Doğuran herkes anne midir?
Öğreten herkes öğretmen midir?
Al sana çoktan bilinmeyen denklemli soru. Üstelik daha
"Doğuran mı annedir büyüten mi annedir?" "Öğretmen nasıl
olmalıdır?" Tarzında matruşka gibi açtıkça açılan soruları sormadım. Dur
yahu hepsine geleceğiz sırayla. Haydiiiii çık çıkabilirsen işin içinden.
Öğretmenlik mesleği kutsal mıdır? Peki ya annelik? Hangisi
en kutsal? Kime göre daha kutsal? Neye göre kutsallığı önde götürüyor? Öğretmen
anne olunca daha mı kutsal oluyor mesela? Yoksa kutsal olduğu için anne
olduktan sonra öğretmen mi olmaya çalışılıyor?
Aklınıza ilk gelen sözleri/ deyimleri/ hadisleri düşünün
bakalım. İkisi içinde epey söz var. Yalnız en başa alırsak hepsini insanoğlu oluyor
her ikisi de. Ve hatayı da doğruyu insan yapar. Mesleği, görevi, misyonu,
cinsiyeti ne olursa olsun. Mesela öğretmen de mutsuz olabilir anne de bunalıma
girebilir. Öğretmen de alkolik olabilir anne de sigara kullanabilir. Daha bu
olaylar oklarla kaç parçaya bölünür.
Geçelim bir diğer konuya. Zamanla aranız nasıldır? Ya da
zaman kavramı size neleri ifade eder? 5 dakika mı daha çoktur 1 ay mı? Birini
ne kadar beklersiniz mesela? Hiç geçen 2 saliseyi geri almak istediniz mi? İşte
10 saniye de bu kadar değerli... O zaman arkaya yaslanıp geriye doğru
sayıyoruz... 10 9 8...
Erdi Işık'ın yazıp Serkan Üstüner'in yönettiği 10 Saniye
oyunu ülkenin en prestijli okullarından birinden işlediği bir suç üzerine
kovulan çocuğunu, okula geri aldırmak için elinden gelen her şeyi yapan Zeynep (Nergis Öztürk)
ile rehber öğretmen Elif (Algı Eke) arasındaki yukarıda anlattığım hatta daha fazla
etiketi üzerinde barındırıp sorgulatan bir oyun. 2 kadının konuşması, konuşamaması,
sevmesi, sevmemesi... Kadın kadınla halledebilir mi olayını? Derdi mi var?
Derdine devası mı?
Çocuğu en çok kim düşünür? Gerçeği kim arıyor? Gerçek
dediğimiz şey nedir? Okulun prestiji mi önemli çocuğun prestiji mi? Belki
ailedir prestijli olan! Öğretmen ne kadar ilgili? Ne kadar sapkın? Anne, kutsal
annelik kalıbını mı kullanıyor? Kullanması gerekli mi? Aile dediğimiz kavram
nedir? Ne kadar önemlidir/ değerlidir? Öğretmen nereye kadar ne yapabilir? İpler
kimin elinde? Çabalar ne uğruna?
Yazdıkça sinirleniyorum, sinirlendikçe gülüyorum. Çünkü oyun
sizi buna itiyor. Çünkü tüm sistemlerin, kurumların, kuramların işlendiği bir
oyun. Ve gerçekten kimin açısından hangi pencereden baktığınızla ilgili. Kimin
haklı/ haksız olduğunu söyleyemem. Kimin güçlü/ güçsüz olduğunu söyleyemem.
Kimin doğru kimin yanlış olduğunu söyleyemem. Çünkü oyun alanı size
bırakılıyor. Sadece ben değil kimse size bunu söyleyemez. Evet, oyunun yazarı,
yönetmeni, oyuncusu bile.^^
Hani tüm kurumlar, sistemler işleniyor dedim ya orayı da
açayım biraz. Aile kurumu, evlilik kurumu, öğrenci sistemi, şiddet, savunma,
eğitim, sosyal medya, saygı, sevgi, psikoloji,
konum ve inanın aklınıza gelebilecek her türlü başlık. Çok tatlı işlenmiş, çok
sancılı işlenmiş. Kimini soru işaretleriyle kimini gözyaşlarıyla uğurluyor oyun
sonu.
Metin iyi yazılmış, iyi yönetilmiş. Hareket düzenini enfes
yapmış Gizem Erdem. Cihan Aşar kullanışlı dekoruyla sağlam ruh katmış sahneye.
Oyuncular da haklarını vererek oynamışlar. Lakin Nergis Öztürk yine bambaşka
dokunmuş karakterine. Öyle sihirli dokunmuş ki Zeynep'e yine vurdu beni tam
12'den. Her oyununda başka biri ama her oyununda o oyundaki kişi olmak, müthiş müthiş. İzlerken bir kez daha bir kez daha "iyi ki" dedim. Ayyy unutmadan oyun da az
daha uzun olsaydı gıkım çıkmazdı.^.^ "Sezonda izlenilecek oyunlar
listesi" Arayanlara bir tavsiye: 10 saniye. Çözümünü bilemem de derdi çok hem de çok...
Sevgiler.
OYUN KÜNYE BİLGİLERİ
Yazan: Erdi Işık
Yöneten: Serkan Üstüner
Yapım: Yan Etki
Yapımcı: Faruk Barman- Mert Erarslan
Oyuncular: Algı Eke- Nergis Öztürk
Dekor Tasarımı: Cihan Aşar
Müzik: Ah! Kosmos
Hareket Düzeni: Gizem Erdem
Işık Tasarımı: Alev Topal
Styling: Serhat Şengül
Reji Asistanı: Oğuzhan Gencer