Tuttum bu kızı, duvarında at var.
Sadreddin Sado Babalık yolculuğunun sonuna mı
geliyor acaba yavaştan? Bu arada anestezi olmaksızın böğründen kurşun
çıkarılırken bayılmak filan bir yana hâlâ Bahri’ye Poyraz’ı ispiyonlamaya
çalışan über bir insanmış kendisi. Böyle bir şahsiyeti en son Lost’ta kendi
apendist ameliyatını kendisi yapmaya çalışan Jack Shepherd formunda görmüştüm.
Bizim dizinin de Lost Adası’nda geçtiğine dair şüphelerim var. Zira herkes ışık
hızında iyileşiyor. Sadreddin bir anda ayaklandı, Sefer’in parmak da eskisinden
yeni oldu sanırım. Neyse, Sadreddin İpek’le huzur bulsa bari ya. Bahri
kendisini tersleyip ezdikçe üzülmüyorum desem yalan olur. Adam bunca zaman
Songül’e katlanmış ya, sırf bu yüzden bi’ güldürün be şu adamın yüzünü.

Vurmayın adam delirdi.
Poyrazcığım sana ne desem bilemiyorum. Arada
Hikmet Benol’la aynı kaderi paylaşacağının sinyallerini veriyor gibi oluyorsun
ya, o evinin balkon demirleri üstüme üstüme geliyor. Her şeyinle çok sevdim ben
seni bu bölüm. Delilerle deli olmanı saymıyorum zaten. Ayşegül’e oyun oynayıp
burnunu öptürmek istemen de, dış mihrak oğlun tarafından satılman da, çorap
tekini Sinan’a itelemen ve cebinde oğlundan daha az para çıkması da. Acaba bu
babalarla ne yapacaksın? Valla işin çok zor kardeşim, Allah sabır versin.
Gerçekten de birilerine koşturmak içindünyaya
gelmiş gibisin.

Yakarlar, Roma'yı da yakarlar.
Ayşegül’ün ön ayak olduğu dünyanın en saçma
dörtlüsü kız kıza rakıya düştüler. Merak edenler için gittikleri mekânın
Haydarpaşa’daki Mythos Meyhanesi olduğu bilgisini edindim, Gar Lokantası
olarak da geçiyormuş galiba. Gazına gelinebilecek en son insan olan Songül’ün
dolduruşuyla sokağı ateşe vermek de size yakışırdı şapşikler. Sarhoş oynanırken
biraz aksama var yalnız belirtmeden geçemeyeceğim. Lakin nezarette Bahri
Baba’nın karşısındaki hallerinizi yerim. Poyraz’la kavuşamama hikâyenizi
anlatıp bayılttığın kadınla (hak etti) da koparttın ama bunlar iyi günlerinmiş
gibi duruyor Ayşegülcüğüm. Arada kalacaksın yine.
Ayşegül’ün Sinan’ın okuldaki eli maşalı hâli
de süperdi bak. Ama Sinan okula başlıyor Efe’yi görecem diye sevinmiştim, niye
böyle oldu ya? Tatar Ramazan’a bağlarken gaz vermesi gerekirde afacan afacan.
Hay Allah.

Elbise neyse de o saç o makyaj hiç olmuş mu devrem?
Bu arada Sinan halasıyla ne zaman tanışacak
acaba? Milletçe bekliyoruz. Meltem’in tek muhabbet ettiği insan Zülfikâr
resmen. Abisiyle bile telefonda konuşuyor ya da anca vukuat filan olunca
görüşüyorlar. Etkilenmesi normal yani. Zaten baba figürü eksikliği gırla. Bunlar
sevgili olunca da birbirlerine ‘başkan, ajan, hacı, muhtar, devrem’ filan diye
hitap etmeye devam mı edecekler acaba? Neyse o günler yakın gibi, göreceğiz.
Despina Hanım da naifliklerine devam ediyor.
Ekibe de çok iyi uyum sağladı sahiden. De, ya Sema çok erken uyuyor ya Despina
çok işkolik, hastanede yatıp kalkıyor. ^.^

Babalara geldik!
Yine gömecek gibi başlayıp överek devam
ettiğim bir yazıyı daha burada nihayete erdirmek istiyorum. Bizi de iyice deli
ettiniz. İşlerin iyiden iyiye karışacağı bölümler kapımızda gibi duruyor, güzel
şeyler yazmaya devam etmek dileğiyle.
Esen kalın.