Rüzgar Erkoçlar'ın varlık ispatı, kendi olma savaşı ve hormonlar...

Bir Hülya Avşar Sohbeti
Hayatının hiçbir döneminde “sen kızsın bunu yapamazsın, elinin hamuruyla erkek işine karışma, adam gibi yap işini, o kıyafeti giyemezsin” cümlelerine maruz kalmamış, herhangi bir davranışı ile toplumdan görmediği onayın baskısıyla ezilmemiş ya da içinden geldiği gibi davrandığı anda bir sorunla karşılaşmamış gibi konuşmasını, açıklamalarda bulunmasını anlayamadım. Kurulan cümleler kendi olma savaşını veren birinin kuracağı cümleler olmamalıydı.

Öyle bir adamdım, böyle bir adam değildim cümleleri yerine ben böyle bir insanım demek çok mu zordu? Kıskançlıkla insanların hayatlarını ya da kararlarını kısıtlamanın farklılığını anlamak çok mu anlaşılmazdı? Kadınlar çok yönlü düşünür ve hareket eder, erkekler basit bakar cümlesi niye kuruldu? Kadınlara güven olmaz, diyebilme hakkını nereden buldu?

İnsanların düşünce yapıları çeşit çeşittir, hepimiz bambaşka renklerken niye tek tiple kalıplara sokuldu? Ben maviysem öbürü lacivertse bir diğeri turkuazsa neden hepiniz mavisiniz diye ısrar ediliyor?

Kendi olma savaşı, kalıpları kırmak ve kişiliğini kabul ettirmek manasına gelmiyor mu? Vücuttaki testosteron arttıkça, kas gücü için altyapı oluştukça böyle konuşma hakkı mı kazanıyor herkes?

Ya da bu bir tür kabul görme psikolojisi mi? Yoksa ben mi çok yanlış bir yerden bakıyorum izlediklerime?

Bu soruların hiçbirinin yanıtı bende yok ve sanıyorum ki olmayacak ancak bütün bunların ardında sokaklarda dövülen, partnerinden ya da ailesinden şiddet gören, mobbinge maruz kalan, yerlerde sürüklenen, taciz edilen, şort giydiği için tekmelenen, parkta yürüyüş yaparken saldırıya uğrayan, cinsel kimliği yüzünden gördüğü baskılarla başa çıkamayıp intihar eden onlarca insanın –lgbti+ ya da hetero, kadın ya da erkek, genç ya da yaşlı hiçbir sıfatla ayırmadan- canını yakmıyor musunuz?

Programda insanlara verdiği cesaretten ve umuttan gözleri parlayarak bahseden biri için çok kahredici açıklamalar bütün bu izlediklerim. Kimseyi temsil etmediğini, sözcü olmadığını, bu sorumluluğu kabul edip etmediğini soran bir kişinin olmadığından ve ifşa edildiğinden bahsetti programda ve çok da haklı söylediklerinde. O sorumluluğu istememiş olması normal, her şey daha çok yeni, ancak bir insan olarak; kitlelere ulaşabilmesi sıradan vatandaşa göre çok daha kolayken, söndürülmesi için bin bir emek sarf edilen yangını körüklemek bana pek doğru gelmiyor açıkçası.

Gündelik yaşamımıza ve ekranlarda herkes birbirine varlığını ispatlamaya çalışırken siz ne diyorsunuz tüm bu olanlara?




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER