Defnem içinde havalanan maviş renkli kelebeklerin coşkusuyla
Ömer’iyle sarmaş dolaş bir haldeyken, 37.bölümün başında sabah gözümüzü kasapçı
dükkânında ”EVLENİYORUM” nidaları eşliğinde açıyoruz. Te Allah’ım bu nasıl
çarpık evren kuralları böyle demekten kendimi alamıyorum çok sevgili
gönüldaşlarım.
Meriç Hanım'ın kaleminden Sadri Ustamın ağzından hayat incilerinden
biri daha eklenir zihnimize; “ÖNEMLİ OLAN HAYATIN İÇİNDEKİ YILLARIMIZ
DEĞİL Kİ? YILLARIN İÇİNDEKİ HAYATIMIZ. ZAMANIN HİÇ ÖNEMİ YOK.” Mütemadiyen
bizlere sunulan bu öğretilen birçok farklı yola rağmen seçmeyi tercih ettiğimiz
patikanın kenar ve köşelerini belirtiyor bana göre. Tüm taşlara, toza toprağa
rağmen değil onlarla birlikte nasıl ilerlememiz gerektiğini fısıldıyor duymak
isteyen kulaklara.
Türkan ananenin “Ayağına taş değmesin, eşiğine güz düşmesin” duaları ve sevinç naraları tüm
mahalleyi inletirken, Defnem Ömer’inin arabasına gider ”Ömer! Defne! Konuşalım diye
geldim. Olur. Konuşalım bize gidelim. (Dikkatinizi çekerim BİZE dedi
bana değil) Yok ananem şimdi adrenalinin dibine vurdu. Benim acilen eve dönmem
lazım. Niye? Evleneceğimizi söyledim.(Bizler
gibi öyle pat diye öğrenince Şükrü Abicim de sevinçten boğulmak üzere tıkandı.)
Ayyy
nasıl olacak acaba? Aileler, tanışmalar falan. Çok garip değil mi? Bilmem pek
değil. Ne bileyim bana hala çok tuhaf geliyor. Birlikte bir gelecek
tasarlamamız mı? Senle ben onca şeyden sonra… Yaşanmamış koca bir zaman var
önümüzde Defne. Bence artık yaşananları düşünmeyelim. Yarım kalanları,
hayalleri, güzel şeyleri düşünelim mesela. Mutlu olalım diyorsun yani? Olalım
artık bence”
Tanışmada ailelerin ultra farklı kulvarlarda oldukları
kesinleştikten sonra Defnem ve Ömer mutfakta baş başa konuşurlar; “Sen
niye gerildin ki bu kadar? Sen niye hiç gerilmedin ki? Sonuçta ortalama bir
Türk gencini geren bir konu bu yani evlilik mevzuları. Gerek yok Defne. Kimin
ne istediği, nerde durduğu belli adetten işte rahat ol. Sen de bu ortamların
insanıymışsın hiç çaktırmadın. Bi sırıtmadın bile nasıl olduysa o? Eee finali
düşünüyorum, mutlu sonu. Hımmm evlendiğimizi yani. Karım olduğunu. Heyecandan
bayılacağım şimdi.”
Koray’ın sergisinde tüm gerginliğin içine bir damla DEFÖM AŞKI
serpiştirilmiştir. ”Kendimi en huzurlu, en rahat hissettiğim yer hep senin olduğun yer. O
kadar güzeldin ki, bir papatya gibiydin masada. Öylesine sade, narin, çekingen…
Bir yanı açmak için can atarken, bir yanı da solmaktan korkar gibi. Korkmasın,
ben eminim durduğumuz yerden. Sen benim hayatımın aydınlık tarafısın Defne.
Huzur veren tarafısın. Hep kaçıp saklanmak istediğim yersin. Bana iyi gelen.
Sen de. Bütün bilinmezliğine rağmen tek bir sarılmanla tekrar diriliyorum,
yuvama dönüyorum.”
Yazı devam ediyor...