Arabanın içinde çakır keyif sevdiceğiyle yol alan Defne'min
minnoş ve komik halleri en bi' sevdiğim. “İyi misin? Hem de nasıl. Biraz camı mı
açsak? Temiz hava alsak biraz serinlesek? Naber? İyi. Ben de iyi. Nolsun? Ay
sen ne tatlısın ya? Ben mi? Mesela böyle kuzguni saçların, boncuk gözlerin,
kulakların… Kulaklarım mı? Bence kulakların çok güzel sence? Bilmem hiç
düşünmedim? Düşün, düşün. Bence birazcık kulaklarını düşünelim? Düşünüyor
musun? Tabii tabii düşünmez miyim kulak ya bu? :) Ben de zaten hep seni düşünüyorum. Hep
düşünüyorum. Ben var ya ben çok seviyorum seni. Yaniiii çok fena seviyorum
nolcak o? Merhaba güzel insanlar, bahar
geliyor, ben aşık oldum. Çok aşığım bu şahane adam görmüş olduğunuz işte o aşık
olduğum adam o. Di mi sevgilim? Ne güzel dans ettik biz. Daha mı sık dans
etsek? Ederiz tabii. Edelim. Sen ne güzel öyle tatlı tatlı konuştun falan. Ayyy
o şarkı ne güzel di? Hı hı hı hı… sen beni mi dinliyordun? Evet. Ayy utandım
şimdi. Ben onu öyle kendim için söylüyodum. Şarkıyı bir daha dinleyebilmek için
öyle kafamın içinde. Çok güzel. Güzel şarkı. GÜZEL AŞK. AŞK GÜZEL…”
dünyanın sekizinci harikasına bakar gibi bakan o kara boncuk gözler. En nadide
sanat eserini taşır gibi taşıyan sadece aşkla çarpan koca bir yürek. Hayranlık,
aşk ve incelik dolu bir sevda masalıdır Kiralık Aşk. Bu sevdaya silinmez izlerle
bağlı, bir şekilde hepimizin rotasını değiştiren bir aşktır DEFÖM AŞKI. Antika
sandıklarda özenle saklanılan bir anlar bütünüdür DEFÖM AŞKI. Dünyayı o an
önüne serseler sevdiceğinin kızıla kuşanmış saçının bir tek teline hiçbir şeyi
değişmeyecek kadar çok seven ve bunu hissettiren bir adam Ömer İplikçi. Dokunuşundaki
incelik, naiflik yok böyle bir sevda dedirtecek kadar gerçek bir masal.
Güneşin ilk ışıklarıyla uyanır benim caaaanım çiftim.”Ayyy
ben burada mı uyuyakaldım ya? Canımmm ne tatlı uyuyor. Defne napıyorsun? Bir
şey yapmıyorum. Şey olmuş küpem düşmüş de ona bakıyorum. Hay Allah firari küpe
şimdi bulamam da? Sen spora gitmeyecek misin? Cık. Niye? Niye gideyim? Niye gitmeyesin? Sağlık
için. Daha faydalı şeyler yapabilirim sağlık için. Ne gibi? İşte… Ayyyy
napmışım ya üstümü başımı? Her yerime şarap dökmüşüm. Kadeh mi sanmışım kendimi
napmışım? Eeee değiştir üstünü? Kıyafetim yok ki? Benim var, ben vereyim?
Yakışmış? Teşekkür ederim. Eee ne yiyoruz?” Annanenin telefonuyla zuhur
eden birtakım eğlenceli, hayranlık uyandırıcı, seratonin salgılanmasını
arttıran haller. Mucizelerin tekrar var olduğunun ispatı niteliğinde bir uyum.
Benim şapşahane bölümüm simurg hikayesindeki mavi saçlı
kızın Fikret Gallo olduğu bilgisiyle son bulur.
Geçen yazımda da bahsetmiştim bu bölümü kendime torpil
geçerek yazacağım diye. Umarım sizleri bu yolculuğumda hayal kırıklığına
uğratmamışımdır. İçime sine sine, tadını çıkara çıkara, sayfa sınırı gütmeden
yazdım. o yüzden 9. yolculuğum kendime kısa süre önce geçen doğum günü hediyem
olsun istedim. Benimle birlikte yoluma yoldaşlık ettiğiniz için, o çok kıymetli
kelimelerinizi benimle paylaştığınız için hepinize ayrı ayrı çok teşekkür
ederim. Yolculuğumun 10. bölümünde tekrar görüşmek üzere SEVGİYLE, SAĞLICAKLA
KALIN.
EN MUTLU ANLARINIZIN KAT BE KAT ÇOĞALARAK ARTTIĞI GÜNLER
DİLERİM.
SELDA İLTER KÖKSALAR