Çarpık evrenin DEFÖM’le bu kadar içli dışlı olmasının hiç
lüzumu yokken kendine görev edinmiş hali takdire şayan aslında kuralları koyana
sevgim ve saygım sonsuz olduğundan susuyorum. Malum kendisinin dehasına
hayranım. Ömer Defne'sinin odasına gelir kapıyı kapatır
ve replikler başlar “İşte geldim. Evet Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Evet Sen
ciddi misin? Gayet ciddiyim. Bak buradan dönüş yok ama? Sen dönmezsen” romantizmin
dorukları yaşanırken evren gereği kapı çalınır Sude İplikçi damdan düşer gibi gelir
konar DEFÖM AŞKININ tam orta yerine. Havada esen sevda rüzgarlarına kapılmaya
başlamışken havada asılı kalma hali devam eder. Ö.İ kalemi öksüz kalır.
Sinan ile Yasemin iki inatçı keçi arasında ikna için mekik
dokurken tarafsız bölgede çalışma fikrini kabul ettirirler. Bir asansörde
karşılaşmış iki inatçı keçi devamı cafeye uzanan konuşmalarına başlarlar fonda
onlara eşlik eden şarkı KİMSE BİLMEZ'dir “ Oooooo Defne Hanım Ne var ne bişey mi
oldu? Nasılsınız Ömer Bey iyisiniz inşallah? Şahane gelin gelin buyurun. Tabi
tabi buyuralım. Demek aranız iyi Sudeyle yani
Evet İzle de Yasemin Hanımla da biz kadınlar gayet iyi anlaşıyoruz.
Hatta bence dünyayı biz yönetmeliyiz çok fazla söz hakkı verdik yani size
bence. Daha toleranslıyız, özveriliyiz, meselelere daha ince bakabiliyoruz yani
her açıdan sizden üstünüz. Haklısın Haklıyım tabii. Ben biraz çalıştım ne
diyosun ne düşünüyorsun anlat. Tamam çalışırız üstüne. Beğenmedin Yok canım
niye beğenmeyeyim. Beğenmedin neyini beğenmedin ben anlamadın sorun ne Ömer
söyle ne söyleyeceksen çocuk değilim kaldırabilirim? Çocuksun Efendim Yani bu
çizdiklerinden öyle görünüyor. Biraz korkak çekingen Korkak Evet korkak böyle
bi cüret edemiyorsun utangaç gibisin kabuğunu kıramıyorsun bir türlü sanki” duyduklarından hiç hoşnut olmayan Defnem
çizimlerini alıp gider. Kalp kendini sevenin huyuna çekermiş misali eleştiriye
tahammülü biraz az galiba.
Yasemin'in yeni planıyla birbirlerini hiç tanımıyormuş gibi
yapmaya karar verirler Defne ve Ömer. Kırmızı kapıyı Defne’nin çalmasıyla mutluluk dolu anlar başlamış olur “Merhaba
ben Defne Ömer girmez misiniz? Eviniz de güzelmiş. Teşekkür ederim. Siz mi
dekore ettiniz çok şık da? Evet tasarımcı olunca öyle bu ne bunu siz yazmadınız
herhalde. Yok artık gerçekten mi? Ne gerçekten mi Ömer Bey? Eski asistanımın.
Nasıldı bari iyi biri miydi iyi bir asistan mıydı? Eh yani Ne? Tabii sonuçta
iyi bir asistan bulmak kolay değil herkese de hemen güven olmuyor. Sevgilim
oldu zamanla aşık olduk birbirimize. Ne güzel şanslısınız aşk güzel şey. Sizin
de başınıza geldi galiba? Biz şimdi size dönelim nasıl hala birlikte misiniz?
Değiliz aslında evlenme noktasına kadar geldik hayatlarımızı birleştirecektik
ama işte o benden uzaklaşmak istedi uzaklaştı yani. Sen dedin güvenmiyorum diye
güvenmiyorum Defne dedin şans vermedin sabretmedin kestirip attın napsaydım ben
neyse Ömer Bey çalışalım. Odama geçelim lütfen” ay’ın çekim kuvvetinden
sonra en etkili çekim gücü DEFÖM’ÜN çekim kuvvetidir galiba. Aralarındaki göz
göze etkileşimin gücü dünyayı aydınlatır cinsten yakın temasla
çalışamayacaklarına karar verince “Bahçeye çıkalım. Çıkalım bahçeye çıkalım.
Ohhh be temiz hava iyi geldi. Tabi temiz
hava iyi gelir. Siz pek çıkmıyorsunuz herhalde işi bırakıp. Yok yok ben ara
vermeyi pek sevmem. Ne güzel benim çok çabucak kafam dağılabiliyor hop orda hop
burda. Onu anladık canım. Nasıl? Ruh haliniz diyorum değişken yani dışarıdan
öyle anaşılıyor. Yoo hiç öyle değilimdir gayet mülayım sakin huzurlu bir
insanımdır en azından öyleydi eskiden. Noldu da şimdi böyle oldu? AŞIK OLDUM
MEĞER AŞK İNSAN ÖMRÜNDE BİR MİLADMIŞ bir kere yaşayan bir daha eski haline
dönemiyormuş. İstiyor muyuz acaba başımıza gelmeden önceki gibi olmayı? Bilmem
ben yine de istemiyorum tekrar tekrar gözümün önüne gelen anlar bana yaşadığımı
hissettiren hatıralar. İyi ki yaşamışım diyosunuz yani? Sen demiyor musun? Ben
bir kahve yapayım. Golf mü oynuyorsunuz
burda? Bazen işte oynar mısınız? Eee bilmiyorum ama öğrenmek isterim mesela
şimdi. Şimdi sorun olmasın! Allah Allah niye sorun olsun çocuk muyuz? Peki o
zaman malum sopasız olmuyor. Tutar mısınız? Sen emin misin hala öğrenmek
istediğine? Evet işte gördün mü yaptım işte yaptım başardım versene sopayı ben
kendi başıma deneyeceğim hatta kapışalım mı? (Ömer’in kucağına fırlayıp
sarılan bir adet Defne Topal bırakıyorum buraya)
Gülme vurdum sandım vuramamışım kırk saat top arattın bana. Topa
seslendin Defne. Olabilir demek kendimi kaybettiysem bir kerede kendini rezil
etme dimi. Siz üşüdünüz mü? Evet biraz. Sıcak çikolata sevmez misiniz? Yoo çok
severim o zaman olur yapalım. Siz hakkatten anlıyorsunuz bu işten”
Gerçekleşme ihtimali zaman meselesi olan bir rüya da Defnem
görür “ Acaba diyorum küçük bir eve mi geçsek? Hani seviyordun burayı.
Seviyorum bir sürü anımız var sonuçta ama ne bileyim yeni bir ev yeni bir
başlangıç. Sen nasıl mutlu olacaksan Teknede mutfaktan sen sorumlusun o zaman.
Tekne mi? Yazı teknede geçiririz gezeriz
koy koy Ege kıyılarını sıkılırsak Yunan adalarına gideriz belki İtalya İkimiz
mi sadece? Sadece ikimiz. Belki de üçümüz” geceki Ömer aşkının etkisi
altında gördüğü rüyası elbet bir gün gerçekleşir.
MAĞLUBİYETTİR AŞK; BİR SELAMINA BİLE YENİLİRSİN demiş Sezen
Aksu. Zamansız aşkların evrimi yavaş yavaş yaşanırken İz ile Ömer’in yaptığı grafitiyi
gören Defnemin asfalyaları atar ve İsoyla konuşur “Yasemin'le noldunuz? İpe sapa
gelmez laflar benimde bir ruhum var Defo. Yokmuş gibi mi davrandı? Ben aşkta
her şey mübah diye düşünen bir adamım öyle gurur falan yapmam kendimi
tutuğumdan değil de aptalca buluyorum ben. Ama bi arabanın 200 km yaptığını
görürsem de o arabanın 200 km yaptığını biliyorumdur. Bunu yapan bir daha yapar
diyosun? Aynen öyle diyorum. Haklısın İso ama böyle de hayat geçmez ki kesin
yargılarla prensiplerle olmaz yani Aşk için eğilip bükülmen lazım. Daha da
Gerekiyorsa evet Sen o duvardaki resme çok mu takıldın? Gıcık oldum gıcık yaptı
bende. Aklıma bişey geldi de fena yani? Bu aralar fena şeyler benim en
sevdiğim” duvarda DEFO imzalı
yeni bir grafiti itinayla yapılır. Bu arada Defne ile Nihan’ın önce kavgaya
varan sonra vıcık vıcık sevgi kelebeği hallerini izlerken bir kez daha hayran
kaldım ELÇİN SANGU oyunculuğuna minnoş olmak başka bir yetenek tabiî ki de.
Defne ve Ömer Sinan ile Yasemin işbirliğiyle Sinan’ın evinde
çalışmak için kilitli kalırlar. Körün aradığı bir göz Allah verdi iki göz
misali çalışmaya başlarlar. Gene Kimse Bilmez eşliğinde muazzam bir sanat eseri
ortaya çıkarırlar. İkisinin ışığından yükselen ve etrafa pare pare yayılan
ışıltı galaksiler ötesinden bile görülebilir şekilde olduğundan ayrı ayrı
ışıldayan ama birlikteyken kuyruklu yıldızın ihtişamına bürünen bir çifttir
DEFÖM “Her fırsatta dışarıdasın. Seviyorum gökyüzüne bakmayı. Ne görüyorsun
acaba orda benim görmediğim. Söylemeyeyim şimdi sürprizi bozulmasın belki
ilerde sende görürsün” Ömer Defne'yi evine bırakır ve 28. bölümün finali
antika sandıklarda saklanacak kadar kıymetli anların sebebi olur “Sağol her şeye rağmen böyle olabildiğimiz için. Defne ben böyle olmak
istemiyorum? Nasıl? Böyle işte iki iş arkadaşı gibi Ama bugün çok iyidik dimi?
Sorunda bu ya Defne biz iyiyiz çok iyiyiz birlikteyken şahaneyiz ama olamıyoruz
bir türlü. Bir yaklaşıyorsun oyunlar oynuyorsun masaya o kalemi bırakman
hediyelerin sonra bir anda hiç bi şey olmamış gibi ben anlamıyorum hakkaten.
Ben de hiç sevmiyorum bu hallerimi çok kızıyorum kendime. Defne ne oluyor? Ben
gideyim. Dur konuşalım ağlama da yapmayalım artık bunu birbirimize. Uzak
durmaya çalışalım o zaman zaten güvenmiyorsun da bana? Güvenmek istiyorum iyi
olalım istiyorum artık şu gelgitler bitsin yaşayalım biz beraber olmayı hak
ediyoruz mutlu olmayı aramızdaki engel neyse söyle bana sorun neyse çözelim
birlikte hadi konuş söyle”
Yazı devam ediyor..