Joker: Kanında yüzen hançerler!

Joker: Kanında yüzen hançerler!
Joker'i seyretmeye gittiğim gün oldukça sıradan başlamıştı.

Ta ki kafama çivi gibi çakılan ağrıyla hastaneye kaldırılana kadar...

Tomografi çekilirken zihnimde Joker'in merdivenlerdeki ikonik dansı dönüyordu. Doktor önce yüzüme, sonra önündeki ekrana baktı. Bir şeyi konduramama bakışıydı bu. İçimde "Buralar karışacak vaziyet alın" cümlesi yankılandı. Fakat iç sesimin muzipliği "Beyin kanamasından şüpheleniyoruz" cümlesiyle bıçak gibi kesildi.

Sonrası gözlem altında geçen huzursuz saatler... Evdeki çiçeğime su vermediğimi hatırladım. Kapıdan çıkarken düşünmemiştim. Ama gün tek bi' cümleyle kötü bitebilirdi. Neyse ki şüphe yanılgı olarak kaldı. Kanama saptanmadı. Bugün çiçeğim hâlâ yaşıyor. Ve size Joker'i anlatma hevesim de!

Geçmişe dair enstrümanları çıkarın aklınızdan. Kökleşmiş bir psikodramın dehlizlerine çekiliyoruz. Joaquin Phoenix, Joker'i yeniden inşa etmeyi seçmiş. Bu durumdan son derece memnun. Filmi kendi evreniyle ele almak zorundayız. Uçan adamlar ya da dudak ısırtan efektler beklemeyin. Arthur'un Joker'e evrilişi yakıcı ve kasvetli... Aynı zamanda masaya inen sert bir yumruk gibi.



Görüntü yönetmeni detayları nakış gibi işlemiş. Sanat yönetimi gerçekten etkileyici. Gotham'ın kaotik atmosferine kapılıyoruz. 80'ler klasiklerinin kalbinde gibiyiz. 80'lerde New York'ta yaşanan devasa çöp sorunu ve akabinde gelişen isyanlar filme adapte edilmiş. Klişelerle tökezlesek de toparlıyoruz.

Joker'in nöropsikiyatrik bir sorunu var... Tüm duygularını gülerek yansıtmak zorunda kalıyor. Bu durum 'psödobulbar etki' olarak tanımlanıyor. Yani duygu kontrolsüzlüğü ya da patolojik gülme rahatsızlığı... Kişinin deneyimlediği duygu ile açığa çıkardığı ifadenin uyumsuzluğu diyebiliriz.

Arthur hiç büyümemiş bir çocuk... Çocuklara karşı zaafı olduğunu da görüyoruz.

Uzun yıllar unutulmayacak bir oyunculukla karşı karşıyayız. Phoenix nefes kesen performansıyla filmi sırtlamış. Onunla soluk alıp, onunla tükeniyoruz. O ağlarcasına gülerken, gıcır gıcır bir hançerin göğüs kafesimizi deldiğini hissediyoruz.

Fakat film neden-sonuç ilişkisinde tam anlamıyla bir sistem eleştirisi değil. Toplumda sosyal patlama için bir kıvılcım beklenirken her şey çok yüzeysel gelişiyor. Zengin karşıtlığının içi hak ettiği ölçüde doldurulmamış. Yine de doygunluk yaratan klasik anlayıştan sıyrılmak için Joker güzel bir başlangıç...



Joker için çıldırabilirdik. Bir şizofren değil de Joker olsaydı... Joker'in vaadi ile sunumu arasında uçurumlar olmasaydı... Maalesef ideal kurguda anarşizm sembolü olabilecek bir karakter değil. Joker bir halk kahramanı değil. Yaptıkları makul ya da geçerli değil. Ansızın doğan kaosa sembol olarak seçiliyor.

Fakat merdivenlerdeki dansı... Bir oyuncunun beden dili ve yaratıcılığı her şeyi değiştirebilir mi? Değiştiriyor.  Phoenix bu sahne için Ray Bolger'ın The Old Soft Shoe videosundan da esinlenmiş. Bolger'ın hareketleri ona özgür ve küstahça gelmiş. Garry Glitter'dan Rock & Roll Part 2 çalmaya başlayınca da... Tek kelimeyle muhteşem!

Joker filmi tarihe geçti. Film, tüm zamanların gişe hasılatı en yüksek 18+ filmi oldu. Ayrıca Türkiye'de en çok izlenen DC Comics filmi ünvanına kavuştu. Akademi uzun uzun düşünmemeli.

En iyi erkek oyuncu ödülü için sahneye çağırdığınızda, onu Joker olarak takdim eder misiniz?

Kanının yerde kaldığı görülmemiştir, önce biraz akışını seyreder sadece.

Güzel günler.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER