bir cümle kurduruyorsunuz? Ne düşünmeliyim ben şimdi? Acaba Şevket o işi de mi bir şekilde halletti? Bakalım üç-dört hafta içinde bir flashback ile bu "şok" detay da ortaya çıkar mı.. Beklemem gereken bu mu?
Ertan'i bulana ya da getirene yüz bin lira veriyorum!
Bir başka anlayamadığım durum Ertan'ın sırra kadem basması. Ben bir şeyi kaçırmıyorum değil mi? Ertan ile Vahit o adaya bırakıldı, daha sonra oradan sadece Vahit alındı.. Ertan hala oradaydı normalde yani, gel gör ki Fatih ile Şevket yine aynı adaya gittiğinde Ertan'ı görmedik. Eee, nerede bu adam? Kurda kuşa yem mi oldu? Erenlere mi karıştı?
Kısacası, geçmişi yok saymak hiçbir zaman hiçbir konuda hiçbir insana fayda getirmemiştir. Ölü taklidi yapmak, sadece kendimizi kandırmaktır. Önemli olan geçmişimizle "zamanında" hesaplaşabilmektir. Ne diyordu Zeynep? "Karışmayın bana, benim hayatım, benim kararım, sonucuna razıyım!"