Öfkeli bir bölüm izledik bu akşam. Kırgınlıklar, kızgınlıklar,sinir krizleri, kıskanmalar.
Güneşin Kızları yine karışık kaset gibi. Bu bölüm dikkatimi çeken en büyük etken
şuydu ki; eğer bir kadının gururu kırılırsa tüm dünyası başına
yıkılıyor. Üç farklı evlat bir adam ve o adamın çevresi. Güneş, yine iyi
sabrediyor. Bir kadına paragöz muamelesi yapmak en çok onuruna zarar
verir. Güneş'in halinden en iyi kızları anlar.
Bölümün diğer dikkat çekici noktasına değinelim şimdi de. Bir babanın
çaresizliği, bir çocuğun kararan hayatı. Baba, evladın güneşidir
derler. Haluk'sa oğlunun hayatının karar bulutları. Öfke kontrolünü
kaybeden babasının sonrasında umudu başkasında arayan bir evlat var
ortada. Anneden babadan görülmeyen sevgiyi, başkalarının mutluluğundan
kazıyarak elde etmeye çalışıyor Ali. Bu karakterin sevdiğim tek bir
özelliği şudur ki, kendi fırtınalarını sakinliği ile bastırabiliyor. Ve
emin olmadığı duyguları onu engel olamadığı çıkmazlara sürüklüyor.