Hakikat, Elbet Bir Gün

Hakikat, Elbet Bir Gün
Karanlık bir tünelde yürüyorum da sanki çok uzakta görünen ufak aydınlığa ulaşmaya çalışıyorum gibi hissediyorum. Kafamda bir sürü bir sürü düşünce uçuşuyor. Korkuyorum. Korktukça daha çok dibe vuruyorum. Dipteyken aydınlığa çıkmak çok daha zor biliyorum. Biliyorum evet, her şeyin farkındayım ama işte cesaret, o cesareti kendimde bulamıyorum. Bir şeyler yapmam lazım, bir şeyler yapmak zorundayız. Görmeliyiz artık duymalıyız ve o cesareti bulup bu karanlıktan çıkmak zorundayız. Nefesim daralıyor. Kalbim mi? Kalbimden bence bahsetmeme gerek yok, öyle çarpıyor ki içimden bir şeyler akıp gidiyor sanki. Ağlamak istiyorum böyle hıçkıra hıçkıra ama onu bile yapamıyorum, oturduğum sandalyeye çakılı kalıyorum. Sonrası malum, ellerim kızarana, acıyana kadar alkışlıyorum... Hakikat, Elbet Bir Gün beni işte tam olarak böyle mahvetti diyebilirim.

Hep söylerim iyi bir oyun izledikten sonra içimde çok acayip bir enerji olur böyle üstümden bir yük kalkar, koşup bağıra bağıra herkese bu oyunu izlemelisin demek isterim. Bazen de öyle oyunlar izlerim ki aklım, kalbim, bedenim sarsılır ve çakılır kalırım olduğum yerde. Bir oyun, kalbiniz yerinden çıkacak gibi sizi heyecanlandırabilir mi, ruhunuzu sıkıştırıp nefesinizi kesebilir mi? Hakikat, Elbet Bir Gün bana bunları ve muhtemeldir ki kelimelere dökemediğim nicesini hissettirdi.

Oyun üzerine düşünülecek, söylenecek ve yazılacak o kadar çok şey var ki ama büyüsü de bozulmasın istiyorum. Hakikat, Elbet Bir Gün dün yaşadıklarımızı, bugün gördüklerimizi ve bu şekilde devam edersek yarın varacağımız yeri anlatıyor. Hakikat, Elbet Bir Gün keşke sadece bir distopya olsaydı diyorsun. Her bir sahnede, her bir replikte hatta sözcükte suratına tokat gibi inen gerçekler karşısında sarsılamaman mümkün değil. Benim kadar etkileneceksin diyemem ama sarsılacaksın buna eminim. Oyunun sonunda da sen sarsılmış haldeyken tüm karamsarlığa ve karanlığa inat o uzakta görünen ufak ışığa elbet bir gün ulaşacağını duyacaksın, hakikat diyecekler, elbet bir gün gelecek... 

Bugüne kadar etkilendiğim, beğendiğim, duygularımı yükseklerde yaşadığım birçok oyun izledim. Fikrimce çok iyi yabancı oyunların iyi çevirilerini izledim, çok özel yerli metinler izledim. Hakikat, Elbet Bir Gün, burada isim verip kıyaslamak asla benim haddim değil, nezdimde çok çok çok iyi bir oyun. Berkay Ateş’e sarılmak ve ne olur bu oyunu yayımla demek istiyorum çünkü ben gerçekten bu oyunu bir kez de okumak istiyorum. Okuyup düşünmek, kafamdaki sorulara yanıt bulmak istiyorum. Ayrıca metinde öyle özel cümleler var ki hepsini tek tek aklıma kazımak istiyorum. Hakikat, Elbet Bir Gün ile 25.Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü'nü alan Berkay Ateş’in hep yazmasını ve nice ödüller almasını dilerim.

Hakikat, Elbet Bir Gün’de sahnelenen performanslar da tek kelimeyle muazzamdı. Gizem Erdem’in çok özel bir oyuncu olduğuna inanıyorum, her izlediğimde tekrar hayran oluyorum ve bu oyunda da yine hayran bıraktı kendisine. Emir Çubukçu, Can Kulan ve Berkay Ateş’in performansları çok iyiydi. Benim için oyunun yıldızı ise Seda Türkmen’dir. Oyunun başından sonuna enerjisiyle, mimikleriyle, sesiyle tüm performansıyla gerçekten çok başarılıydı. Oyunun dekorundan, ışığına, kostümünden müziklerine kadar her bir ayrıntısına bayıldığımı belirtmek isterim. Böyle müthiş bir oyunu muazzam şekilde sahneye koyan yönetmen Serkan Salihoğlu’nu gönülden tebrik ederim.

Hakikat, Elbet Bir Gün çok özel bir oyun. Hislerimi ne kadar aktarabildim bilmiyorum ama bu oyunu mutlaka izlemelisin. Önce kendin izle sonra birilerinin bu oyuna gitmesine vesile ol, ben öyle yapacağım çünkü herkes bu oyunu izlesin istiyorum. Ben bir tiyatro sever olarak böyle muhteşem yerli bir oyunumuz olduğu için gerçekten gurur duyuyorum. Emeği geçen tüm ekibin yüreğine sağlık, iyi ki varsınız, hep sahnede olun…
 
Not: Oyunun ismi o kadar güzel ve o kadar çok şey anlatıyor ki önüne bir başlık yakıştıramadım. 


Unutmuyoruz, tiyatro iyidir, iyileştirir.
 

Oyun Künye Bilgileri:
Yazan: Berkay Ateş
Yöneten: Serkan Salihoğlu
Dramaturg: Aslı Ceren Bozatlı
Dekor ve Işık Tasarımı: Cem Yılmazer
Kostüm Tasarımı: Başak Özdoğan
Müzik: Erdem Doğan
Hareket Düzeni: Gizem Erdem
Maske Uygulama: İlayda Çeşmecioğlu
Oyuncular: Gizem Erdem, Seda Türkmen, Emir Çubukçu,
Can Kulan, Berkay Ateş
Asistanlar: Tara Haçikoğlu, Derya Özsoy
 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER