Adı Efsane: “Perdeleri güneş yıpratır çocuk! Kızları, babaları…”

Bitli ve mutlu^^

Zeynep o kadar temiz, o kadar sevimli ve o kadar samimi bir çocuk ki. Teyzesinin öfkesinden, kibrinden kırıntı biriktirmemiş zihninde.

Zeynep babasının yanına geldiğinde çocuk olma, olabilme özgürlüğü elde ediyor. Teyzesinin evinde sadece büyütülmesi gereken bir kişi olarak dururken. Tarık, Zeynep ile muhteşem bir dil oluşturmuş. Ablasının cümlelerine tepkilerini Zeynep’e bakıp vermesi ya da Zeynep’in ağzından çıkan her şeyi dikkatle dinlemesi. Zeynep mesafesiz, duvarsız, korkusuz bakmış babasına, Tarık’ı Melis’ten daha iyi tanıyor bu sebeple. Melis mesafeler koyup o mesafelerin ucunda beklerken unutmuş babasını ama Zeynep öyle değil. Kırmızı ip sahnesindeki masumluğu, zihninin parlaklığı ve küçücüklüğüne bakmadan kocaman hissetmesi ile kalbimde çok ayrı bir yere sahip. Hele o sahnede baba kızın birbirine bakıp tebessüm etmeleri, Tarık’ı Zeynep ile daha çok seviyorum.

Melis ile seveceğim günler de yakın gibi…

Üstelik şimdi Melis'i kaybetme ihtimali ile yüzleşmişken. Tarık bir kere daha sarsılacak, bir kere daha sınanacak ama belki bu, baba kız için bir umut doğurur. Belki Melis, babası ile arasında koyduğu mesafeyi kaldırır, belki bir adım yaklaşmasına izin verir. 

Melis'e bir şey olmayacağını hepimiz biliyoruz, bilmediğimiz bu durum ile nasıl mücadele edecekleri.

Seçil için de uyarıyı şuraya bırakıyorum malum, 'teyzem' fırtına gibi esecek. Kalkanları hazırlamak gerek ama en çok Tarık ve Hakan hesaplaşmasını merak ediyorum. Kolunu kurşun sıyırmış, son anda Melis'i tutamamış bir Hakan ve kızını kaybetmenin eşiğinde bir Tarık...

Gel ey Cumartesi!


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER