Uyarı: Bu yazı tamamen kişisel beklenti ve dilek içerir.
Adı Efsane izleyicisi bilir, yeni bir dönemece girildi. Onlar
buna İkinci Devre dedi, ben ise henüz oyun bitmedi diyorum.
Fragmanda Hakan Şahin bize yeni hikayelerden söz ediyor, ve
aşktan… Biz Fiko’yu bir duvara efsane yazarken görüyoruz ve hemen ardından
bakan bir Sibel. Bunda yanlış bir şey yok, Fiko’nun ‘gülü’ Sibel. Ama bu yazının konusu başka… Çünkü
benim zihnimde o gül soldu.
Peki, bu yazının konusu ne? Evet başlıktan anlayacağımız
üzere, Fiko’nun hayatında bir günbatımı vardı ve bilirsiniz, güneş battıktan
sonra doğmakla yükümlüdür. İşte ben o gün doğumu için yazıyorum bu yazıyı.
Turuncu, parıl parıl bir gün doğumu için.
Benim zihnimde, kalbimde ve hayalimde o gün doğumu Çiler.
Dizi ne olur, nasıl ilerler, Fiko Sibel’e mi aşık kalır,
Sibel Fiko’ya mı döner, birlikte mi olurlar bilemem. Bu, değerli
senaristlerimizin parmaklarının ucunda saklı… Ben sadece beni tutuşturan bir
hayali yazabilirim ve biraz da dileyebilirim.
Ben Fiko’da bir Çiler ihtimaline inandım, Çiler’de bir Fiko
umuduna. Benimle birlikte bu umuda inanan onca insan da bir hayal kurdu, Fiko’nun
Çiler ile olması üzerine.
Son bölümlerde Çiler’in Emre ile arasının açıldığını hatta
ayrıldıklarını izledik. Çocukluğumdan bu yana izlediğim dizilerden aldığım
yetkiye dayanarak söyleyebilirim ki hiçbir şey öylesine olmaz. Çiler
hikayemizde Melis’in arkadaşıydı. Melis gitti, Çiler kaldı. Bunun bir anlamı
olmalı. Bir diğer yandan Ertüm Koleji öğrencileri olan Emre ve Çiler biz sadece
Kıvanç ve Melis izleyeceksek ortaya çıkardı ama biz Emre ve Çiler’in kendi
aralarındaki konuşmalara da şahit olduk. Bu da bana şunu düşündürüyor, size de
düşündürdüğü gibi, Çiler’in hikayesi mi genişliyor?
Kıvanç’ı izleyeceğimiz için Emre’yi ve Çiler’i izleyecek
olmamız çok olası ama Çiler’i son görüşümüz mahallede oldu, Fiko’nun hemen
yanında.
E bu da beni tutuşturan, içimi kıpır kıpır yapan bir düşü
doğurdu.
Hani Sezen diyor ya, ben imkansız aşklar için yaratılmışım,
diye. Hah işte bende de durum tam olarak bu…
Aslında bakarsanız Fiko nerede Çiler nerede… Nasıl
ulaşacaklar birbirlerinin sokaklarına, nasıl kavuşacaklar?
Fiko duysa, ben senin sokağına ulaşamam dardayım, diye
girerdi şarkıya. ^^
Fiko hep şarkı söylesin, ruhundan müzik, elinden boya,
gözünden umut eksik olmasın. Çiler de hep parıl parıl gülümsesin. Umut olsun
bizim çocuğa. Gitarının teli, yazının sıcağı, kışının ocağı olsun canım çok mu
zor?
Çiler Fiko’yu çok güzel sever. Ama daha önemlisi onu anlar,
dinler, tutar elini birlikte yürür. Fiko’nun artık anlaşılmaya ihtiyacı var,
birinin onu dinlemesine ihtiyacı var. Fiko’nun artık kendini anlatmak için
bağırmamaya ihtiyacı var, duvarlara yumruk atıp elini parçalamamaya, gitarını
satmamaya, kanayan güller çizmemeye ihtiyacı var. Aşk her zaman tutku değildir,
aşk bazen huzurdur. Fiko’nun huzura ihtiyacı var.
Gel seninle bir anlaşma yapalım Fikret Yurdakul, sen güneşten
rol çalarcasına parıldan turuncu kızın sokağına ulaş, o da sana sonsuz huzur
saçarak gülümsesin. İkiniz de kazanın. Hem o artık aşık değilmiş, sen de artık
kırık değilsin. Birbirinize iyi gelirsiniz.
Lafı geçmişken, artık kırık değilsin değil mi Fiko? Çok
üzülürüm parça parçaysan hala. Çıkma çatılara, savrulma limanlara. Durul biraz,
dinlen bir de. Gül ama en çok, sen gülerken çok güzelsin.
Bazı karakterler özeldir, Fiko onlardan bir tanesi. Ben
sanırım kırık ve hüzünlü olanları diğerlerinden daha çok seviyorum. Fiko yardım
istemekten çekinmeyen, ağlamaktan gocunmayan, özür dileceği yeri bilen,
arkadaşlarını canından çok seven birisi. Fiko bunlarından hepsinden daha önemli
bir şey aynı zamanda, saf. Hiç kötülük bulaşmamış ruhuna, elleri tertemiz,
kalbi çocukluğundaki gibi. İşte bu yüzden en iyisini, en güzelini hak ediyor.
Fiko çok güzel sevdi, bıraksalar bir ömür daha severdi. Ama
bırakmadılar. Fiko için de ikinci devre zamanı. Kalbi hak ettiğini görmeli.
Artık hep düşmeye yakın yürümemeli, artık ayakları yere sağlam basmalı.
Güvenmeli, sevmeli ve sevilmeli. Mümkünse eş zamanlı olarak.
Çiler de mekana, mahalleye konuk olmalı. Fiko’nun sokağına
ulaşmalı, onu dardan kurtarmalı.
Tabii bunlar benim temennilerim, başta da belirttiğim gibi ne
olur, ne olmaz bilinmez. Belki Fiko için yazılan başka bir hikaye vardır, belki
de eski hikayeyle yetinmesi beklenilir. Bilinmez. İzleyip göreceğiz.
Fiko’nun Çiler ile aynı cümlenin içinde buluşma ihtimaliyle…
Umutlu kalın.