Sarışın Bomba: Charlize Theron dişi John Wick rolünde

Sarışın Bomba: Charlize Theron dişi John Wick rolünde
Afişinden de belli olduğu üzere Sarışın Bomba (Atomic Blonde) filmi izleyiciye bol aksiyon ve ondan da öte bolca Charlize Theron vaat eden bir film. İzleyiciye dişi bir John Wick sunan, hatta aynı evrenden fırlamışa benzeyen Sarışın Bomba (bir John Wick spin-off’u olarak hayata geçirilmeyi bekleyen Ballerina,Sarışın Bomba’dan esinlenecektir) hikayesiyle de tatmin edecek izlenimini afişi ve fragmanlarıyla vermeyi başarıyor.

Sarışın Bomba filmi 1989 yılına, yani Berlin Duvarı’nın yıkıldığı ve Soğuk Savaşı’n artık sona yaklaştığı o hareketli günlere götürüyor. Bir İngiliz ajanı olan Lorraine Broughton (Charlize Theron) tüm özgüveniyle sorgu odasına girip her zaman olduğunun aksine bu kez masanın diğer tarafına geçiyor. Burada Doğu ve Batı Berlin arasında geçen görevinin bilinmeyen yönlerini üstlerine bir soruşturma kapsamında anlatan Lorraine, tüm istihbarat servislerinin peşinde olduğu ‘ifşa’ listesini ele geçirmek üzere verdiği mücadelenin detaylarını paylaşıyor. MI6 olarak da bilinen İngiliz İstihbarat Servisi’nin Berlin’deki bir numaralı adamı, aynı zamanda da bir baş belası olan David Percival (James McAvoy) ile ortaklıktan ziyade bir mücadele şeklinde süren çalışma ilişkisinin perde arkasını da paylaşan Lorraine, günün sonunda haklı olduğunu ve aklanmasını gerektiğini göstermeye çabalıyor.



Açık konuşmak gerekirse hiçbir zaman silahların konuştuğu, mermilerin havada uçtuğu, her saniyesinde bir kovalamacanın, bir aksiyonun döndüğü filmlerle aram olmamıştır. Gerekçesi ise bütün bu koşuşturmaca ve karmaşanın insanı yormak, bu sayede de filmi sorgulamasını engellemek adına kullanıldığını düşünüyor olmam. Zaten aksiyonun yoğun olduğu filmlerin çoğunda insanların sorgulamadığı birçok mantık hatasının bulunduğu bilinen bir gerçek. Ancak B tipi bir film (B Movie) olması sebebiyle Sarışın Bomba’nın bu konuya daha hassas yaklaşacağı, mantıksal düzlemin dışına çıkmamak için çaba sarf edeceği inancındaydım. Filmde Charlize Theron’un yanı sıra James McAvoy ve John Goodman gibi isimlerin yer alıyor olması da destekliyordu inancımı. Fakat maalesef film beni bu anlamda büyük hayal kırıklığına uğrattı…

Doğu ve Batı Berlin arasında gidip gelen, yer yer sorgu odasına da şöyle bir uğrayan hikaye, başından sonuna dek bizlere aynı vurguyu yapıyor esasen, o da izlediğimiz hikayenin aslında gerçekler olmadığı. Film her ne kadar gerçeklik algısını kırmaya ve ‘güven’ kavramının altını hemen her fırsatta çizerek kimseye güvenmemiz gerektiğini söylese de (buna hikaye anlatıcısı da dahil) yönetmen David Leitch aksi bir hamle yaparak bizleri tuzağa düşürmeye ve farkındalıktan uzak tutmaya çalışıyor. The Usual Suspects/Olağan Şüpheliler (1995) filmine benzerliğiyle dikkat çeken film, kendi evreninde tutarlı olsa dahi üçüncü bir gözle, yani filmin içinde olmadığının bilincine varmış olan izleyicinin perspektifinden bakıldığında işin aslı ortaya çıkıyor. Zira Sarışın Bomba filmi olmayan bir karışıklığı var edip izleyicinin önüne sunuyor, bu kaosun içinden çıkardığı aksiyonla da sorgulamasına fırsat dahi tanımadan boğmaya başlıyor.



Bir aksiyon filmi olarak aksiyon görmek isteyen izleyiciye istediği hemen her şeyi sunuyor Sarışın Bomba. Yakın dövüşten silahlı çatışmalara, araçla kovalamacadan gizli operasyona kadar hemen her aksiyon öğesini bulmak mümkün. Karmaşık yapılı, bol twistli hikayesi bütün bu aksiyonun tuzu biberi olsa da kurulmuş atmosferden ve oyuncu kadrosundan daha fazlasını bekleyen, söz konusu Soğuk Savaş, Berlin ve Berlin Duvarı’nın yıkılı olduğunda bu dünyaya dair daha fazla detay görmeyi ümit eden izleyiciyi hayal kırıklığına uğratmıyor değil. Evet, film daha en başından bizlere bir Soğuk Savaş filmi anlatmayacağını söylüyor, ancak bu yine de filmin geçtiği dönemi yalnızca ‘gerektiğinde/filmin işine geldiğinde’ hissetmemizin absürt kaçtığı gerçeğini değiştirmiyor.

Sarışın Bomba (Atomic Blonde) özellikle de Hollywood tipi aksiyondan sıkılmış olan aksiyon-severleri memnun bırakacak yapımlardan biri. Adeta kördüğüme dönen senaryosu ve hiç ummadık şekilde ilerleyen çözüm kısmıyla da gayet keyifli olduğunu söylemek mümkün. Ancak asıl amacının yalnızca ‘aksiyon’ olduğunu unutmamak gerekli, zira beklentiye girince hayal kırıklığı yaratıyor…


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER