Hikaye
başladı son sürat hızla. Sonra türlü türlü yol ayrımları çıktı gidişlerde.
Seçimler, seçenekler, çeşitler, falanlar, filanlar... Derken arada yola fırladı
farklı farklı türler. Arada gaza fazla basıldı bazen de frene asıldılar. İşte
burada en çok da yara alan Ramazan Kaya oldu. Kalbinden, beyninden, bedeninden...
Ve yılmadan gülümsemesiyle tutundu hayata...
Hani bi'
bölümde küçük Ramazan'ı gördük ya işte o asıl Ramazan idi. Sonra hüzünlerinin
yerini kahkaha aldı, ağlamayı içini atarak ilerlemeyi tercih etti. Biraz
vurdumduymazlığı biraz aceleciliği, fazlaca da içindeki çocuksuluk hep bundan.
Hayatı oyun parkına benzetip salıncaktan atlıkarıncaya, çarpışan otomobilden
dönme dolaba kadar hepsini denemeyi istedi. Çünkü sadece böyle hayatını idare
edebilirdi.
Minik Kaya
büyüdü ve koca kalbi kendinden daha büyük bir aşka tutuldu. İlk defa her yerini
bildiği sokaklar bilmediği denizlere benzedi. Adeta ucu bucağı görünmeyen
okyanus oldu. Çırpındı, çabaladı, bekledi, sabretti, hata yaptı, kafasını
duvarlara vurdu. Olmadı, yetemedi, kırıldı kalbi, parçalandı bedeni...
Buralarda Ramazan hep renksiz...
Asuman
alfabede bilmediği yeni bir harf, yaşadığı şehirde görmediği alan, duymadığı
melodi idi. Notalarını ezbere bilip çalamadığı parça, sözlerini yalayıp yuttuğu
ama heyecandan bi' anda aklından uçup giden beste misaliydi aşk. Eros okunu
fazlaca atmıştı bi' kere, diğer her şey siyah Asuman beyazdı.
Gel zaman
git zaman çok sular aktı bozkırın ortasında. Kaya gibi adam yosun tutmaya yüz tuttu.
Her şey ters mi gider denilen anda terse döndü düşledikleri. Ama tam da orası
dokundu kalbe...
Hikayenin en masumu kim???
* Asya'nın kötü gülüşlü abileri de eve mi yerleşecek, pıffssss
İşte son
bölümde de tuz biber ekildi buralara. Madem ceza verildi Asuman ile beraber
Ramazan'a. Neden Asya'ya haber vermedi. Sonuçta Asya, Ramazan'ın onunla neden
nişanlandığını biliyor, anlayışla karşılardı. Gerçekleri açıklamak zor olmasa
gerek. Heee geçelim diğer kısma: Top oynayan çocuklar Asuman ve Ramazan'ı
yakıştırsa bile Ramazan'ın 'nişanlı' olduğunu söylemesi gerekliydi. Böylece
kalp kırmak da olmazdı, Asya tarafından bakılınca yalan söyleyen taraf da.
Eyyyy senarist neden Ramazan'a bunu yapıyorsunuz???
Çünkü
Ramazan Kaya tam da Veysel'in aracına hoppp diye atlayan çocuk.
Çünkü
Ramazan Kaya tam da Taner'den gelen mesaja sevinip hesabına yatan paraya sevinen
kuzen.
Çünkü
Ramazan Kaya tam da kendini bildiği gibi biraz haylaz biraz tembel.
Çünkü
Ramazan Kaya tam da soyadı gibi kaya gibi adam.
Ve iyi ki
Ramazan Kaya'ya Cihat Süvarioğlu can vermiş. Başkasını yakıştıramazdım sanırım
buraya.^^ Bozkır ortasında yüzünde güller açan Ramazan'ın Gönül Dağı yolculuğunun
takibindeyim...
Sevgiler...