Sonrası 'İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı'

Sonrası 'İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı'
Mezun oldun, peki ya sonrası? İkinci Dereceden İşsizlik Yanığı!

Her mezun olanın derdidir aslında, sistem içerisinde kendini bildiğinden beri öğrenci olmaya alışmış bir kişi ya da kişiler, mezun olduğunda kendini dazlak ya da çıplak hissederler. Zira siz kendinizi bildiğinizden beri bir balonun içinde yaşarsınız, para sıkıntınız pek olmaz, yaşamaya devam edersiniz bir şekilde, hayat tos pembedir mezun olduğunuzda çevreniz size sözler vermiştir. İnanırsınız, belki biraz rahatlık, biraz tembellik ya da üniversite mezunu olma kaygısı ile başlar ve bitirirsiniz. Derken mezun oldunuz, o balon artık patlamıştır, gerçek hayata adım atılmıştır. 16 yıl boyunca ektiğinizin karşılığını alacaksınız ya da sistemin "gündem" kurbanı olup işsizliğe talim olacaksınız. Neden bu kadar umutsuz mu konuştum, aslında ben değil de, bir de bu hikayeyi Berkay Tulumbacı'dan dinleyin, bende dinlemek için gittim, dinledim ve yazıyorum şimdi sevgili okur.

İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından 2013 yılında sahneye konulan ve hala oynanan oyunu "İkinci Dereceden Bir İşsizlik Yanığı" yeni sezonda da devam ediyor. Elif Erdal'ın yönetmenliğini yaptığı Devlet Tiyatrosu'nun iki perde, tek kişilik oyunlarından olan 'İkici Dereceden İşsizlik Yanığı' oyunu Berkay Tulumbacı tarafından oynanıyor.

Bende aldım biletimi, hemen gittim Beykoz Ahmet Mithat Efendi Sahnesi'ne, yerimi bulup beklemeye başladım. İlk başta dikkatinizi çeken dekor oluyor zaten. O kelebeğin kanatları, kanatların içindeki dünya ve o dünyada bir işsizin başına gelenler.


Kelebeği çok severim, bu yüzden dekoruyla bile beni çok etkiledi açıkçası.

Tek başına bir oyunu götürmek ve size farklı karakterleri aynı anda sergilemek oldukça zordur. Öyle ki bir karakter yaratmanın felsefesi, dimağı yeni insanları, insancıkları yaratmaktır içinde. Rolünün hakkıyla altından kalkan Tulumbacı, kadın erkek pek çok karakteri canlandırarak sahnedeki hareketi, tempoyu hiç azaltmıyor. Öyle ki oyunu çok kişili düşünemiyorsunuz.

2001 - 2002 politik olaylarını işsizlik üzerinden anlatan oyun trajikomik bir çerçevede ilerliyor. Aslında işsizlik üzerinden toplumda erkeğin yerini, erkek adamın nasıl olması gerektiğini, bunun dışında toplumsal ve politik eleştiriyi de içinde barındırıyor. İş sahibi olmak, insan olmak, 'tembellik hakkı' ve tüm bu öğüt edilesice konuları mizahi dille anlatmak.

Oyunun metninde hatalar olsada Berkay Tulumbacı oyunculuğuyla ve gülen yüzüyle iyi kotardı doğrusu. Ama yine de Ali Cüneyd Kılıçoğlu'nun yazdığı oyunda bazı noktaları öyle güzel mizahi dilden ele almış ki, kendinizi bulmamanız nerdeyse mümkün değil.
Gelelim başrolümüz, oyuncumuz Berkay Tulumbacı'ya. Oyun bir stand-up gibiydi. Ama bu bir eleştiri değil, eleştiriden ziyade sanki biz onları yaşayan karakteri değil de onun yaşadıklarını, hikayesini izledik. Bu da karakter geçişlerinden, aralarda haber niteliğinde perfore yapmasından kaynaklanmış olabilir. Ama yine de "tek kişilik dev kadro" diyebileceğim kadar da güzeldi.


Her an her duyguya hazır gözler.

Oyunu izlerken aklıma Reis Çelik'in "Lal Gece" filmi geldi. Filmde İlyas Salman'ın oynadığı karakter neden hapis yattığını anlatırken erkek olma ve ona dayatılan hayattan şu sözlerle bahsediyordu.
"Zaten soytarıdan başka neyim ben. Soytarıdan başka neyim? Anam al şu kızı dedi, aldımldım. Boşa dedi, boşandım. Amcam anan namusumuza leke sürüyor dedi, anamı vurdum. 20 yıl yattım, çıktım amcam şu düşmanımızdır dedi. Onu da vurdum yıllarca yattım, sonra al dediler aldım. Ben soytarıdan başka neyim ya? Elbette soyratıyım ya! Sen beni adam mı sandın? Bıyıklarımdan korktun, içinde adam mı var sandın."
Buradaki performansı İlyas Salman'a Altın Koza Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü getirmişti. Buradan da filme bir selam verdiğimize göre yazıma kaldığı yerden devam edeyim.

Oyunda beni en çok etkileyen sahne maça giden karakterin 'erkekler ağlamaz' tabiri ile duygularını, içindeki sıkıntıyı bir türlü atamaması ve bunun için kaçış yolu olarak bunu bulmasıydı. Ne doğru değil mi? Aslında günümüz eleştirisi de olan bu sahne amacı maç izlemek olmayan binlerce insanımızı da ilgilendiriyor sanırım. Amaç maç izlemek olsaydı, bir adam neden koskoca döner bıçağını pantolonunda saklardı ki? 


Ve goolll! İle duyguların ortaya çıktığı an.

İşte bu sahnelerde tam gülerken gözlerinizin önünden bir hüzün bulutu geçiyor, bu yanığa karşı. Öyle ki, gidip iş mi bulsam diyorsunuz karaktere, o kadar gerçek.
Berkay Tulumbacı can verdiği karakterleri o kadar hakkıyla yerine getirmiş ki, Ekin Yazın Dostları 2014 Tiyatro Ödülleri'nde Yılın Erkek Oyuncusu ve 14. Direklerarası Seyirci Ödülleri'nden Genç Yetenek ödülleri ile rolünü taçlandırmıştır. Kendisini bizde buradan tebrik ediyoruz.



Son olarak belirtmeliyim ki, ikinci dereceden yanıklar aşırı ağrılı ve kalıcı iz bırakan yanıklardır. İşte bu iz bırakma hikayesiydi aslında anlatılan bize. Bir işsizin tam da ekonomik krizde  Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın kafasına anayasa fırlattığı bir dönemde başına gelenler, hayatı sorgulaması, mülakat dönemleri, işsizlik maceraları, işe girememe ve iş maceraları. Bir umutsuzluk hikayesi mi? Evet, belki ama yine de Berkay Tulumbacı oynamaktan sıkılmadan bu güzel oyunu ve oyunculuğu kaçırmayın derim.

Bol tiyatrolu günlere,

Meryem Akkurt   


Oyun ile ilgili ayrıntılı bilgi için; tıklayınız.







BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER