Bu hafta Güneşin Kızları'na Nazlı ile başladık. Voltajı azaltılmış, masumlukla harmanlanmış ses tonu ile Rana Hanım'ın yanına geldi.''Savaş'ı harcayacaklar Rana Teyze'' misillemesi yaptı. Cümlelerine çokça şey katsa da Rana Hanım'ın içindeki yangınların lavları dışarı ne yazık ki çıkmadı.Ta ki Haluk gelene kadar.. Nazlı'ya birkaç teselli cümlesi sıralasa da Nazlı'da mevcut olan suçluluk duygusu, dağları denizleri aşacak boyutta olduğu için, pek de etki etmedi. Haluk'ta mevcut olan özgüven artık iyiden iyiye sinirlerimi bozmaya başlıyor, bunu da buraya not alalım. Planlarımız Haluk'a niyetti, Savaş'a kısmet oldu.
Beni en çok etkileyenlerden biri, Rana Hanım'ın güçlü tavrı. Tabii, bir yere kadar. Yalnız kalınca duygularını yaşamasına artı puan katıyorum, arkaya da Yalnızlık Senfonisi'ni giriyorum. Eş zamanlı izlediğimiz, Savaş'ın ''Ben oraya gitmem!'' çırpınışları da bu haftanın enleri arasında.
''Hadi gelin üstüme, korkmuyorum!''
Şimdi bir de kardeş dayanışmasına bakalım. Nazlı, Selin'den yardım istiyor. Selin'in ilk tutumunu doğru bulsam da sonrasında kardeşinin duygularını, Ali'ye açması birazcık ters bir hareket oldu. Çok şükür, o sahneyi mavi gömlek kurtardı.