Gözünü her kapadığında karşısına çıkıyordu. Onunla
konuşuyor, sohbet ediyordu. Gözünü açtığındaysa yoktu, uyumayı sevmesi belki de
bundandı. Gözünü bir kez daha kapattı, uyuyordu. Yüzündeki gülümseme odayı
aydınlatıyordu adeta. Yüzünün gülmesi ömre bedeldi. Yanındakiler de mutlu
oluyor, içlerini büyük bir sevinç kaplıyordu. Keşke gerçek olsa da diyordu
içinden. Kendi içindeki duyguların detayını ise asla bilmiyoruz. Belki daha
derinden hissediyor bu yokluğu belki avunuyor kendisine söylenen sözlerle...
Salı akşamlarının başarılı dizisi Kadın'dan bahsediyorum. Kadınların hikayesini anlatırken aile olmayı, sevmeyi, erkekleri, çocukları ve hayata dair birçok olayı olan dizi. İşte az önce yazdıklarımı da gözlerinin içine içine bakıp yanaklarını ısırıp gıdısından öpmek
istediğim Doruk bana bunları düşündüren. Ya da onun deyişiyle Dorukcum. Nasıl
da alıştırdı değil mi bizleri isminin sonuna eklediği "cum" ekiyle
ona seslenmemizi? Minicik yüreğini neler neler sığdırdı. Aslında çok ağır
yükler vardı onun da sırtında. Ama o biraz ufak olmasından ötürü her şeyi öyle
net kavrayamadı. Hala da öyle değil mi? Kurnazlık için çok minik ve bu haliyle
yetişkin insanların ne hatalar yaptığını yüzümüze vuruyor. Doruk bize bunları
kendi dünyasından söylüyor da yetişkinler bunlara kulak tıkıyor. Tıkanmasa o
kulaklar kötülük yapan tek bir kişi göremeyiz etrafta.
Doruk Çeşmeli'nin dünyasını gördüm. Babası geldiğinden beri
bambaşka olan dünyasını. Bahar'ın kötü zamanlarında yanında olan Arif bir yana;
aşık olarak evlenip çocuklarının babası olan Sarp'ı diğer yana koymak istiyorum. Sarp ile Bahar ayrı
kalmasalar neler olurdu? Sarp iyi baba olur muydu? Bahar ve Sarp sürekli aşktan
mı yoksa kavgadan da beslenirdi? İnanın bunlar başka bir konu.(Belki bir gün
başka bir yazıda değiniriz.) Doruk ve Sarp'tan bahsedeceğim sadece. Doruk'un
yine rüya sandığı babası. Doruk'un sadece bir fotoğraftan bildiği babası.
Doruk'un figür olarak göreceği babası.
Babam geldi. Babam okula getirdi. Babam elma soydu. Babam
bana sarıldı. Bu cümleler çok kıymetli değil mi? Üstelik yaşarken babasından
ayrı kalması da... Babasını yanında
isteyen Doruk. Elini tutup parka götürmesini isteyen Doruk. Çünkü çocuklar için
anne ve baba tektir. Onlar beraber olsa da ayrı olsa da kavga etse de mutlu
yaşasa da... Hatırlasanıza Pırıl ile beraber yaşadıkları bahçede evde babasının
yanında olmak için Pırıl'ın yanında uyuyan Doruk. Babasını görmediği zamanların
acısını çıkaran Doruk Çeşmeli.
Hadi biraz daha yakın zamandaki olayı hatırlayalım. Doruk ve
Nisan'ın babalarıyla yattığı horlamalarla, şakalarla, sevimliliklerle uyandıkları
sabaha gidelim. Ne kadar çok mutsuz güne uyandılar kim bilir. O sabah güneş
başka doğmuştu, o sabah başka olmuştu sabah. Bir yerde şöyle bir söz okumuştum:
"Bazı süper kahramanların pelerine ihtiyacı yoktur.
Onlara baba denir!"
Doruk Çeşmeli diyeceksiniz <3
Sarp belki geçmişin kötüydü belki mükemmeldi. Belki hala
aynısın belki çok değiştin. Ama bildiğim net bir şey var ki Doruk'un süper
kahramanı olduğun. Doruk'a iyi geldiğin. Yani nasıl baba olurdun değil de ne
güzel baba oluyorsun kısmı benim için daha kıymetli. O yüzden üzme oğlunu üzme seni değerli göreni... Kırma,
incitme Dorukcum'u. ^^ Doruk'un minik kalbi bilmesin kötülüğü, acıyı, sızıyı.
Doruk'u oynayan Ali Semi Sefil çok tatlı ve çok iyi
çocuksun. Hep yeteneğinle var ol hep ol. Büyüdükçe kaybolmasın gözlerindeki koca ışık. Ve Sarp Çeşmeli'yi
canlandıran Caner Cindoruk. Güzel ikili, sağlam baba& oğul oldunuz. Belki yeniden doruklara çıkışınızı siz beraberken görürüz. Kötü
adam Nezir'in kalbini bile yumuşatan bal Dorukcum ile her yere gidilir be. Kederi
hissetmeden ilerlediğin yolun nasıl olacağını merakla takip ediyorum Doruk
Çeşmeli.
Sevgiler.