Çocukluğun en kötü yanı, siz hiç fark etmeden bitiyor
olması.
''Ne zaman büyüyeceğim ben?'' diye odamın kapısını
çarpışımla ''Ne zaman büyüdüm ben?'' dediğim ânın arasında sadece bir gün var. Sanki
bir günde ortadan kaldırıldı bisikletimiz. Bir günde kayboldu tasolarımız,
demirden bilyelerimiz.
Fırtınalı bir bahar gününde kaybettik Halit Akçatepe'yi...
Sinemaya canını, terini, güzel gülüşünü koyan adamlar hep
ansızın ceketini alıp gider. Başarılarını anlatmaya dil, yüreklere işleyen
samimiyetini resmetmeye renkler yetmez. Çünkü sadeliğin zarafeti öyle usulca
işler ki toplumun ortak bilincine, bin yıl da geçse Hababam Sınıfı ölmez.
Güdük Necmi de öyle... Süt Kardeşler'in Ramazan'ı, Köyden
İndim Şehire'nin Gayret'i, Canım Kardeşim'in Halit'i de öyle...
Kemal Sunal, Tarık Akan ve Halit Akçatepe bir yerlerden bize
hınzır hınzır gülümseyecek. Gün gelecek etrafımızdaki demirler kırılacak.
Kirlenen, dağılan, alçalan her şeyden sıyrılıp çocukluğumuzdaki o yürekli gülümsemenin
gururuyla kalacağız. Biz hayatını kaybeden değil, hayatın kaybettiği insanlar olmayı
başarırsak, Hababam Sınıfı ölmeyecek.
Çünkü iyiler asla elveda demez. İyiler ''Sonra görüşürüz''
der.
Şimdi oraya bir üç puan yazmanızı rica ediciğim.
Görüşmek üzere Halit Usta...