The Strain
Malumunuz vampir işleri hala ve hala popüler. Birileri
oturmuş “madem vampir işleri revaçta neden biz de bir tane yapmıyoruz?” demiş
ve işe koyulmuş. Fakat talihsizlik oymuş ki bu arkadaşlar arada sırada
çevrenizde de ortaya çıkan türlü iğrençlikleri yapmaktan zevk alan şahıslarmış.
Yemek yerken ağzını açıp lokmasını gösteren, elini burnuna sokup komik olduğunu
zanneden kesimin yılmaz birer temsilcileriymişler. E onların elinden de
olabilecek en iğrenç vampir dizisi çıkmış. Başta çok sevilmiş ama giderek
irtifa kaybetmiş ve hatta saçmalamış. Çünkü arkadaşların meşrebi öyleymiş.
(Yazar, dizinin roman uyarlaması olduğunu biliyor)
Peki The Strain'i neden ilk iğrençleştiği noktada bırakmadık? Sizi bilmem
ama felaket mekanları bana hep çok çekici gelir. İnanılmaz bir korku atmosferi
vardır. Şimdi bu atmosferin bir de New York sokaklarında hem de kış şartlarında
oluştuğunu hayal edin. Bir felaket yaşanıyor ama kimse hala olayın boyutunu tam
olarak kavrayabilmiş değil. Hayat bir şekilde devam etmeye çalışıyor. Hani
vampirlerin bana dalmayacağını bilsem karış karış gezmek isterim o sokakları ama bende
vampirfobia var. Bu felaketten habersiz yaşanan felaket atmosferleri o kadar
tuttu ki Fear The Walking Dead’i yapmaya da böyle karar verdiler.