Sissi filmindeki
Sissi rolüyle adını Alman sinemasına kazıyan ve 63 film sığdırdı kısa
kariyerinde en çok da bu rolüyle hatırlanan ünlü oyuncu Romy Schneider’in özel hayatındaki sorunları çözmek ve alkol
bağımlılığından kurtulmak üzere gittiği Quiberon geçen dolu dolu üç günü
anlatıyor bizlere 3 Tage in Quiberon (Quiberon’da
3 Gün).
Yönetmenliğini Alman yönetmen Emily Atef’in üstlendiği filmin Romy ve yakın dostu Hilde’nin
buluşmasıyla başlıyor. Rehabilitasyon için gittiği otelde yalnızlıktan (ve
kafasındaki meselelerden) bunalan Romy en yakın arkadaşı Hilde’yi yanında
istiyor, acılarından ve meselelerinden birazcık olsun kurtulabilmek için onun
desteğini arıyor. Ancak Romy bu üç gün içinde bir de Stern’e bir röportaj
vermeyi planlıyor, ülkesini bırakıp Fransa’ya yerleşen Romy’nin uzun süre sonra
kendi ülkesinden basın mensuplarına verdiği ilk röportaj bu. Filmde ilk gün
Romy Schneider ile röportajı yapan gazeteci Michael Jürgs’ün soğuk savaşına tanıklık ediyoruz. Aynı günün
gecesi ise Romy, Hilde, Romy’nin eski sevgilisi olan ve aynı zamanda da
röportajın fotoğraflarını çeken Robert ve Michael ile eğlence dolu bir geceye
çıkıyoruz. Ancak içkiyle sorunu olan Romy, rehabilitasyona gelmiş olmasına
karşın içkinin ucunu kaçırıyor, hem de çok. Bir gazeteci olarak da Jürgs bu
durumu fırsata çeviriyor.
Romy Schneider rolünde Marie Bäumer
İkinci gün Romy’nin çözülmesine tanıklık ediyoruz,
sorunlarını bir bir dile getiriyor kayıt cihazı karşısında, içini olmaması
gerektiği kadar döküyor, sorunlarını anlatıyor, tüm zayıflıklarını, hatalarını
ve pişmanlıkları anlatıyor. Yerden kalkamayacak kadar acınası hallere düşüyor,
yataktan kalkmak biliyor, Hilde ile kavga ediyor… Bir kriz anı yaşıyor yani
Romy filmde, karşısında da bu krizden ekmek çıkaran manipülatif bir gazeteci
yer alıyor.
3 Tage in Quiberon filmi
43 yaşında hayatını kaybeden Romy
Schneider’in son röportajını ve o dönemki bunalımını anlatıyor.
Hayranlarının merakla, ilgiyle izleyeceği film ise bir noktadan sonra biyografi
olmanın, daha doğru kelimelerle ifade etmek gerekirse Romy’i anlatmanın ötesine
geçip gazeteciliğin etiğini/ahlakını sorgulamaya başlıyor. Romy Schneider’ı anlatmıyor
olsa festival programına nasıl dahil edilirmiş açıkçası bilemiyorum. Festivalin
en zayıf filmi olmasa da ödül yarışında hiçbir şansı olmadığını rahatlıkla
söyleyebiliriz. Belki En İyi Kadın Oyuncu’ya aday olabilir, belki...