Zero Hour
Büyük bir merakla beklediğim ender dizilerdendi. İşin içinde
Naziler, dna, klonlama, artık kullanılmayan eski bir cin dili dahil bir sürü
ezoterik şey vardı. Dolayısıyla çok fazla gizem ve çok fazla keşif vaat ediyordu. Her şeyi vaat eden hiçbir vaadini gerçekleştiremez derler. Zero Hour da bu
makus kaderi yaşadı. Her şey öylesine birbirine girdi ki ortaya garip bir şey
çıktı ve seyirci daha en baştan işi sevmedi.
Peki mekanlar öyle mi? Amerika’da
takılırken birden kendimizi kutuplarda, oradan çıkıp Bavyera Dağları'nda
bulabiliyorduk. Yiğidi öldürelim ama hakkını yemeyelim. Zero Hour seyirciyi
mekan olarak hem tatmin etti hem de güzel gezdirdi. Sırf kısa bir tur atmak
için dahi izlenir.