''Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe...''

''Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe...''
Son zamanlarda birkaç dizi izliyorum evet, ama hiçbiri Ali-Selin aşkı/uyumu/kimyası kadar etkilemedi beni. Baştan savma işlenmedi onların hikayesi... Pürüzsüz, mükemmel de değillerdi üstelik. Çoğu klişeleri de içermiyorlardı. Kusurlarıyla tamamlanıyorlardı. Her zaman izlemeye alışık olduğumuz esas kızımızın ilk sevgililik durumu yoktu mesela ortada... İlişkilerde tecrübeli bir esas kızın aşkla tanışması vardı bu ilişkide. Esas oğlanımız aşkını kendinden bile saklamak için kızımıza çektirdi ama hiçbir zaman onu savunmasız,yalnız bırakamadı. Kesin çizgileri olmayan bir aşkın griliğini izliyoruz biz aslında. Çünkü AlSel hiçbir zaman ne tam anlamıyla beyaz ne de siyah olabildi. Belki de o yüzden bu kadar gerçek geldiler bize. Hayat gibiydi onların ilişkisi.

Bazen birileri merhem gibi gelir hani... Acıtan yarayı kapatır. Kırılan her şeyi iyileştirir. Bazen birileri o kadar iyi gelir ki... Her gece uyurken yere düşürdüğünüz yorganı, her gece yerden alıp üstünüze örter gibi iyi gelir. Bazen o birileri en çayır çimen deniz olan yerde alamadığınız nefesi küçücük metrekarede almanızı sağlayacak kadar iyi gelir. O kadar iyi gelir ki bazen o birileri, o kadar iyi gitmelerinden korkarız. AlSel için de bu durum böyle bence...
Onlar yaralı... Bazen yaraları o kadar kanıyor ki acılarından ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını, nasıl haykıracaklarını bilemiyorlar. Kimselerin duyup görmesini istemedikleri zaman alıyorlar maskelerini, öyle hayata karışıyorlar. Ta ki yaraları birbirlerininkine değene kadar...

Selin... Ali'nin içinde kimselerin göremediğini Ali ile yüzleştirdi. Onun içinde kimselerin tahmin edemediği bir kalbi Ali ile tanıştırdı. Bunu hiç zorlanmadan yapmıştı üstelik. Ali'yi afallatmıştı. Nasıl oluyordu da kendisinin derinlere gömdüğü diğer Ali'yi bu kız bulup çıkarmıştı? Ali... Uçarı, kendinden başkasını düşünmeyen görünen bu kızın içini uğraşa uğraşa, zorlaya zorlaya önüne sermişti. Selin'in kimselere anlatamadığı kırgınlıklarına,kızgınlıklarına, kendisiyle olan derdine ne ara derman olmaya başlamıştı?

İşte bir AlSel aşkı böyle böyle filizleniyordu. Bu hırçın aşıklar bizi etraflarına dizmeye başarmışlardı nihayetinde. Aralarına giren insanlar, aile bağlarındaki problemler... Hayat onlara kolay engeller sunmuyordu. Kazıya kazıya geçmeleri gereken birçok problem bekliyordu onları.

Ama güzel seviyorlardı be... Birbirlerinin sadece aşkı olmuyorlardı. Bazen birbirlerinin anne-babası, en yakın dostu oluyorlardı. Aralarında 'Seni seviyorum.', 'Sana aşığım' , ' Aşkım, canım, çiçeğim' muhabbetinden çok çok daha derin bir şeyler vardı. 

Ali mesela... Selin'e zarar gelmesi ihtimali her şeyden çok korkutuyor. Selin'in babasıyla yüz yüze gelme sahnesi vardı... Ortada hiçbir şey yokken peşinden gidip sabırla beklerken Selin'in sesiyle dünyayı yakacak bir karakter o...  
Dertleşiyorlar... Şu sıralar dizi çiftlerinde pek bulunamayan bir özellik bu. Rüzgara fısıldayıp birbirlerine gömüyorlar acılarını...

Selin'den ne güzel bir itiraf sahnesi gelmişti öyle... Ve aşık olduğu kızın, aşkı olduğunu öğrenen Ali ne güzel işlemişti içimize... Birlikte olmanın yolunu ne büyük hevesle aramışlardı. Ne büyük kavuşamadan ayrılmışlardı ayrıca... Ama her şeye rağmen birbirlerinin olduğunu biliyorlardı! 

Ali merhametli bir adam... Kardeşi gibi gördüğü Emre üzülmesin diye her şeyi kenara koyabilecek bir vicdan azabı çekerken Emre'nin olaya Selin'i dahil etmesiyle deliye dönüp ona karşı bütün vicdan azabının son kullanma tarihini doldurmuştu. Ali'nin zaafı Selin'di. Konu Selin ise dediğim gibi, bütün dünyayı ateşe verecek bir kalbe sahipti. Ve Ali'nin en özelinin, en büyük yaralarının tek ortağı olan bir Selin vardı artık. Sevdiği adamın yaralarına sahip çıkmaya hazır, yaralarını sarmaya hazır bir Selin vardı... Ali'ye, küçük bir kız çocuğu gibi sorular sorup, aldığı cevaplarla dünyada korunaklı bir yerde olduğunu bilmek güven veriyordu. 

Birbirlerinin boğazlarında yumru oldular. Tam olmadık yerlerde oturdular içlerine. Birbirlerinin iç sesi oldular, haykıramadıkları oldular. Aynaya baktıklarında gördükleri ,en büyük karın ağrısı, en güzel yara bandı oldular birbirlerinin...

Yani, izlemekten baya baya keyif aldığımız bir çift oldular. Ne yapacaklar, nasıl davranacaklar diye merak ettiğimiz bir çift... Kimyaları Satürn'den hissedilecek bir çift... Umarım hikayeleri daha daha güzelleşerek karşımıza çıkar, birbirlerinin ömürlük kalbi olurlar. Bizi inandırdıkları bu güzel hikaye için teşekkür ederiz.
 
Not: En başta belirttiğim esas kız/esas oğlan lafı ilişkilerindeki mertebe içindi. Yoksa amacım diğer çifti hafife almak değildi. Sevgiler efenim.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER