Tanımak istiyorum bu ince ruhlu arkadaşı.
Araştırıyorum usulca.. Amasra'nın hırçın dalgalarına da yoldaşlık etmiş benden
önce, eline alıp çalarak sokak sokak dolaştığı blok flütüne de.. Eliyle yemek yemekten
gocunmayan, ''Ooo Barış Bey, gözlükler yakıyor'' diyen muhabire ''Yok yahu
işportadan aldım 50 liraya'' diyen lekesiz bir ruh duruyor karşımda.
İmreniyorum onun gösterişi umursamayan gülüşüne..
Sevenleri onun güzel sesini unutmamakta kararlı
Barış Akarsu asla kalıcı sonuçlar doğuramayacağını
sandığım Akademi Türkiye'yi birincilikle tamamladı. Böylesi yarışmaların sabun
köpüğü gibi yükselip aniden söndüğünü biliyorduk. Yetenekten çok ilgiyle
beslenen geçici yüzler bırakırlardı bizlere. Barış Akarsu bu geçiciliğin orta
yerinde tertemiz bir çiçek gibi boy verdi aniden. Potansiyeli bize gösterdi ki
bugün yaşıyor olsa biz onu daha çok güzel yerlerde görecektik. İlk albümü Islak
Islak'la Barış Manço ve Cem Karaca gibi kıymetli isimlerin tınısını anımsattı. Neye
dokunduysa sevdirdi. Mavinin sonsuzluğuna olan ilgimden midir bilmem, Mavi
isimli parçası gönlümde ayrı bir yere dokundu. Yalancı Yarim dizisinde
izleyince onu, bir yerlerde birileri gözlerimize o denli içten bakabilirmiş
gibi geldi. Sonrasında milyonlarca seveni tarafından Alfonso Tarık olarak
anılmaya başlandı.
Kaybından önce yayınlanan son bölüm talihsiz bir veda sahnesi gibiydi..
Özgür ruhlu kadınlardan hoşlanırmış, kasıntı
insanları sevmezmiş. Memleketinde bahçeli evlerinde yaşayan ailesini özlermiş.
Onlara veda edememiş olma ihtimali içimi kemirirdi. Kaybından sonra onu
anlatanlardan biri, ilkokulda kolu kırıldığı halde ders bölünmesin diye
öğretmenine söyleyemeyip acıya katlanan bir çocuk olduğundan bahsetmişti. Bu
anıyı hiç unutmadım. Gülünce kısılan gözlerini unutmadık. Barış Akarsu'nun
kederden kilometrelerce uzak sıcaklığını hiç unutmadık.
İyiler daima hatırlanacak..
Bunaltıcı bir yaz günü televizyon izlerken kayan bir
altyazıya takıldı gözüm. Barış Akarsu kaza geçirdi! Barış Akarsu kaza geçirdi?
Barış Akarsu kaza geçirdi.. Magazinciliğin şanındandır, dizi haberini gerçek
diye servis etmişlerdir diye düşündüm. İnkar süreci en dinamik olduğumuz
zamanlardır. Kapatırız şalterimizi, renkler grileşir, kulağımız duymaz olur, ne
güzel.. Bazen dünyayı olduğu gibi görmemek ne güzel. Fakat gel gör ki zaman
kimileri için bir gün durur. Bizse sürünerek yaralı halde devam ederiz
tutunmaya.. O gün öyleydi işte. Direndi günlerce, hayatın bileğine yapışıp ''Bugün
değil'' dercesine..
''Sevgi her şeyin anahtarıdır ve paylaştıkça çoğalır. Kalbinizden sevgiyi eksik etmeyin.''
Radyo programlarını çok severdim eskiden.
Televizyonun veremediği hayal dünyasını yaratırdı sanki benim için o minicik
kutu. Yine o kutu verdi bana kayıp haberini. Radyolardan nefret etmiyorum ama..
Artık üstünde biriken toz sesinin önüne geçti o minik kutunun.
Kaybından sonra memleketi Amasra'daki her dükkana
fotoğrafları asıldı, meydanda motorsikleti vardı. Yaşasaydı potansiyeliyle dünyayı
zenginleştirecekti. Aşkların sızısına merhem olacak, tecrübesiz duygulara yön
gösterecekti. Beyazperdede bir kahramanı canlandırmak istediğini söylemişti.
Güçsüzleri, sevdiklerini, çocukları ve hayvanları daima korudu. Barış Akarsu
ölümünden yıllar sonra bile insanlar tarafından pırıl pırıl gülüşüyle ve aşka
inandıran güzel sesiyle hatırlanıyor. Yaşamanın en taze şekli bu olsa gerek..
Özlemle ve sevgiyle anıyoruz...
Tek şeye inanırım şu hayatta. Gülerken gözleri
kısılan insanlar güzeldir.. Gülüşü aniden değil de yavaş yavaş azalan insanlar
iyidir. Barış Akarsu iyi bir insandı. Bu tek cümle onu daha uzun yıllar
yaşatmaya yetecek.''Düşmeden bulutlara koşmam gerek'' diyen bir adamdı.
Bulutlara kavuşalı sekiz koca sene oldu. Hissimi sorarsanız, onun gibi birine
kolay rastlamayacağız. Fikrimi sorarsanız, hayatı hep onun gibi sevginin sardığı yerlerden yakalayınız. Söylenmemiş şarkılar eskimiyor. Daha anlatılacak çok masal vardı...