2019'da Ekrana Gelen 15 Yeni İngiliz Dizisi

1) His Dark Materials: Başarılı bir uyarlama. Görsel efektlere ne derece emek ve para harcandığı bariz belli oluyor. Hikayeden ziyade oyunculuklar bende daha ön plana çıktı. Dafne Keen yetenekli bir genç. Ruth Wilson'a zaten bayılırım, dizinin en iyi tarafı. James McAvoy'u daha fazla görseydik keşke.

2) World on Fire: Savaşın atmosferini ve dramasını iyi veriyor. BBC'nin elinden çıkanlar genelde izlenesi oluyor zaten. Farklı cephelerin anlatılması hikaye zenginliği sağlamış. Kadrosu da yeterince iyi zaten.

3) The Capture: Dizinin hikayesinin gelişimi insanı pes dedirtecek seviyede, hakkını vereyim. Kötü anlamda demiyorm ama nereden nereye olmadan edemedim. Başarılı olduğunu inkar edemem, ama sonunun biraz tartışmalı olduğunu da söyleyebilirim. Oyunculukları yerli yerinde.

4) Criminal: United Kingdom: Sorgu odaklı ve tek mekan ağırlıklı ilerlemeleri benim sevdiğim tarzdı. Ama kimi izleyiciler için sadece diyaloglara dayanan bir saate yakın bölümler sıkıcı gelebilir tabii. Diğer Criminal dizilerini henüz izlemedim, karşılaştırma yapamam. David Tennant ve Hayley Atwell'in varlığı burada bonus.

5) Sex Education: Bu senenin güzel sürprizlerinden, zaten Netflix'in en çok izlenenlerinden. Asa Butterfield'in başını çektiği genç kadro diziyi taşıyor, güldürme odaklı ilerlemeseler bile eğlendiriyorlar. Umarım gelecek sezon da aynı ayarda olur.

6) Good Omens: İzlemesi zorlamadı, hatta rahattı. Başarılı bir dizi de denebilir. Ama böyle bir kadroyla 'biraz daha' fazlasını bekliyordum sanırım, hikayesi zaman zaman beni dağıtmadı değil hani.

7) Years And Years: Hikayesini gelişimi pes dedirtecek seviyede olan bir diğer dizi de bu oldu benim için. Gelecekle ilgili sürpriz yumurta misali koydukları eklemeler diziye renk katmış. Olan bitenlerin yarısına yok artık da diyemiyorsun üstelik. Finali de düzgündü. Russel T.. Davies'in işlerinde pek hayal kırıklığına uğramıyorum zaten. Emma Thompson'a ve Russell Tovey'e de sevgiler.

8) Gold Digger: Bu yazının devam ettiğim tek dizisi aslında, az kaldı. Başrolleri için başladığım bir gerçek ama beklediğimi veriyor. Her bölüm belli bir karakterin daha ağırlığı oluyor. Gizemi sezona yaymakta da fena değiller.

9) Dublin Murders: Sarah Phelps'in Agatha Christie uyarlamalarından kimisini başarılı bazısını da eh işte bulan birisi olarak bunu ikisinin ortası buldum. Rob'un davası Cassie'ninkine göre daha ilgi çekiciydi. Ama dizi genel olarak yavaş akıyor. 8 değil de 6 bölüme de toplanırmış havası var.

10) A Confession: Martin Freeman'a aman aman bayılmam ama gerekeni vermiş rolünde. Gerçek hayattan uyarlama olduğunu bilmek insanın "sinirini" bozabiliyor açıkçası. Onun dışında bir sorunu yok.

11) The Bay: Klasik polisiye dramalardan aslında. The Capture'a veya A Confession'a tercih etmesem de izlemesi güzeldi, sezonu da düzgün bir şekilde tamamladı. Morven Christie başta olmak üzere kadrosu ve senaryosu yeterli.

12) Sanditon: Vanity Fair’le karşılaştırmadan edemedim. Bu, oyunculuk ve senaryo olarak daha iyi. Diziye devam ettikçe alışıp sevdim ben. Kötü de değil zaten ama tabii tüm bu listeyi düşündüğümde ilk 10'a koymayabilirim. Finali biraz tartışmalı. Bazı fanların belirttiği üzere Jane Austen olsa böyle bitirmezdi muhtemelen ama Davies'in böyle bitirmesinden dolayı 'ben' memnunum. Theo James bonus.

13) Catherine the Great: Kraliyet konulu dizileri ve/veya Helen Mirren'ı seiyorsanız bir bakın diyebilirim. Açıkçası beni pek açmadı. Çünkü daha fazlasını bekliyordum/istiyordum. The Queen filmini bir daha izleseymişim de olurmuş hani.

14) MotherFatherSon: Benim için diziyi taşıyan Helen McCrory ve Billy Howle oldu. Pek de güzel oldu hatta. Richard Gere'in karakterini pek (aslında hiç) sevemediğimden kendisine bir diyeceğim yok. İlk bölümde iddialı bir girip yapsa da o seviyede kalmadı ama düzgün bir dizi.

15) Traitors: Casusluk draması olarak fena bir dizi değil, gelişimi de aslında takdir edilesi. Ama tercih yapmam gerekirse World on Fire'dan yürürüm gibi. Traitors, sezon ilerledikçe vitesi artırıp hikayesini öyle toplayıp kapatıyor. Bence The Little Drummer Girl'den biraz daha başarılı. Luke Treadaway'e ve Keeley Hawes'e sevgiler. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER