Nihayet Makamı: "Oysa şarkıları kuş gibi uçurmak lazımdı..."

Nihayet Makamı:
Altıdan Sonra Tiyatro'nun yeni oyunu Nihayet Makamı'nı geçtiğimiz hafta Toy İzmir sahnesinde izledim. Günler sonra yazabiliyorum, çünkü yine kalbimi, ruhumu bırakıverdim sahnenin bir yerlerinde. Nihayet Makamı bana acımasız bir ayna tuttu, öyle bir ayna ki o kadar uzun süre kendimi görmekten sinirlerim bozuldu, daraldım, yoruldum.
 
Nihayet Makamı, İstiklâl Savaşı zamanında yaşayan bir kadın şair ile ömrünü, kendi varlığını ona kabul ettirmeye adamış bir başka kadının sonu gelmeyen çatışmalarının hikâyesi. Bu çatışmanın bileşenleri arasında sınıf farkı, dünya görüşü farkı, tutku, kıskançlık ve aşk var ve bunlar iç içe daha sahici, daha yaralayıcı, daha sarsıcı oluyorlar.
 
Ben gibi pek çok tiyatro seyircisinin müzisyen olarak, pek çok iyi oyuna yaptığı bestelerden tanıdığı Burçak Çöllü, belli ki Nihayet Makamı'na sadece notalarını, sözcüklerini ve birikimini değil, kalbini de koymuş. Oyun, verdiği bütün rahatsızlığa rağmen öyle güzel aktı ki sahnede, hatalarımın görünüşe çıktığı bir kabus gibi, yürümeme izin vermeyen sert bir rüzgar gibi geçip gitti de yapayalnız, şaşkın ve kaygılı bıraktı beni oturduğum koltukta.
 
Elbette, oyunun yazarı müzisyen olunca ve oyunu şarkılar ve duygular üzerine kurunca, oyunda başrolü de şarkılar oynuyor. Fakat burada beklenmedik bir şey daha var: şarkılar bu oyunda yalnızca fon müziği, hikâye anlatıcısı ya da hikâyeler arası elementler değiller, kanlı canlı karakterler olarak sahnede, hikâyenin orta yerindeler. Bunun için de oyunu yazmakla kalmayıp yöneten, belli ki oyunu bütün bir dünya olarak düşleyen Burçak Çöllü'ye ve dramaturg Sinem Özlek'e ne kadar teşekkür etsem az. Muazzamdı. Dolunay Pircioğlu da güzel sesi ve lirik tınılarıyla bir masal kahramanı gibi, bir bahar esintisi gibi gelip geçti, iz bırakarak.
 
Şarkıların etrafında dönen hikâyeleri bize Gülhan Kadim ve Ayşegül Uraz sundular, eksiksiz oyunculuklarıyla. Gülhan Kadim'i daha önce iki farklı oyunda izlemiştim; bu yazıyı yazmam için geçen sürede bu sayıyı dörde yükselttim ve her birinde kalbimde öncekinden daha büyük bir yer verdim ona. Fiziksel olanaklarının ve oyunculuğunun sınırlarını günbegün genişlettiğini görmek bir seyirci için büyük keyif, onu izleme zevkinin sonu yok. Ayşegül Uraz'ı ise ilk kez izledim ve onu tanıdığıma da çok memnun oldum, Sabriye'yi giyinişi, onun tutkularını ve acılarını bize yansıtışı benzersizdi. Oynadığı diğer karakterler, Sabriye'nin büyüklüğü yanında bence yalnızca çeşni. Ama güzeldi.
 
Oyunun dekoru, o paramparça olmuşluğun içindeki kuyruğu dik tutma çabasının apaçık bir temsili.


 
Şehvar karakteri, Şair Nigâr Hanım karakterinden ilham alınarak yaratılmış ve oyundaki bir dörtlük hariç tüm şiir ve şarkılar, Burçak Çöllü tarafından oyun için yazılmış. Oyun künyesinde yer alan bu bilgiler, belki de ilk kez hiç ilgilendirmiyor beni. Normalde oyundan çıktığımda bir araştırma denizinde bulurum kendimi, aklımdaki sorulara yanıtlar ararım: Böyle biri gerçekten yaşamış mı, izlediğimin ne kadarı kurgu, bu şarkılar orijinal mi, gibi sorulara. Oysa Nihayet Makamı için bunları hiç merak etmedim. O insanların gerçekten yaşamış olması kurgunun gücünü eksiltemez, şarkıların bugün yapılmış olması anlatının dengesini bozamazdı çünkü.
 
Ve oyun bitip oyuncuların yanında Burçak Çöllü de oyun sırasında canlı canlı çaldığı tamburu ve bütün dünyayı kucaklayabilecek o gülümsemesiyle selama çıktığında ben, sahneyi evi belleyenlerin, sahneye çıkmadığında ruhu huzur bulmayanların, son nefesini sahnede vermeyi dileyenlerin sahnede ne hissettiğini, neden sahnede ölmek istediklerini net olarak anladım. Çünkü oyun boyunca oturduğum o lacivert koltukta kalbimi, ruhumu bıraktım ben ve tam da öyle bir anda ruhumu teslim etmek istediğimi anladım. O andaki duygu yoğunluğunu sık sık yaşamıyor, o andaki tatmin ve tamamlanmışlık hissini öyle sık sık duymuyor insan.


 
Yazan ve Yöneten: Burçak Çöllü
Dramaturg: Sinem Özlek
Orijinal Müzik: Burçak Çöllü
Dekor Tasarım: Yiğit Sertdemir
Kostüm Tasarım ve Uygulama: Sinem Öcalır
Işık Tasarım: İsmail Sağır
Afiş Tasarım: Önder Sakıp Dündar
Fotoğraflar: Murat Dürüm
Yönetmen Yardımcısı: Yeşim Sarı
Oyun Asistanları: Sevi Cingirt, Can Cecikoğlu
Dekor Uygulama: Candan Seda Balaban, Seda Yürük, Gizem Dila Kars, Eren Demirbaş, Onur Kiraz, Özge Emeç, Zekeriya Ece, Yiğit Sertdemir
Oynayanlar: Ayşegül Uraz, Gülhan Kadim
Hanende: Dolunay Pircioğlu / Ayşegül Aykaç
Sazende: Burçak Çöllü
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER