Amerikalılardan ve İngilizlerden çıkma her yıl bir sürü yabancı dizi karşımıza öyle ya da böyle geliyor ama çeşitli nedenlerden gözden kaçtığı ya da geri plana düştüğü oluyor. HBO'da ekrana gelen Succession da benim için bunlardan birisiydi. Gerek kadrosu gerekse kanalı sayesinde sağda solda denk gelsem de başlarda ilgimi pek çekmediğinden biraz da zaman sorunundan dolayı önemsememiştim. İşte böyle durumlarda prestijli ödüllerden gelen adaylıklar ve kabul görmüş eleştirmenlerin görüşleri epey faydalı olabiliyor.
Geçtiğimiz yılın Emmy ve Altın Küre ödülleri/adaylıkları sonrası
Barry ve
The Kominsky Method'u gündeme almıştım. Gayet de iyi oldu. Michael Ausiello'nun ittirmesiyle devreye
Schitt's Creek girdi ki kendisi bu senenin Emmy
adaylıklarında kendisini göstermeyi başaran dizilerden birisi oldu. Succession ise BAFTA'da En İyi Uluslararası Dizi ödülünü almasının yanı sıra hem başrollerden Kieran Culkin'e Altın Küre adaylığı getirdi, hem de kendisi, senaryosu ve yönetmenliği için Emmy'den adaylık kazanmasını bildi. Tüm bunların üst üste binmesiyle kendisini bir deneyeyim dedim ve başladım izlemeye. Sonrası zaten bu yazıya çıktı.
HBO'da ikinci sezonu ekrana gelmeye devam eden dizi şimdiden
üçüncü sezonunu da garantiledi. Türkiye'de bölümler bein Series Drama'da ve Bein Connect'te
yayınlanıyor.
Konusu:
Succession'ın merkezinde medya imparatorluğuna sahip Roy ailesi yer alıyor. Hatta zaman zaman Murdoch ailesinden esinlenildiği konuşulsa da kesin dille söylenebilecek bir durum değil. Akla gelebilecek diğer ünlü medya ailelerine de atıf yapılabilecek potansiyeli var. HBO'nun kendi stilini konuşturduğu bir dizi olmasını saymazsak koy bizim ülkeye, burada da çalışır muhtemelen.
Merkez konum tabii ki A.B.D.'deki medya sektörünün merkezi New York. Basit haliyle bu ailenin sahip oldukları imparatorluğu kontrol ederken yaşadıklarına tanıklık ediyoruz. Kara mizah ağırlıklı olduğunu söyleyebiliriz. Çekişmeler ve güç savaşları, aile sadakati, günümüzde medya ve finans sektörünün işleyişi ve daha fazlası. Dizinin başrolünde usta oyuncu Brian Cox yer alıyor. Kadroda Sarah Snook, Jeremy Strong, Kieran Culkin, Matthew Macfadyen, Nicholas Braun, Hiam Abbas ve Alan Ruck gibi isimler de bulunuyor.
Succession başarılı bulduğum ve izlemeye devam ettikçe sevdiğim dizilerinden birisi oldu. Yavaş ama derinden ilerliyor denebilir. Temposu gün geçtikçe artıyor, barındırdığı komediye çalan ögeler sayesinde ilgiyi daha da çekiyor. Çoğu zaman büyük bir olay olmasa da devamında ve bir sonraki bölümde neler olabileceğini merak ettirmeyi bir şekilde başarması benim için takdire şayandı. Bölümler bittikten sonra bir süre kafamda döner oldu resmen. İzledikçe neden A.B.D.'de sevildiği anlaşılıyor. HBO'ya da yakışmış elbette.
Konusunu bir şeyleri keşfedercesine değil, abartmadan ve düzgün bir şekilde işleyen bir yapım olmuş. Hatta iş tarafını değil, aile tarafını, bireysel ilişkileri ve kişilerarası güç savaşlarını daha ön plana çıkarmışlar. Yer yer empati yapabilmek hoşuma gitti. Kadrosunun en büyük avantajı olduğunu düşünüyorum. Karakterlerin hepsinin birbirine yakın bir ağırlığı var, belli birinin özellikle öne çıktığını söyleyemem şu an. Ama Roman-Shiv-Kendall üçlüsünü sevip Greg ve Connor'a kendimce biraz gıcık olmuş olabilirim.
Succession genel olarak böyle bir dizi işte.