Black 47 filmi
Great Famine ya da Great Hunger, Türkçesiyle Büyük Kıtlık döneminde İrlanda’da yaşanan
kurgusal bir hadiseyi anlatıyor. Yönetmenliğini Lance Daly’nin üstlendiği film 1847 yılının kan donduran soğuğunda bizleri
İrlandalı bir ölüm makinesinin intikam arayışına davet ediyor.
İsmini İrlanda tarihinin en karanlık yılı olduğu için “Black
47” olarak da anılan 1847 yılından alan filmle birlikte kendimizi İrlanda’nın
insanın iliklerine kadar işleyen soğuğunda buluyoruz. İnsanların yüzünden düşen
bin parça, aslık, yoksulluk, sefalet… Evlerin çatıları insanlar yaşayamasın
diye yıkılmış, neden mi? Nedenini film söylüyor zaten ancak “ekonomik”
gerekçelerle diyelim biz kısaca, sürprizi kaçmasın. Herkes yoklukla savaşırken,
krallığın getirdiği yeni vergiyi kabullenemeyen halkın bir kısmı isyan
halindedir. Bir kısmı ise artık açlığa ve yoksulluğa, birçoklarını öldüren buz
gibi soğuğa dayanamayıp kendini Kraliyet’in köpeği yapmış, mecbur kalmış,
bırakılmış. İrlanda’nın hali böylesine vahimken, toprağı kurallar değil otorite
yönetirken, zamanında ailesini geride bırakıp Kraliyet Ordusu’na katılmış ve
sonra da kaçmış olan kahramanımız Feeney çıkıyor ortaya. Evine, yurduna, annesinin
ve arasının bozuk olduğu erkek kardeşinin yanına dönmek üzere memleketine
geldiğinde ise annesinin açlığa terk edildiğini öğreniyor. İdam edilen
kardeşinin geride bıraktığı eşi ve iki kızının ise soğukta sebepsiz yere evden
atıldığına kendi gözleriyle şahit alıyor. Ve onların donarak ölüme terk
edildiğini gördüğünde bütün bu yaşananların intikamını almak üzere yola
çıkıyor. Polisi, memuru, vergi toplayıcısını, hakimi ve toprak sahibi olan
lordu öldürmek üzere çıktığı bu yolculukta kendisini, bu ölüm makinesini
durdurması içinse başı cinayetten dertte olan Hannah göreve atanıyor. Feeney’nin
artık belki de hayattaki tek dostu olan Hannah, istemeden de olsa bu görevi
kabul ediyor ve yola çıkıyor.
Pope (Freddie Fox), Hannah (Hugo Weaving) ve Hobson (Barry Keoghan) Feeney'nin peşinde...
Her ne kadar bir cezalandırıcı, bir intikamcı filmi de olsa,
insan başrolde Jason Statham gibi
soğuk kanlı bir katil de beklese Black 47
bunların bir adım ötesine geçmeyi ve izleyiciye bir şeyler anlatmayı başarıyor.
Tüm o aksiyonunun yanı sıra polisiyse döndüğü anlarda işin özüne, İrlanda’nın
içinde bulunduğu duruma ve bu duruma nasıl getirildiğini anlatmasıyla sıradan
bir aksiyon filmi olmaktan ileri götürüyor kendini. Her yönüyle insanı kendinden
soğutan James Frecheville’in Feeney
karakterini canlandırması ise Daniel Hubbard
ve yönetmen Lance Daly’nin büyük
başarısı. İzleyiciyi bugün dünyanın dört bir yanında sürmekte olan sömürünün
köklerine götüren filmin sürpriz isimleri ise Barry Keoghan, Stephe Rea ve
Hugo Weaving. Sinematografisiyle izleyiciyi büyüleyen, soğukluğu seyircinin
damarlarında izlettiren filmden çıktığınızda içinizde bitmek tükenmek bilmez
bir öfke hissedeceksiniz, şaşırmayın. Festivalin en keyif aldığım yapımlarından
olsa da ödül şansı zor görünüyor.